Arınç’ın ipiyle kuyuya inenler

Meğer ne çok “Arınç sever” varmış da haberimiz yokmuş! Bugünlerde Arınç’ın üzerinden ateş edenlerin onun ipiyle kuyuya inilmeyeceğini anlamamış olmaları trajik komik.

Bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a söz söyleyemeyenlerin Arınç’ı eleştirenlere söz yetiştirmeye çalışması var elbet.

Arınç’ın konuşmasından hemen sonra bu köşede “neden şaşırıyorsunuz ki” diye sormuştum.

Arınç bu… Bir öyle bir böyle…

Peki, Bülent Arınç’ın omzundan yaylım ateşine başlayanların amacı ne olsa gerek?

Belli ki “Eşeğini dövemeyen semerini döver” sözü misali… Zira baksanıza “Başkanlık sisteminin de ‘Türk tipi’ olması gibi çok tuhaf bir tartışmayı yaşıyoruz” cümlesi de Arınç’ı sözlerinin tartışıldığı günlerde kuruluyor… 

Arınç neye hizmet etmiş olabilir

Bülent Arınç, 1 Kasım seçimlerinden sonra tek başına iktidar olmuş Ak Parti’ye söylediği sözlerle hizmet mi etmiş oldu?

Yeni anayasa, sistem sorunu ve başkanlık gibi konuların gündeme geldiği bir ortamda konuşarak “Dava arkadaşım” dediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek mi olmuş oldu?

Terörle mücadele konusunda son derece hassas bir dönemde (Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun HDP’yi değil bölgedeki STK’ları muhatap alacaklarını deklare ettiği bir dönemde)“Dolmabahçe”den söz etmesi terörle mücadeleye katkı mı sağlamış oldu?

Hem içeride hem dışarıda olağanüstü çaba ile süreci yöneten Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun elini mi güçlendirmiş oldu?

Bu soruların hepsinin cevabı elbette kocaman bir HAYIR!

Peki Arınç niye konuştu?

Çünkü, başbakanlığı kendisine layık görüp, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ahmet Davutoğlu’nu tercih etmesini hazmedemedi.

Çünkü, 12 Eylül 2015’teki Ak Parti Kongresi’nde umduğunu bulamadı.

Çünkü, 7 Haziran’dan sonra koalisyon kurulacağına; böylece Erdoğan’ın önünün kesileceğine inanıyordu.

Çünkü, 1 Kasım’dan sonra bu inancının ham hayal olduğunu gördü.

Çünkü, uğurlarına “cübbe giymeyi düşündüğü” Paralel Yapı’ya can suyu verip can simidi atmak istedi.

Ve uzun zamandır dişlerini sıkarak beklemekten bunalıp, sabırsızlık yapıp, öç almaya kalkıştı.

Çünkü, Beştepe ile Çankaya arasındaki…

Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık arasındaki…

Erdoğan ile Davutoğlu arasındaki uyumun her geçen gün arttığına şahit oldu!

'Kral çıplak demedim daha' diye tehdit etmişti

Bülent Arınç aslında bu tür manevraları hep yaptı. Deniz Feneri davası sürecinde yaptı, Mavi Marmara meselesinde yaptı. Gezi provokasyonunda yaptı. 17/25 Aralık darbe teşebbüsünde yaptı. Paralel Yapı ile başlayan mücadele sürecinde yaptı.

Yaptı da yaptı.

Hatta bir keresinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kast ederek, “Biz eleştirilerimizde ‘kral çıplak’ filan demedik daha” dedi.

Hani bugün “Çınarın gölgesinde güneş görmemiş nice hakikat var” diyerek aba altından sopa gösteriyor ya… Onun bir benzerini daha önce “Kral çıplak demedim daha” diyerek yapmıştı. Oysa o da biliyor ki “Kral çıplak diyen” bir günahsız çocuk idi.

O gün Arınç’a Barnabas İncilindeki bir darbımeseli hatırlatmıştım. Yeri geldi bir kez daha hatırlatayım.

'İlk taşı günahsız olanınız atsın' 

İsa mabede girince, kendisine zina suçu işlemiş bir kadın getirdiler. (Fitneciler) Aralarında dediler, ‘Eğer onu kurtarırsa, bu Musa’nın kanununa aykırıdır der onu suçlarız. Eğer mahkum ederse, bu kendi akidesine aykırıdır. Çünkü o merhamet tebliğ etmektedir.’ Bu şekilde İsa’ya varıp, ‘Muallim, bu kadını zina ederken bulduk. Musa böylesinin recm edilmesini emretmişti. Sen ne dersin?’ dediler.

İsa eğildi, parmağıyla yerde bir ayna yaptı ve içinde herkes kendi kötülüklerini gördü.  İsa doğrulup parmağıyla aynayı gösterdi ve dedi: ‘Aranızda günahsız olan ona ilk taşı atsın” ve yeniden eğilip aynayı çizdi! Bunu gören insanlar, en yaşlısından başlayarak bir bir çıktılar. (Barnabas İncili 201’inci bab)

Sahi “Kral çıplak filan demedik daha” diye konuşan, “Kral çıplak” diyen çocuk kadar masum mudur? Yoksa “Muallim İsa’nın yanına girip fitne çıkarmak isterken, aynada suretini görünce oradan sıvışan ilk yaşlılardan” mıdır?

Arınç’ın durumu budur? Onun omzundan ateş edenlerin durumuysa daha vahim…

Zira Arınç, “Sizin sağlığınıza, ailece mutluluğunuza duacıyız” diyerek yine yapacağını yapmıştır. Lakin ona güvenip ortalığa dökülenler fena çuvallamıştır. Gülüyorum hallerine.

Özkök’ün gazeteciliğini elbet bize uzak

Not: Ertuğrul Özkök diyor ki Ak Parti’yi oy verenler Doğan medyasını takip ediyor. Erdoğan’ı destekleyen gazeteler satmıyor. İyi de be arkadaş, senin desteklediğin CHP de yüzde 25’i geçemiyor. Pazarladığın HDP barajı zor geçiyor. Ha bir de senin yaptığın gazeteciliğe biz yabancıyız yalan yok. Ne attığımız manşetten sonra Hrant Dink öldürüldü. Ne Ahmet Kaya soluğu Paris’te aldı. Biz sizin bildiğiniz elbet bilenlerden değiliz…