Aptallýðýn tarihsel olarak tasfiyesi üzerine

Afyon’daki faciadan sonra yapýlabilecek en isabetli açýklamayý AK Parti Aksaray Milletvekili Ali Rýza Alaboyun yaptý. Alaboyun, zorunlu askerlik uygulamasýnýn bir ön önce kalkmasý gerektiðini söyledi.

Bu çýkýþýn neden, ‘muhalefet’ partilerinden deðil de, iktidar partisi bir milletvekilinden geldiði de çok önemli bir tartýþma konusu ayný zamanda. Alaboyun’un bu söylediklerinden sonra, militarist-baskýcý hatta katliamcý bir geleneðin temsilcisi olan ulusalcý ‘muhalefet’ten gelecek tepkileri tahmin etmek zor deðil. Ama artýk bu tepkiler önemli de deðil. Bugün zorunlu askerlik uygulamasý, 19. yüzyýldan kalma, ‘çaðdýþý’ bir sistem olarak kabul ediliyor. Þimdi bizim ulusalcýlarýmýz, þu ‘çaðdaþ’ kelimesini çok severler. Peki, ulusalcý akýmýn temsilcileri, ‘çaðdaþ’ demokratik bütün ülkeler için bir 19. yüzyýl uygulamasý olan zorunlu askerliðin (Burada hangi ülkede zorunlu askerlik var, hangisinde yok saymýyorum, merak eden hemen internetten bulabilir ve bizim hangi kategoride yer aldýðýmýzý da -çok acý olarak- tespit eder böylece)  Türkiye’de hemen kalkmasý gerektiðini söyleyebilirler mi, hayýr. Çünkü bugün ulusalcýlýk denen akým aþaðýlýk bir ikiyüzlülükle maluldür.  

Alper Görmüþ, popüler bir faþistin ikiyüzlülüðünü deþifre eden son yazýsýnda, Türkiye’deki güncel ulusalcý akým için þöyle diyor: ‘Ben, klasik milliyetçiliðin ulusalcýlýktan daha samimi bir ideoloji olduðuna inanýyorum; hiç deðilse kendisini gizlemiyor, neyse o... Oysa dinden arýndýrýlmýþ milliyetçi bir ideoloji olarak ulusalcýlýk, demokrasisiz bir laik diktatörlükten baþka bir þey olmayan asýl amacýný, öne çýkardýðý yurtseverlik, anti-emperyalizm, çaðdaþlýk gibi perdeler arkasýnda gizleyebiliyor, bu süslü laflar sayesinde etrafýnda bir ‘ilericilik’ illüzyonu peydahlayabiliyor.’ Evet, aynen budur.

Bugün, Britanya ve ABD dahil, zorunlu askerliði kaldýran ülkelerin bu uygulamayý kaldýrdýklarý tarihlere bakýn, bu tarihler bile size çok þey anlatýr. ABD, daha Vietnam Savaþý devam ederken, zorunlu askerliði kaldýrmaya karar vermiþti. Çünkü 19. yüzyýl anlayýþýnýn ürünü olan kitle ordusunun bel kemiðini oluþturan sivil hayattan gelen ‘askerlerin’ düzenli olmayan, profesyonel askeri yapýlarla savaþamayacaðýný ayrýca, zorunlu askerlerden oluþan düzenli kitle ordularýnýn verdiði kayýplarýn toplumda çok derin ve onarýlmaz yaralara yol açtýðýný ABD Vietnam’la öðrenmiþ oldu. Çok ilginçtir, soðuk savaþýn býçak sýrtýnda devam ettiði, Türkiye gibi ABD ‘müttefiki’ ülkelerin, kontr-gerilla tipi, neredeyse mahallere varan, yarý-legal faþist yapýlarla konvansiyonel bir Sovyet iþgaline karþý örgütlendirildikleri zamanda, Nixon, 1968’deki seçim kampanyasýnda, artýk konvansiyonel büyük savaþlarýn olmayacaðýný, gerilla ve nükleer savaþlarýn öne çýkacaðýný söyleyerek, Vietnam sonrasý zorunlu askerliði kaldýracaðý sözü veriyor ve seçimi kazanýyordu. Nixon, verdiði sözü tuttu ve ABD’de, Vietnam savaþýnýn bitimi olan, 1973 yýlýnda zorunlu askerlik kaldýrýldý. Ancak Vietnam’da ölen 60 binden fazla ABD askerini bir yana koyun, ABD’ye Vietnam’dan sayýlarý belli olmayan ruhen ve bedenen sakat genç insan dönüyordu. ABD, Vietnam’a bakarak yalnýz tehdit biçiminin deðiþmekte olduðunu ve ordusunun da buna baðlý olarak yeniden örgütlenmesi gerektiði sonucunu çýkarmadý, zorunlu askerliðe dayanan bir kitle ordusunun, ABD toplumu için psikoloji-moral, ekonomi ve teknoloji alanlarýndaki riskini de göz önüne alarak zorunlu askerliðe son verdi.

Teknoloji ve aptallýk

Bakýn bu son teknoloji faktörü çok önemlidir. Silah sanayi, kapitalizmin bütün tarihi boyunca, teknolojiyi bir üst basamaða sýçratan faktör olmuþtur. Mesela, hem ulusal kitle ordularýnýn gerekliliði hem de ‘kalkýnma’ için Kýrým Savaþý (1854-56) dönüm noktasýdýr. Kýrým Savaþý, Avrupa’nýn zanaata dayalý üretimden Amerikan tarzý manüfaktür sistemine geçiþini kolaylaþtýrmýþtýr. Otomatik freze makinelerinin çýkýþý Kýrým Savaþý’na dayanýr. Bu, ayný zamanda, ulus-devletlerin demir-çelik sanayine girmesine ve kitle ordularýyla hem ucuz iþgücü hem de silah gücü oluþturmasýna yol açtý. Ýþte þimdi bu krizde batan da tam budur. Ulus-devletlere dayanan tekelci devlet kapitalizmi... Tabii ki biten þimdi budur, ideolojisi ve fiziki varlýðýyla... Teknoloji, ulus-devletlerin dolayýsýyla ulusal ordularýn tekelinden çýktý. Demokratik refah toplumu için militarizmden arýnmak gerek, militarizmden arýnmanýn baþlangýcý ise -özellikle Türkiye’de- zorunlu askerliðin kaldýrýlmasý adýmýdýr . Zorunlu askerliðe dayalý kitle ordularý artýk aptal organizasyonlardýr. Dolayýsýyla, her an aptallýk yapabilirler ve bunu topluma yayabilirler. Bu da hepimiz için çok pahalý bir ‘þeydir’.