Seneler önce, aralarýnda dönemin Almanya Dýþiþleri Bakanýnýn da aralarýnda bulunduðu, Amerikan ve Avrupalý diplomatlarýn, Azerbaycan’ýn çeþitli STK, medya ve siyasi parti baþkanlarýnýn olacaðý bir toplantýya davet aldým.Toplantýnýn esas gayesinin; demokrasi, insan hak ve özgürlükleri olacaðýný tahmin ederken, konu o zamanlar Azerbaycan için pek gündem maddesi olmayan “ÝSLAM” oldu.
O zamanki Alman Dýþiþleri Bakaný Fischer’in sorusu þuydu; ”Azerbaycan’da Ýslamcýlarýn günün birinde siyasi aktör olmalarý mümkün mü?”
Davetlilerin neredeyse hepsi bir aðýzdan “bunun mümkün olmadýðýný, toplumda Ýran’a duyulan antipati yüzünden Ýran’ýn etkisinin çok az olduðunu” belirttiler. Yalnýzca bir parti baþkaný, “adaletsizlik ve çaresizlik karþýsýnda aciz kalan insanlarýn sýðýnacaklarý tek bir liman vardýr, o da ALLAH.” dedi.
Bu tartýþma uzun sürdü. Batýlýlar, uzun uzadýya Ýslam ve Ýslamcý avýnda olduklarýný açýkça belirttiler.
Bir yandan Ýran’ýn etkisini ölçmekte, diðer yandan “Ýslam, bu taraflarda siyasi aktör olarak ne zaman rol alacak” sorusuna ýsrarla cevap arýyorlardý.
O dönem, toplumda en etkili ülkeler sýrasýnda Amerika, Ýngiltere, Almanya ve elbette Türkiye vardý ve Ýslami deðerlerle yaþayanlarýn siyasi aktör olmasý, ne mümkün gözüküyordu, ne de arzu ediliyordu. O sebeple cevap netti, “bu mümkün deðil”.
Meðer ayný toplantýlar, 1998 - 1999’da Kazakistan ve Kýrgýzistan’da da yapýlmýþ.
1999 yýlýndan sonra size, Azerbaycan, Rusya ve Orta Asya tablosu çizeyim. Ýslami eðilimler doruk noktada. Hatta insanlarýn radikal gruplara sempatiyle bakmasý söz konusu. Bu ülkelerin yönetimleri bir zamanlar kendine tehdit unsuru olarak gördükleri Batýyla iþbirliðinde olan güçler, Amerika’nýn fonlarýyla desteklenen STK’lar, Türkiye ile baðlarý derin olan siyasi güçler idi, þimdi ise Suud’un etkisinde olan ve Ýran’dan parasal destek alan Ýslam çevreleri.
Coðrafyadaki ülkelerin istihbarat birimlerinin en fazla takip ettikleri gruplar; namaz kýlan, camiye giden, kahvehanelerde gruplar halinde toplanan kiþilerdir.
Rusya; ýsrarla kendi medyasý vasýtasýyla ýlýmlý Ýslam algýsýný iþliyor.Özellikle kuzey Kafkasya’dan gelen esintilerin, Suud etkisiyle daha da radikalleþen Ýslami çevrelerin korkulu rüyasý olduðunu gizlemiyor.
Rusya; bir taraftan kendi dindaþlarýnýn Ýslam’a eðilmesinden, diðer taraftan da radikal Ýslam’ýn Rusya’da daha da büyümesinden rahatsýz. Tüm çabasý bunun önüne geçebilmek. Ýslam’ý ýlýmlý ve radikal olarak sýnýflandýrmakla, aslýnda Batýlýlarýn yaptýðýný yapmaktadýr. Ayný durum, diðer cumhuriyetlerde de sözkonusudur.
Peki, neden yönetimler bu kadar rahatsýz? Þimdiye kadar geleneksel muhalif gruplar hep Batý menþeili olup, radikal eðilimden uzak duran siyasi zihniyeti taþýdý ve taþýyor. Yönetimler bu duruþtan rahatsýz olsalar da, bunun aþýlmaz bir durum olmadýðýndan da eminler. Ýnsanlarýn artýk bu gruplara pek heves etmediklerinin de farkýndalar. Nedeni sadece bu muhalif gruplar deðil ayný zamanda bu ülkelerin yönetimleridir. Ýnsanlar, adaletsizlik ve çaresizlikler karþýsýnda aciz duran gruplardan ziyade, ölümü göze alýp savaþan duruþa ihtiyaç duymaktalar. Dikkat ettinizse IÞÝD’e bile Orta Asya ve Azerbaycan’dan katýlanlar sýralamada öndeler. Bunun ciddi sosyolojik nedenleri mevcuttur. Bu ülkelerde sosyal adalet sorunlu durumdadýr. Ýnsanlar, ekonomik pastadan sadece belli çevrelerin nemalandýðýný biliyor. Eðitimli ve okumuþ insanlarýn pek çoðu iþsizdir. Orta Asya’da uyuþturucu illetinde boðulan bir gençlik var. Ýktidarlarýn ülkenin maddi zenginliðini babasýnýn malý olarak görmesi ve Batýlýlarla alýþ veriþ içinde olmasý toplumlarý olumsuz etkilemektedir. Bir taraftan bu ülkelerin iktidarlarý, diðer taraftan bu iktidarlarla para baðý olan demokrasi eðitmeni Batýlýlar.
Toplumu ve muhalif çevreleri kullana kullana davanýn içini boþalttýlar. Ýnsanlarý kullanýp kendi menfaatlerini bu yönetimlerden aldýktan sonra geri çekilen Batýlýlar da aslýnda bu radikal eðilimlerin ta baþýndan zeminini oluþturdular. Tüm ümitlerini Batýnýn desteðine baðlayanlarý yarý yolda koymasý ziyadesiyle aksi etkiye neden oldu. Ýslam’ý, radikal ve daðýtýcý olarak göstermek Batýnýn bir zamanlar iþine yaramasý, þimdi iþine yaramayan farklý durumun ortaya çýkmasýna neden oldu ve en dehþetlisi coðrafyanýn asýl deðeri olan Ýslam, artýk kendi coðrafyasýnda bile yanlýþ algýlanýr oldu. Bunun en büyük nedeni, bu ülkelerin yönetimleri ve partnerleri olan Batýlý güçlerdir. Ýslam fobisi, Ýslam karþýtlarýný harekete geçirdiði gibi Müslüman insanlarý da hareket geçirmelidir. En büyük deðerimiz ve en büyük medeniyetimiz olan Ýslam’ý birilerinin elinde fýrsat aracý olmaktan kurtarma zamanýdýr. Batýn’nýn, Ýslam’la olan derdini anlamak hiçte zor deðil. Peki, Ýran ve Suudi Arasistan’ýn derdi nedir, iþte bunu anlamak hiç kolay deðil. Bu durumda büyük medeniyetimiz için ayaklanan tek güçTÜRKÝYE’dir. Bu gücü pekiþtirmek, gücüne güç katmak vicdan ve namus iþi, önüne taþ koymak ise büyük ihanet olarak tarihe geçmektedir.