19. Milli eðitim þurasýnda Osmanlýca dersinin tartýþýlmasý ve sonrasýnda malum çevrelerden gelen tepkilerin yanýnda medyada þura hakkýnda ‘din þurasý’ gibi vb. baþlýklarýn atýlmasý hala hafýzalarda duruyor. Türkiye’de Ýslam ve Osmanlý dendiði zaman terör olaylarýna göstermekte itina ettikleri tepkiyi hiç tereddüt etmeden bu kavramlara gösteren bir kesimin varlýðý aþikar. Almanca ve Fransýzca dahil toplam dokuz farklý seçmeli yabancý dil dersinin yanýnda Arapça’nýn da seçmeli ders olarak okutulmasýnýn sakýncasýný Din Öðretimi Genel Müdürlüðü’nün önerisinde bulan bir zihniyetle karþý karþýyayýz.
Baþörtülüler okumak istiyorsa Arabistan’a gitsin sözüne sahip çýkan zihniyetin o ülkenin dilinin Türk eðitim sistemi içinde seçmeli olarak bile yer almasýna karþý çýkmasýna pek þaþýrýlmamalý aslýnda.
Sakýncayý dil eðitiminde deðil din eðitiminde gören Eðitim-Sen’in ne demek istediði ise tamamen bir algý oluþturmaya yönelik. Sanki Arapça’da din eðitimi dil eðitimini de beraberinde getirmiyormuþ da veya Arapça’nýn öðrenilmesini engelliyormuþ gibi ortaya atýlan bir düþünce hakim. Arapça dersinin veli ve öðrencinin tercihine yönelik alýnabilmesi veya zorunlu okutulmamasý algý cümlelerini kurmaktan çekinmeyenlere yeterli gelmemiþ olsa gerek ki ‘fizik dersi koysalar þaþýrýrdým’ tadýnda sözde bilimsel eleþtirilere sarýlmaktan kendilerini alamadýlar. Bu açýklama kesmemiþ olacak ki akabinde ‘iktidar Latin alfabesine karþý Arapça’yý topluma dayatma çabasý içerisinde’ sözüyle yine Atatürk atýfýyla Atatürk’ün kara tahta baþýnda harflerini yazdýðý Latin alfabesinin ilaný olan 1 Kasým 1928’i hatýrlatma gereði duydular. Son beþ yýlda on beþ binden fazla yabancý branþ öðretmeninin atamasýný yapan bakanlýðý yabancý branþ öðretmeni atamamakla suçladýlar.
Yýllardýr laik eðitimin ülkeye ne gibi bir bilimsel katký saðladýðýna dair bir cevabý olmayanlarýn ‘laik ve bilimsel eðitimden çocuklarýmýz için vazgeçmeyeceðiz’ açýklamalarý inançsýz bir eðitim sistemini yýllardýr bu ülke insanýna dayatanlarýn kimler olduðunu göstermesi açýsýndan manidar duruyor. Ve tabi tüm suçlamalardan sonra soluðu mahkemede alacaklarýný söylemeleri de beklenen bir geliþme.
Her adýmda iktidarý Arabistanlaþma ile suçlayanlarýn dayandýðý temel nokta 2003’ten sonra Türkiye’ye gelen Arap turist sayýsýnýn artmasý olsa gerek! TUÝK verilerine göre son 11 yýlda ülkemize gelen Arap turist sayýsýnýn 200 binden 2 milyon 800 bine yükselmesi malum çevreyi çok tatmin etmemiþ olacak ki bakanlýðýn iliþkilerin geliþmesi için Arapça’nýn seçmeli ders olarak konmasýna yönelik açýklamasýný da yine rejim tartýþmasýna baðladýlar.
Türkiye Seyahat Acenteleri Birliði Güney Marmara Yürütme Kurulu Baþkaný Mehmet Akkuþ’un ‘6 Batýlý turistin býraktýðý dövizi bir Arap turist býrakýyor’ sözünün yanýnda Restoranlar Derneði Baþkaný Ramazan Bingöl’ün ‘Bir Arap turist 10 Avrupalý turistten daha fazla para býrakýyor’açýklamasýný da iþitmiþ olsalardý Sayýn Akkuþ ve Sayýn Bingöl’e de ne gibi tepki verirlerdi kestirmek çok da zor deðil.
Araplarla son yýllarda ekonomik, siyasi ve kültürel alanda iliþkilerin yükseldiði bir dönemde alýnan bu kararý sadece din eðitimi çerçevesine indirgeyip basit bir bakýþ açýsýyla küçümseyenlere karþýlýk son derece doðru bir adým atan bakanlýk yetkililerini kutlamak gerek. Nasýl eðitimde Ýngilizce, Almanca ve diðer yabancý dillerin öðrenilmesi önemli ise coðrafi konum ve diðer birçok faktörden dolayý iç içe olduðumuz bir milletin dilini öðrenmek de bir o kadar önem arz etmektedir. Her ne kadar dil olarak öðrenmeye karþý deðiliz diyenlerin ‘Latin alfabesi geri atýlýp ön plana Arapça konulmaya çalýþýlýyor’ açýklamalarý samimiyetsizliklerini ortaya koysa da seçmeli olarak Arapça dersini ilkokul programlarýna koymak Arapça’yý öðrenmenin de bir hak olduðunu göstermesi açýsýndan önem arz ediyor.