Arap baharýný iyi anlamanýn yolu Türkiye’nin son on iki senesini iyi anlamaktan geçiyor, birazdan bu noktaya döneceðim.
Arap baharý rüzgarlarý Suriye’ye dayanýnca iþin rengi deðiþti, muhtemelen ilk baþta çok iyi deðerlendirilmemiþ olan Rusya faktörü devreye girdi, süreç týkandý, konunun askeri boyutu bir iç savaþ aþamasýna geldi ve bizler de arap baharýnýn ruhunu, manasýný deðil, kaçýnýlmaz olarak konunun güvenlik, askeri boyutlarýný öne çýkarmaya baþladýk.
Oysa, arap baharýnýn uzun vadede manasý sanýrým bambaþka.
Dünyada bugün yaklaþýk 1.6 milyar müslüman yaþýyor.
2030 senesinde ise dünya müslümanlarýnýn sayýsý 2.2 milyara çýkacak.
Türkiye’de 72 milyon, Ýran’da 69 milyon, Pakistan’da 160 milyon, Mýsýr’da 70, Endonezya’da 195 milyon, Bengladeþ’de 130, Nijerya’da 70 milyon, Hindistan’da 155, Çin’de de yaklaþýk kýrk milyon müslüman yaþýyor.
Müslüman nüfusun en kalabalýk olduðu ülkeleri seçtim, bunlarýn dýþýnda çok sayýda baþka ülkede milyonlarca müslüman yaþýyor, toplam 1.6 milyar, 2030 senesinde 2.2 milyar olacak.
Bu müslüman nüfuslarýn çok çeþitli özellikleri mevcut ama ortak payda galiba kiþi baþýna gelir düzeylerinin dünya ortalamalarýnýn çok altýnda olmasý.
Baþka bir ifadeyle de 1.6 milyarlýk dünya müslüman nüfusunun çok büyük bir bölümü küresel ekonominin bariz bir þekilde dýþýna düþmüþ bulunuyor.
Klasik ve somut bir örnek verelim: Yeni çýkan Apple ürünü IPhone5 i söz konusu 1.6 milyar müslümandan kaçý satýn alabilecek?
Bu nüfusun kaçta kaçý yeni ekonominin ürünlerini dünya ekonomisinin arzu ettiði miktarda tüketebilecek?
Arap baharýnýn özü dünya müslümanlarýný küresel ekonominin bir parçasý, tüketicisi yapmak galiba.
Bu amacýn gerçekleþmesi için ise müslümanlarýn büyük çoðunluk oluþturduðu ülkelerin ekonomilerinin bugüne dek olduðundan daha hýzlý büyümesi, sokaktaki insanýn alým gücünün artmasý þart.
Bu ekonomilerin hýzlý büyümeleri ise bu ülkelerin demokrasiyle yönetilmelerinden, hukuk devleti olmalarýndan geçiyor zira hukuk devletinin yerleþmediði yani mülkiyet haklarýnýn çok iyi korunamadýðý coðrafyalara dýþ tasarruf, doðrudan yabancý sermaye yatýrýmý gitmiyor, gitmediði gibi muhtemelen ulusal tasarruflar da dýþarýlara kaçýyor.
Mülkiyet haklarýnýn muhafazasý, demokrasi iktisadi büyümenin en önemli girdileri.
Geçmiþte, klasik emperyalizm teorileri tartýþmalarýnda merkez ülkelerin ürettiði mallarýn doðasý bu tartýþmalarý baþka yerlere kanalize ediyordu, merkez ekonomiler daha çok hükümetlere silah, uçak vs. satarken bugün ayný merkez ekonomileri geniþ kitlelere yüksek teknoloji içeren tüketim mallarý satmak istiyorlar, bu nedenden de çevre ülkelerin hýzlý büyümeleri yani hukuk devleti kavramýna yakýnlaþmalarý merkez ülkeler için çok önemli.
Ýçinden geçtiðimiz ilginç konjonktürde merkez ekonomilerin önde gelen firmalarýnýn ve ayný zamanda merkez ülkelerin kendilerinin çýkarlarý ile müslüman kitlelerin ekonomik ve demokratik çýkarlarý konjonktürel olarak çakýþýyorlar galiba; yarýn ne olur, doðrusu kimse bilemez.
ABD’nin en büyük firmasý Tunus, Mýsýr, Libya, Suriye’de yaþayan ortalama müslümana ürününü satmak istiyor, istiyordan da öte, zorunda ve tam da bu nedenden bu ülkelerin birer hukuk devleti olmasý, hýzlý büyümesi merkez ülkeleri için bir hedef.
Kaddafi’nin, Mübarek’in yönettiði ülkelere merkez ülkeler uçak, tank, her türlü hafif ve aðýr silah satabilirler ama IPhone5 pek satamazlardý, halk fakirdi, hukuk devleti yerleþmedikçe zenginleþmeleri (büyüme) de mümkün deðildi; oysa, merkez ülkelerde trend tank deðil, Iphone üretmek.
Bu trendi ve gereklerini göremez isek, arap baharý meselesi bir güvenlik meselesine dönüþür, iþin özünü de ýskalamýþ oluruz.
Türkiye ayný sürecin özünü 2001 krizinden sonra yaþadý, kan dökmeden gerekli dönüþümleri yaptý, demokrasiye geçti, Ergenekon’u temizledi, kiþi baþýna gelir 14 bin dolar (SGP) oldu, dünyanýn en büyük yirmi ekonomisi içine girdi; bu sürecin motoru da AB reformlarý, tahkim yasasý, hukuk devleti sürecinde önemli adýmlar atmak oldu ve ÇOK DA ÝYÝ OLDU.
twitter.com/KarakasEser