Karakýþ sýcak evlerimizdeki bizlerin bile sitemini iþitti. Faturalarýmýz kabardý, ulaþým sorunu iþerimizin aksamasýna yol açtý. Suriye’den gelen donmuþ bebek haberleri ise insanlýðýn karnesine kocaman bir sýfýr olarak iþlendi.
Minik elleri soðuktan kaskatý kesilen bir bebeðin donmuþ bedeninin sarýldýðý battaniye donmadan önce yetiþebilseydi o bebek belki de yaþýyor olacaktý þimdi.
Çamura batmýþ çadýrlarýn içinde iki yaþ tahtayý tutuþturup çocuklarýnýn sadece ellerini ýsýtabilecek bir alev için çýrpýnan çaresiz anne babalarýn yerine koyun kendinizi...
Kimlerin günahýnýn bedelini ödüyor o çocuklar, anneler, babalar...?
Birleþmiþ Milletler’in raporuna göre Suriye’deki iç savaþta bugüne kadar beþ kez kimyasal silah kullanýlmýþ. Sonuncusu (mu acaba?) çoðu çocuk binden fazla kiþinin ölümüyle sonuçlanmýþtý, hatýrladýnýz mý? Yoksa siz de mi unuttunuz?
Amerikan yönetimi “kimyasal silah kýrmýzý çizgimiz” demiþti ya, sanmýþtýk ki Esad’a hakettiði ders verilecek. Bir hava bombardýmaný mesela, Esad’ýn beli bükülecek.
O günleri hatýrlayýnýz; akþam sabah bir ABD müdahalesi bekleniyordu, sanki yapacak-mýþ gibi duruyordu ABD. John Kerry sert bir açýklama yapýyor ardýndan Obama “Senato kararý da olsa iyiydi” diyordu.
Kimyasal silah oyuncaðý
Birleþmiþ Milletler kimyasal silahlarý kimin kullandýðýný açýklamýyor. Açýklamak onun iþi deðil! Ama açýklarsa Esad demesi gerekebilir. ABD’nin en yetkili isimleri kimyasal silah kullananýn Esad olduðunu söylemiþti zaten; kimyasalla ölenlerin bedenleri daha kefenlenmeden... Bunu da unuttuk deðil mi!
Hani anneler yaramazlýk yapan çocuklarýný cezalandýrmak için ellerindeki oyuncaðý alýr ya, sonuç budur iþte.
Esad’ýn elinden “kimyasal silah oyuncaðý” alýndý. Bir daha kimyasal silahla çocuk öldürme tamam mý çoocuuuðm!
Suriye’de ‘radikal Ýslamcý’ tehlikesi, halkýný kimyasal silahla öldüren Esad’dan daha büyük bir tehlike. Rusya’yý, Ýran’ý, Ýsrail’i, AB’yi, ABD’yi bir anda ayný safa düþürecek kadar ciddi bir tehlike!
Lideri Pakistan’da ABD tarafýndan öldürülen El Kaide, Arap Baharý’ný karakýþa çevirmenin bahanesi oldu.
Suriye’deki savaþý bu hale getirenler, muhalifleri yüz üstü býrakanlar kadar hapishanelerindeki El Kaide tutuklularýný salýveren Esad muhibbi yönetimler de.
Ýnsanlýktan nasibi olmayan bir yapýlanmanýn Müslümanlýkla iliþkisini kurmak zaten mümkün deðil de, varlýðý baþýndan beri Müslüman dövmeye yarayan bir örgütün Suriye’deki iþlevi de artýk iyice aþikar oldu.
Þimdi de Türkiye’nin El Kaide’ye cepheden saldýrmasýný bekliyor kimi “müttefiklerimiz” ve “Türkiye’nin yalnýzlaþtýðý” nakaratýný söyleyen analistlerimiz.
Türkiye’yi El Kaide’nin hedefi haline getirmek için ne kadar ince bir taktik deðil mi?
Gezi Parký’nda aðaç olmak!
Aklýma gelmiþken, MÝT’in El Kaide ile ilgili müstakil bir masasý olmasýna raðmen 2004 MGK belgesinden mülhem baþlatýlan kara propagandada bir yerlere sýkýþtýrýlmýþtý þöyle bir cümlecik: “Milli Ýstihbarat Teþkilatý yýkýcý dini faaliyetler kapsamýnda Gülen Cemaatini izlemeye alýrken, El Kaide’yi izlenecek örgütler listesinden çýkarmýþ.”
Tunus’ta baþlayan Arap Baharý Mýsýr’da kanlý bir darbe ile devrildi, Suriye’de düþtüðü yerden kalkamayacak þekilde tekmelendi, Tunus’ta Gannuþi’nin siyasi aklý sayesinde hala nefes almaya çalýþýyor.
Türkiye ise Ýhvan’a verdiði destekten dolayý terbiye edilmeye çalýþýldý.
Mýsýr’daki darbeye darbe demeyenler, buna mukabil Gezi Parký’ndaki protestolarý kesintisiz yayýnlayanlar ve Türk Baharý olarak adlandýrýp hükümet düþtü düþecek algýsý yaratanlar Suriye’deki insanlýk dramýna bigane kalabiliyorlar.
Son sözü arkadaþým Muhammed Berdibek söylesin: “Bu kýþ vakti, Suriye’de insan olacaklarýna Gezi Parký’nda aðaç olsaydýlar, bütün dünya ayaklanýrdý.”