Anneler direniyor, PKK-HDP tehdit ediyor

Pazar günü kadın gazeteciler olarak Diyarbakır'a HDP il binası önünde PKK tarafından evlatları için nöbet tutan anneleri ziyarete gittik. Hem hikayelerini dinleyip gazetecilik görevimizi yapmak hem de annelere desteğimizi göstermek istedik. Fotoğraflarda metanetli duran annelerin onlara sarılınca, onlarla konuşmaya başlayınca ne kadar hırpalandıklarını, PKK'nın elinde sağ mı ölü mü olduğunu bilmedikleri evlatlarını yıllardır bekliyor olmanın onları ne denli perişan ettiğini daha iyi anladık. 

Evlat nöbeti her geçen gün başka annelere de cesaret oluyor, HDP'nin önü giderek kalabalıklaşıyor. Hacire annenin tek başına başlattığı evlat nöbetinde anne sayısı dün itibariyle 20'ye çıktı. Hacire anneye çocuğunu verip bu işten yırtacağını düşünen HDP-PKK'lılar bu durumdan oldukça rahatsız. Bir kere ne yaparlarsa yapsınlar eylemin sahiciliğine zarar veremiyorlar. Algıyı tersine çevirme girişimleri her seferinde boşa çıkıyor. "Satılmışlar, sizi devlet burada oturtuyor, istihbarat yönlendiriyor" gibi ithamlar, Kürt gençlerinin PKK'ya katılması sürecinde kilit rol oynadığının itirafından başkaca bir işlev görmüyor. Çünkü annelere sizin çocuğunuz Kandil'de ya da Suriye'de değil diyemiyorlar. Hakeza bizim PKK ile ne alakamız var ki buradayız diyebilmeleri de mümkün değil. Nitekim durumu idare edebilmek adına "anneleri anlıyoruz" diyen bir HDP'li çıkınca, terörist ele başlarından Mustafa Karasu, "Bize katılmayacaksa o zaman niye çocuk doğuruyorsunuz" diyerek hem HDP'ye PKK'nın yardım kolu olduğunu hatırlattı hem de tüm Kürt annelerini tehdit etti.

  

CHP ve İYİ Parti'nin PKK-HDP'yi kurtarma telaşı

Annelerin HDP binası önünde, HDP'nin PKK'ya eleman temin etmek için bir istasyon olduğunu ifşa eden eylemleri Karasu gibi terörist elebaşları kadar CHP ve İYİ Parti'yi de rahatsız etti. HDP üzerindeki baskıyı kaldırmak için bir kaç gündür "Çözümün kapısı HDP binası değil, devlet" söylemi dolaşıma sokuldu. Gözaltında kayıplar, faili meçhullerle bilinen 90'lı yıllarda içişleri bakanlığı yapmış olan Meral Akşener akıl etti önce bunu. CHP-HDP-İP ittifakının bir parçası olarak HDP üzerindeki baskıyı azaltacak ilk yardım atağına geçti ve "Çözümün adresi bir partinin kapısı değil, devlettir" dedi. Yani HDP önünde eylem yaparak ittifakın bir parçası olan bizi ve HDP'yi zor durumda bırakıyorsunuz, kalkın oradan dedi annelere. 

Annelerden işittiğimize göre eş zamanlı olarak HDP'liler de onlara aynı şeyi söylüyormuş. Nitekim HDP PKK'ya çağrı yapacağına konuyu Meclis'e taşımayı teklif ederek PKK'yı aktörleştirmeyi hedefliyor. Meclis'in PKK ile müzakere etmesini istiyor. Neyin müzakere edileceğini de yine annelerin söylediklerinden çıkartıyoruz: "HDP'liler bize 'devlet hapisteki PKK'lıları çıkartırsa o zaman çocuklarınızı alabilirsiniz' diyor." 

  

PKK ile mücadele annelere cesaret verdi

Annelerin bu eylemi, HDP'nin PKK'ya eleman devşirmek, örgütün toplumsal taban bulmasını sağlamak, her evden bir genci dağa, birini hapse, birini mezara göndererek Kürt halkını esir almak stratejisinin uygulayıcı olduğu gerçeğini çok çıplak bir biçimde ortaya koydu. Bu gerçek karşısında, "Çözümün adresi HDP değil devlet" diyenler, annelere değil PKK ve HDP'ye yardım ediyorlar. Çünkü eylem tam da HDP'nin bu işin merkezinde olduğu gerçeğini gösteriyor. Devlet zaten PKK ile mücadele etmek suretiyle tüm Kürt annelerine çocuklarına sahip çıkma ve PKK-HDP tezgahına karşı sesini yükseltme cesareti veriyor. Bir haftadır HDP Diyarbakır il binası önünde oturan anneler, kendi çocuklarına kavuşabilmek için olduğu kadar başka annelerin çocukları da PKK tarafından kandırılamasın, HDP PKK'ya terörist devşirme işi yapamasın diye nöbet tutuyor.

  

"Kalkıp gitmezsen intihar edeceğim"

HDP'li yöneticilerin çocukları kolejlerde, yurt dışlarında eğitim alırken gariban Kürtlerin çocukları kandırılıp PKK'ya kurban veriliyor. Yıllardır HDP için çalışan aileler artık buna uyanmış durumda. PKK'ya verecek çocuğumuz yok diyorlar. Remziye annenin bir çocuğu 11 yaşındayken kaçırılmış, 4 senedir onu bekliyor. Bir başka çocuğu ise hapiste. Yasin Börü ve arkadaşlarının katledildiği olaylardaki rolünden dolayı müebbet almış. Annesi ağlıyor, çocuğumu uyuşturdular, bağımlı oldu, hasta o diyor. Uyuşturucu bağımlısı yaparak katile dönüştürdükleri çocuğu ile tehdit ediyorlar Remziye anneyi. Annesine "Kalkıp gitmezsen intihar edeceğim" dedirtiyorlar.

Anneler ağlamasın diyorsak bu feryada kulak vermeliyiz. Destek arttıkça cesaret de artacak ve anneler PKK'nın tehditlerine pabuç bırakmayacak.