52. Antalya Film Festivali son hýz devam ediyor. Yarýþma filmleri, gelen davetliler ve Türkiye'nin sýkýþýk gündemi içinde yapýlan festival bir deðiþim peþinde. Bizim gibi yýllardýr festivalleri takip edenler Türk sinemasý ile Türkiye'nin gündeminin ne kadar birbirine baðlý olduðunu hep görür. Türkiye nasýl bir sýnýrý geçmek, daha iyiye gitmek istiyorsa festivallerde de bu hissediliyor. Bu yýl Adana vahim olaylar yüzünden dýþarýya kapalý bir þekilde festivali yaptý. Antalya ise kesintiye uðramýþ döngüsünü daha doðru bir yola koyma peþinde. Menderes Türel'in bir önceki belediye baþkanlýðý sýrasýnda zirve yapmýþ olan festival daha sonra CHP'li belediye baþkaný Mustafa Akaydýn döneminde kendi içine kapanmýþ, Marketing gibi çok önemli etkinlikler sonlandýrýlmýþtý. Tabii en önemlisi ise Türkiye'nin elit yönetmenlerinin festivale katýlmak istememesine sebep olan ön jüri seçimleri ve ödüllendirilmeler geldi. Kýsacasý dünya sinemasýnýn önem verdiði Adrien Brody, Kevin Spacey gibi dönemin önemli isimlerinin geldiði festival büyük kan kaybetmiþti.
Geçen yýl ise Menderes Türel tekrar iþin baþýna geçti. Fakat bir festivali baþtan kurmaktan daha zor olan onu deðiþime uðratmaktýr. Çok daha emek ister. Büyük bütçeler ister. Geçen yýl çok kýsa bir süre kala eldekilerle bir festival yapýldý. Bu yýl ise belli ki üstüne daha fazla þey koyulmak isteniyor. Kathlen Turner, Jeremy Irons ve Vanessa Redgrive gibi ünlülerin gelmesiyle yine yurt dýþýnda ses getirme peþinde organizasyon. Kapatýlan Marketing'in yerine Film Forum kuruldu. Bu tür organizasyonlarýn hedefi tuturmasý için zaman ister. Koskoca Berlin Film Festivali Marketing'i bile daha yeni yeni istenilen düzeye geldi. Kýsacasý bu anlamda festivale süre gerek.
Yarýþma filmlerine gelince, Mustafa Akaydýn döneminde içine kapanan festival özellikle elit yönetmenleri küstürmüþ ve ilk yönetmenlik denemesi olan baðýmsýz filmlerin sürpriz kalitelerine muhtaç kalmýþtý. Bu yýl Özcan Alper, Atalay Taþdiken ve Selim Evci gibi sürekliliði olan yönetmenlerin yeni filmlerinin galasýný Antalya'da yaptýðýný ve yarýþma filmlerinin arasýna isimlerini yazdýrdýðýný görüyoruz. Bunun yanýnda Türkan Þöray gibi efsane ismin filmini burada göstermesi ve organizasyona destek vermesi de çok önemli. Þoray'ýn biz gazetecilerle birebir sohbet etmesi, bütün o koþuþturma içinde Antalya'nýn kendine has rahatlýðýný paylaþmasý baþka nasýl açýklanabilir ki?
Filmlerin kalitesine gelince Tolga Karaçelik'in Sarmaþýk filmi þimdiye kadar seyrettiðim yarýþma filmleri içinde öne çýkan yapýmdý. Gazze'de çekilen Muna filmi ise konusuyla dikkat çeken bir yapým. Ýsrail askerlerinin öldürdüðü alilelerin ve yapayalnýz kalan çocuklarýn dramý iç acýtýyor. Keþke filmin kalitesi de konusu kadar dikkat çekici olsaydý. Emre Konuk'un çektiði Çýrak filmi ise ilk yönetmenlik denemesi olarak baþarýlý bir film. Çok zor bir anlatýyý güçlü bir görselle bize sunan film yönetmenin daha önceki görsel yönetmenlik sürecinin izlerini taþýyor. Ve daha önemlisi Antalya'nýn bize sunduðu seçki öyle tam bir festival filmi kýstasýyla anlatýlamaz. Çünkü Takým Mahalle Aþkýna veya Atalay Taþdiken'inArama Motoru gibi izleyicinin kolay bað kurabileceði, enseyi karartmayan filmler de var.
Bütün bunlarý bir araya getirdiðimizde festival bir deðiþimin peþinde ama bu kolay olmayacak. Sadece sabýr ve inat gerekiyor. Biraz daha organizasyona dikkat edilse, basýn ve halkla iliþkiler biraz daha sýcak olsa çýkýlan yolun baþarýya ulaþmasý daha da kolay olur. Festivalin deðiþim ihtiyacýna hak veriyor ve amacýný destekliyorum.