Evlatlarýný evlerine, köylerine, hayata geri isteyen annelerin feryadý arþa deðdi... Aslýnda “çözüm süreci” adý verilen günlerden bu yana varlýðýný hep bildiðimiz bir vicdan sýzýsýydý. Ama diðer gündemlerin içinden çok da öne geçemeyen, çokça iþitilmeyen, hatta örtbas edilen bir sýzýydý... Taa ki, yine ayný sýzý sahibi annelerin cesaretli itirazýna, yürek yakan feryadýna, yeri göðü tutan isyanýna kadar...
Anneler, yeter artýk dedi!
Çocuklarýnýn hayatlarýnýn baharýnda daða zorlanmalarýna, namlu yükü altýna çekilmelerine karþý, yüreklerini koymaya karar vermiþlerdi. Bunun için seçtikleri yerse, HDP Diyarbakýr il baþkanlýðýnýn önüydü... Günlerdir kapýlarý bekliyor anneler. Her gün sayýlarý artýyor. Hatta aralarýna evladý þehit edilen anneler de katýlýyor. Bilemeyiz kaç gün daha sürecek ama bildiðimiz bir þey varsa o da, evlatlarýnýn daða kaldýrýlmasýyla ilgili sorumluluðu anneler HDP’ye yüklüyorlar.
***
“Barýþ için akademisyenler” bildirisini imzalayan üniversite hocalarýmýz acaba bu konuda niçin sessizler? Öyle ya, madem savaþ deðil barýþ istiyorlardý, çocuklarýný savaþýn koyunundan çekip almak isteyen annelerin isyanýna ne ses verecekler merak ediyoruz...
Bu konuda ciddi bir paradoks yaþayan HDP’nin tavrýnýn ne olacaðý da önemli... Terörle arasýna asla mesafe koyamayan kýþkýrtýcý tavrý ile bizzat Kürt annelerin isyaný arasýnda nasýl bir sarkaçta yer alacak? Bu sorunun cevabý aslýnda HDP’nin siyasi ömrü ile de çok yakýndan ilgili... Çünkü bu sefer devletin kapatmasý, yasaklamasý, kapýlarýna kilit vurmasýyla karþý karþýya deðil. Öyle gözüküyor ki, bu sefer kapýya kilidi, Kürt anneleri asacak.
Niçin hayat ile ölüm arasýndaki zorlu rulette, hep ezilen halkýn çocuklarýna çýkýyor mermi de, mesela parti üst düzey yönetimindekilerin çocuklarý gayet modern imkanlarla tahsil hayatý sürerken, niçin garip halkýn çocuklarýnýn bahtýna hep daða çýkmak düþüyor...
Bu sefer ciddi bir “iç itiraz”la karþý karþýya HDP. Ütopyayý deðil hayatý tercih ediyor çünkü anneler.
***
Çözüm Süreci döneminde Doðu Anadolu bölgesi dahilinde ziyaret ettiðimiz tüm illere “anneler aðlamasýn” temennisiyle varmýþtýk. Kars’ta, Van’da, Hakkari’de, Aðrý’da, Bitlis’te anneler bizlere aðlayarak sarýlýyor ve “topraðýn suya susadýðý gibi susamýþýz barýþa” diyorlardý. Nitekim yöre halkýnýn barýþa dair umudu büyüktü. Ama PKK buna izin vermemiþti, saf dýþý kalacaðýný, eylemsiz ve etkisiz düþeceðini bildiði için, barýþýn yollarýna mayýnlar döþedi... Cinayetler arttýkça arttý. Örgüt, adeta ali kýran baþkesen olduðu sürece, halký da susturuyordu, halkýn üzerine kara bulut gibi çöküyordu... Bugünlerde “selocan” lakabýyla sevimli hale getirmeye çalýþtýklarý HDP genel baþkaný “serhildan”, halk baþkaldýrýsý çaðrýsý yapýnca, 52 kiþi feci þekilde öldürülmüþtü. Yasin Börü ve arkadaþlarý, hunharca parçalananlar arasýndaydý. Yasin ile birlikte barýþa dair umudumuz da ölüp gitmiþti ne yazýk...
Bugünse, annelerin yeniden baþrol alýþýyla yeni bir umut aþamasýna geçildi. Artýk anneler, gýyaplarýnda aðlamasýn denilen edilgen kiþiler deðil. Artýk anneler, yeter aðlamak istemiyoruz deyip kapýlara dayanan, isyanlarýný haykýran, etkin özneler...
Kadýn haklarý savunucularýnýn ve tüm barýþ aktivistlerinin bu olumlu etkinlikten bir imkan olarak istifade etmeleri gerekiyor. Hareketin sivil olarak içtenlikle baþlamýþ olmasýna ise, hepimizin saygý ve itina göstermesi gerekiyor.