Eylem baþladýðý gün, önümüze gelen haber cýlýzdý... 3 anne, Diyarbakýr Belediyesi’nin önüne evlatlarýnýn fotoðraflarý ile gelmiþ, daða zorlanmýþ 15 yaþýndaki evlatlarýnýn býrakýlmasý için eyleme baþlamýþlardý. 24’teki Moderatör Gece’nin yaratýcý fikirleriyle çok baþarýlý bulduðum editörü Tuncay Öz, akþam toplantýmýzda konuyu gündeme getirdiðinde, “Diyarbakýr’dan Þeyhmus Çakan’la mutlaka telefon baðlantýsý kurup iþin detaylarýný alalým, haber bu þekliyle bana biraz zayýf geldi” dedim. Meslek yaþantýmda karþýlaþtýðým en araþtýrýcý, arayýp-bulucu yapýmcýmýz Ýbrahim Duman, “Ben ajanslarý arayýp biraz zorlayayým, toplantý öncesi baktým, bazý ek görüntüler geçmiþler ama takviye lazým” diye girdi konuya...
Gazetecinin ruhundaki “haber refleksi” toplantýda devreye girmiþti, Tuncay, “O zaman haberi manþete çekelim” dedi, ben, “ Lafý aðzýmdan aldýn” diye tamamladým. Öyle de yaptýk. Ertesi gün “medya refleksi” hayal kýrýklýðýydý... Belli ki, diðer kurumlardaki meslektaþlar 3 annenin belediye önündeki eyleminin “nafile çaba” olduðuna inanmýþlar, konunun üzerine gitmekte kararsýzlýk göstermiþlerdi.
Yine toplandýk, bu kez aðzýmdan ilk kez “Diyarbakýr Anneleri” tanýmlamasý çýktý, haberi, bu baþlýk altýnda bir kampanyaya dönüþtürecektik, Þeyhmus, bölgenin ruhunu tanýyan iyi gazeteci, telefonda, “Abi, sayýlarý 7’ye çýktý ama bence çok artacak, üzerine git, halk da destek veriyor” dedi.
Bastýrdýk... Daðdaki çocuðun aðabeyi telefon hattýnda “Sizden baþka güvencemiz yok, sesimizi duyurun” dedi, omuzlarým çöktü, aðýr sorumluluk...
Üçüncü gün: Siyaset ve medyadan kýpýrdanma yok...
Tuncay, toplantý öncesinde öne geçebilecek önemli geliþmeler olduðunu söylediðinde þunu söyledim: “Bir ülkede anneler sokaða indi mi, artýk onlarýn önüne geçecek haber yoktur...”
Moderatör Gece’nin o akþamki yayýnýnýn büyük bölümü, “Diyarbakýr Anneleri”ydi... Bu kez, yorumlarýmda doðrudan BDP-HDP’yi, yani “siyaseti” göreve çaðýrdým, Baro ve Türk Tabipler Birliði gibi konuya hukuki ve insani açýdan yaklaþmasý gerekirken uzakta duranlarý da eleþtirdim. Annelerin sayýsý önce 47’ye, sonra 64’e çýktý!..
Konuyla ilgili dördüncü gün toplantýmýza girdiðimizde Tuncay, her zamanki felsefeci tavrýyla “O lafý bir yere yazdým abi, ilerde ben de bir gün kullanýrým, bir ülkede anneler sokaða indi mi, onun önüne geçecek haber yoktur” dedi.
Bu çabalarýmýzdan yaklaþýk 2 hafta sonra Türkiye’nin geldiði nokta bellidir, bazý meslektaþlar da Þeyhmus’un günler önce izlediði rotayý izleyerek o annelerin yanýna gidip dertlerini nihayet dinliyorlar, dinlesinler, meseleye ortak olsunlar, seviniyorum.
Anne siyaset dinlemez...
Deneyimliyim, ülkenin ‘90’lý yýllarýn o puslu ve karanlýk günlerini yaþadýðý dönemde, Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydaný’nda ilk gösterilerini yapmaya baþladýklarýnda benimle çalýþan editörlere de, “Çocuklarý kayýp anneler sokaða indi, evlatlarýný arýyorlar, sistem orada kilitlenecek, ne yaparsan yap, o anneyi oradan sökemezsin, onu gitmeye zorladýðýný sanýrsýn, o daha kalabalýk gelir, biz bu konuda Ankara’dan gelen telkinleri dinlemeyip soðukkanlý yayýn yapacaðýz” dediðimi dün gibi hatýrlýyorum. Sistem o anneleri 1999’da hallettiðini sandý, ama, onlar, bugünün barýþçý ikliminin doðmasýnýn bir numaralý kahramaný oldular.
Demokrasilerde siyaset, annenin feryadý karþýsýnda çaresizdir. Bakýn, Kürt hareketinin bence yetiþtirdiði en önemli siyasetçisi Selahattin Demirtaþ, bir açýklamasýyla ne hale geldi...Veya, Cumartesi Anneleri için o kadar çaba göstermiþ Barolar’ýn, Türk Tabipler Birliði’nin Diyarbakýr Anneleri karþýsýndaki tutumlarý bu kurumlarýn samimiyet sýnavýnda sýnýfta kalmasýna nasýl neden oldu.
Siyasete düþen görev...
Siyasetin iþi zor. Bir yanda, ‘90’lý yýllarda aðýr zulüm görmüþ Cumartesi Anneleri’nin yaralarýný saracak, diðer yanda, evladýný kanlý bir senaryoda kaybetmiþ Þehit Analarý’nýn rencide olmasýný önleyecek. Bitmedi, daðdaki o çocuklarý indirip yüreðine telaþ oturmuþ Diyarbakýr Anneleri’ni rahatlatýp, evladýný askere davul-zurnayla gönderen tüm Asker Analarý’nýn evlat özlemi gecelerinde baþýný yastýða iç huzuruyla koymasýný saðlayacak.
Bütün bu denklemin içinde salt muhalefet olsun diye manþetlere çekilen “nerede bu ordu, nerede bu devlet” baþlýklarýný görmüyor muyum, içim daralýyor.
Hadi bakalým, son gayret, çok yol yürüdük, çok zorlandýk, ama barýþý baþarmak zorundayýz.
Önce, anneler için...