Dünkü yazýmda Arakanlý Müslümanlarýn yaþadýðý zulme son verilmesi ve insaný yardýmlarýn ulaþtýrýlmasý adýna Türkiye'nin yapabileceklerinden bahisle bir hususa dikkat çekmeye çalýþmýþtým. Kendi menfaatini gözeterek yahut muhataplarýna vereceði zararý hesap ederek krizlere karþý kýþkýrtýcý bir tutum takýnmak deðil gerçekten çözümün parçasý olmak þeklinde özetleyebileceðimiz bir yaklaþýmdý bu.
BAE ve Suudi Arabistan'ýn Katar'a yönelik abluka kararýna karþý Türkiye'nin yürüttüðü diplomasi buna güzel bir örnek. Ki bu operasyonun bir ucu bize de dokunuyordu; fakat Türkiye özellikle Erdoðan'ýn Suudi Kralý Selman'a "Mekke'nin emiri" olduðunu hatýrlatarak hem Suudi Arabistan'ýn tutumunun yanlýþlýðýný çok daha ne þekilde ortaya koymuþ oldu hem de Türkiye ile iliþkilerin bozulmasýna yol açmadan bu süreçte olumlu ve etkin bir rol üstlendi.
***
Arakan'da 2012'de de Türkiye acil önlem planý çerçevesinde etkin insani yardým kanalý olmuþtu. Önceki gün Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn Myanmar Dýþiþleri ve Devlet Baþkanlýðýndan Sorumlu Bakaný Aung San Suu Çii ile görüþmesi neticesinde bölgeye ilk yabancý yardým kuruluþu olarak Myanmar TÝKA yetkililerinin giriþine ve ilk etapta bin tonluk yardým yapýlmasýna izin verildi. Emine Erdoðan Hanýmefendinin ve Dýþiþleri Bakaný Mevlüt Çavuþoðlu'nun Bangladeþ'e ziyaretleri de sorun çözücü diplomasinin açtýðý bir kanaldýr.
Emine Haným, Dýþiþleri Bakaný ve TÝKA Baþkanýnýn da olduðu bir heyet bugün Cox Bazaar'da kamplar ve çevresinde yaþayanlar için gýda ve ilaç yardýmýný bizzat gerçekleþtirecek. Küçük bir gazeteci heyetiyle biz de yardýmlarýn daðýtýlmasýnda bulunacaðýz.
Birleþmiþ Milletler'in güvenlik gerekçesiyle tüm personelini çektiði bölgelerde Türkiye'nin açtýðý kanallar iþleyebiliyorsa buradan bir övünç çýkartabiliriz. Daha mühimi bu durum, uluslararasý kurumlarýn amaç ve hedeflerinin sorgulanmasý gereðini de ortaya koyuyor.
***
Ýngiltere tarafýndan iþgal edilerek sömürgeleþtirilen Myanmar (Burma) baðýmsýzlýðýný kazandýktan sonra ABD, Rusya ve Çin'in güç mücadelesi alanýna dönüþtü. Batý'nýn Nobel Barýþ ödülüyle taltif ettiði San Suu Çii týpký babasý gibi Arakanlýlarý vatandaþ olarak tanýmak yerine sürülmelerine ve katliama uðramalarýna müsaade etti. Týpký Türkiye hükümeti gibi Türkiye basýný da dünya basýnýna kýyasla Arakanlý Müslümanlarýn durumuna açýk ara farkla daha duyarlý. Fakat basýnýmýzdaki bazý kalemler -bir kýsmý Çin ve Rusya merceðiyle baktýklarýndan bir kýsmý da pro-PKK olduklarýndan- Arakanlý Müslümanlarýn uðradýðý zulmü ya "Ýslami sekterizmin" kaçýnýlmaz sonu olarak yorumluyor ya da "Rohingyalar Müslüman da Cizreli Kürtler Müslüman deðil mi?" çarpýtmasýyla PKK propagandasýna alet ediyor.
Dinin kamusal hiçbir görünürlüðüne tahammülü olmayan, dünyayý ve hak mücadelesini hala Soðuk Savaþ denkleminde okuyan Rusya ve Çin mercekli aydýn takýmý, baðýmsýz ve güçlü Türkiye'nin kendi öz deðerlerine yaslanmadan mümkün olamayacaðýný asla anlayamayacak. Onlar için yapýlabilecek bir þey yok yani.
Vatansýz, devletsiz ve kimliksiz býrakýlan, en temel haklarýndan yoksun olduklarý halde üstüne üstük bir de silahlý örgütlerle mücadele bahanesiyle kadýn çocuk yaþlý ayýrt edilmeksizin katledilen bir halký, PKK'nýn propaganda malzemesi olarak kullananlarý ise Kürt halký zaten cezalandýrdý. Önlerine kemik atacak Batýlý muhiplerine yanaþýr onlar ancak.
Halkýn can, mal ve namusuna kasteden bu örgütün baþlattýðý hendek terörüne karþý Türkiye'nin verdiði mücadele ile Myanmar yönetiminin ve Budist çetelerin yaptýðý katliamý bir tutmak, fikir özgürlüðü deðil terör propagandasý suçudur, bu da böyle bilinmeli.