Halime Sürek KAHVECÝ
Halime Sürek KAHVECÝ
Tüm Yazýlarý

‘Anneler, babalarý bazen yanlýþ yönlendiriyor’

Çocuklar büyüdükçe anne baba arasýnda bu nedenle meydana gelen fikir ayrýlýklarý da artýyor. Anneler, biraz da ‘arabulucu’ gibi davranýyor, babalar kendilerini ifade etmenin yollarýný bilemiyor. Geçenlerde eþim Hakan “Ben çocuklarla konuþurken, gözün genellikle bizde oluyor. Geriliyorum vallahi” dediðinde iyice ortaya çýktý bu durum. Kaþým gözüm sürekli oynuyormuþ. Kendimce ayar veriyormuþum... Hakan öyle diyor. Ýtiraf etmeliyim, haklý... Bir süredir farkýndaydým ya, kabullenmek zor yine de. Tam da bunlarý düþünürken, üzerine denk geldi Prof. Dr. Yanký Yazgan’ýn 99 Sayfada Bebeklikten Çocukluða kitabý.
Kitabýn anne babalýkla ilgili sayfalarýnda açýkyüreklilikle “Kendim de yaþadým birçok kez. Çocuðumla nasýl vakit geçireceðimi bilemedim” diyor. Babalarýn yaþadýðý en büyük zorluðun, eþlerin kafasýndaki baba modeline uymaya çalýþýrken ortaya çýktýðýný söyleyen Yazgan, bakýn nasýl devam ediyor: “Çünkü annenin yaptýðý ebeveynliðin aynýsýný baba yapamýyor. Babanýn, annenin tarzýndan çok farklý bir zihinsel tarzý var. Aynýsýný yapmasýna ihtiyaç da yok. Zaten o iþlevi, anne en iyi þekilde yapýyor. Bir babanýn en önemli rollerinden birisi, oyunculuktur. Erkekler oyuncudur. Daha çok hoplar, zýplar, itiþir, kakýþýrlar. Oysa annelerin çoðu babalarýn oðullarýyla ya da kýzlarýyla konuþmalarýný bekler. Ýþte 'Konuþun. Baþ baþa zaman geçirin, açýlýn birbirinize’ filan gibi cümleler kuruyorlar. Oysa erkekler genelde konuþmayý iyi beceremedikleri bu durumdan devamlý kaçýnýrlar. Ýnsanlar genellikle iyi becerebildikleri þeyleri yapmayý tercih ederler. O sebeple, ben babalarýn bazen anneler tarafýndan yanlýþ yönlendirildiklerini görüyorum. Anneler, kendilerininki gibi iliþki kurmasýný bekliyor ve babalarýn babalýk tarzýndan þikayet ediyor. Oysa baba bazen mevcudiyetiyle, orada bir koltukta oturuyor olmasýyla da bir iþlev görür.”

Özellikle çalýþan anne babalarýn, çocuklarýyla geçirdikleri zaman konusunda kendilerini yetersiz hissetmesi, sýkça karþýlaþýlan bir durum. Bazen o zamaný telafi etmek için normalde yapmayacaðýmýz þeyleri yapýyoruz, almayacaðýmýz oyuncaklarý alýyoruz. Prof. Dr. Yazgan, 'çocuk ile zaman' ve 'çocuklar için zaman' kavramlarý üzerinde duruyor: “Örneðin bir kitap ya da DVD alýrken kitabý þöyle bir karýþtýrmak ya da filmin ona uygun olup olmadýðýný, ona katkýsý olup olmayacaðýný denetlemek için, o esnada çocuðunuzun yanýnýzda olmasýna ihtiyaç yok. Bu zamaný çocuðunuz için ayýrmýþsýnýzdýr. Çocuk için yaptýðýnýz her þeyi çocukla birlikte yapmýyorsunuz. Yani þu an elinizde tuttuðunuz bu kitabý okurken bile çocuðumuzun yanýmýzda olmasý gerekmiyor. Oysa bu kitabý, çocuðumuz için okuyoruz. O yüzden anne babalar yaptýklarý iþleri anlatýrken devamlý çocuklarýyla geçirdikleri zamanýn hesabýný yaparlar. Halbuki o tek baþýna bir anlam ifade etmez.”

Kitabý okurken o kadar çok yerde derin derin oh çektim, sizinle de paylaþmak istedim. Teþekkürler Prof. Dr. Yanký Yazgan ve söyleþiyi yapan Didem Ünsal...