Sayýn Baþbakan, Azerbaycan’a giderken çok net konuþtu; MB, yükseltirken acil toplantý yapýp konuyu ele aldýðý gibi, gerekli þartlar oluþtuðu için yine ayný hassasiyeti göstererek, olaðanüstü toplantý ile konuyu ele almalý...
Sevgili dostlar, bir Baþbakan, MB’nin alanýna girmeden, ülke yararýna bir adýmýn mesajýný ancak bu kadar güzel, bu kadar kibar verebilir...Umarým mesajý almasý gerekenler almýþlardýr ve ellerinde bu ülke menfaatine kullanmalarý için verilen yetkileri, BU MÝLLET adýna biran önce hayata geçirirler...
***
TOBB kaldýðý yerden devam etmeli...
Sevgili dostlar, yaklaþýk 3 yýl önce, gazeteci kimliðimi taþýrken, TOBB Baþkaný Hisarcýklýoðlu’nun þu sözlerinden yola çýkmýþtým; “...Reel sektör aðlarken, bankacýlýk kesiminin yüzünün gülmesi ve mutlu olabilmesi mümkün deðil. Bizlerin aðladýðý bir dönemde bankalar çok mutlu ve büyük bir kar patlamasý yaþýyorlar”...
Haklýydý, TOBB Baþkaný sonuna kadar haklýydý ve birþeyler yapýlmasý gerekiyordu... Aradan 5 yýl geçti bugün durum daha iyi ama istenen “en noktasý” hala yakalanmýþ deðil... Finansal kurumlarýmýz, topladýklarý mevduata % 100 fark koyarak “krediye çevirirlerken” yanýna bir de “abuk subuk uygulamalarýný” eklemeyi denemeyenler de yok deðil! Örnek mi, hemen vereyim; kredi aldýnýz, bocunuz bitti, yazý almak için sizden hukuksuz olarak 50-150 TL istiyorlar, ne için ? “Krediniz Bitti” kaðýdý vermek için...Bu en küçük örnek...
Sevgili dostlarým, bence Türkiye’nin “en önemli sorunu” mevduat toplama yetkisi verilenlerin, bunun reel sektöre ve vatandaþa de aktarýlmasý gereðini idrak edememeleri...Veya etmelerine raðmen “sadece biz kazanalým” mantýðý ile üstüne yatmalarý...
Birlikte sorgulayalým;
1- Bir ülke düþünün bankacýlýk sektörü ile vatandaþ arasýndaki “bütün düzenlemeler” 2003 yýlýna kadar her zaman vatandaþýn aleyhine yapýlmýþ...2003 yýlýndan sonra iktidar olan liderin cesareti sayesinde yol alýnabilmiþ...
2- Bir ülke düþünün “dünyada eþi benzeri olmayan” bir uygulama yapýlýyor. Konut kredisi alýyorsunuz, adýna dünya ile uyumlu þekilde “mortgage” diyorlar ama yaptýklarý dünya yüzeyinde eþi benzeri olmayan detaylar içeriyor... Konuta karþýlýk verilmesi gereken kredi için “bütün mal varlýðýnýz hatta ailenizin bütün varlýklarý” tehdit altýna alýnýyor...Ülkenin Baþbakaný sorumlular “düzeltilsin” diyor, OLÝGARÞÝK BÜROKRASÝ direniyor! Nereye kadar!
3- Bir ülke düþünün “bankadan gelen öde emrine” itiraz etmeniz için “önce ödeme yapmanýz þart” sonra “Yargý makamýna” gitme hakkýnýz var!
4- Bir ülke düþünün “düþük kredi faizi” diyerek reklam yapýlýyor, iþlem yaptýðýnýzda “peþin komisyon, dosya parasý, kur farký” gibi “abuk subuk” kalemler ile “kredi faizi” inanýlmaz noktalara geliyor...Bir de not düþelim; son dönemde 90’a yakýn gereksiz masraf kalemi, yapýlan düzenlemeler ile ortadan kaldýrýldý!
5- Bir ülke düþünün “aylýk kredi kartý gecikme faizi” ABD ve AB’deki “yýllýk faizden” daha yüksek! Baþbakan bu konuda tek baþýna bir savaþ veriyor ve YERLEÞÝK OLÝGARÞÝK DÜZEN ve BÜROKRASÝ direniyor...
Sevgili dostlar, daha onlarca madde yazabilirim ama Ustamýz bize kibarca söylemeyi öðrettiði için burada duracaðým...Bu noktadan sonra birlikte Hisarcýklýoðlu’nun açýklamalarýndan devam edelim, bakýn 2009’da ne diyor TOBB Baþkaný; “...her sektör kan kaybederken bugün bankacýlýk sektörü kâr patlamasý yaþýyor. Ama kâr patlamasý yaþamasýnýn altýnda yatan neden þu; Bankada mevduatýnýza en fazla yüzde 12-12.5 faiz veriyorlar. Þirketlere açýlan kredilerde ise en saðlam olan þirkete yüzde 20, normal verilebilecek kiþiye de yüzde 25 faiz uyguluyorlar. Tam yüzde 100 fark var. Böyle bir þey olmaz bu insafsýzlýk. Yüzde 12.5 ile mevduat toplayacak, yüzde 25 ile kredi vereceksin. Bunu kabul etmek mümkün deðil. Eðer buradan hep beraber çýkacaksak, birlikte sorumluluðumuzu da bilmemiz lazým. Aslýnda bir bankacý olarak düþündüðünüz zaman yüzde 25 faizle kredi vermek dururken, neden yüzde 14’le devlete para satýyorlar. Çünkü paraya ihtiyacý olan daha güvenilir bir yer var. Ýþi saðlam gördükleri için hazine bonolarýna yatýrýmý tercih ediyorlar. Þimdi de bize insafsýzca yükleniyorlar. Devletin iç borçlanma ihtiyacýnýn bu nedenle azaltýlmasý lazým”...
Bu cümleler 2009 yýlýnda TOBB adýna konuþan Baþkan’ýn aðzýndan dökülüyor! Sonra piþman mý oluyor yoksa hala içinde bu fikirleri taþýyor mu bilmiyorum ama sonrasýnda KONUÞMAZ oluyor!
Sonuç: 2003 ve son olarak 2009 yýlýndan bugüne birçok deðiþiklik oldu ama YETERLÝ deðil! Lider konuyu cesaretle ele almasýna raðmen OLÝGARÞÝK BÜROKRASÝ-PARALEL YAPI, YERLEÞÝK DÜZEN ve BAZILARI hala direniyor! Durum çok açýk; “Mortgage” düzenlemesinden baþlamak üzere, düzenlemelerin “her satýrý” vatandaþýmýzý koruyacak þekilde ele alýnmalý ve yeniden bir örgü gibi dikkatle yapýlandýrýlmalý...Kibarlýk ve beklemek de bir noktaya kadar, bu adýmlar mutlaka atýlacak...
Not 1: Hayati bir soru: Kredi aldýnýz ödeyemediniz, banka krediyi kapattý ve zarar ederek vergiden düþtü. Sonra ayný krediyi bir “alacak þirketine sattý”! Peki vergiden düþtüðü sonra yeniden satarak kazandýðý kýsým ne olacak!
Not 2: Kredi kartý aylýk gecikme faizinin neden “tefe+tüfe+büyüme” toplamýnýn ortalamasýndan fazla olduðunu anlamak mümkün deðil! Konudan sorumlu Kurum, Kuruluþ ve Kurullar neden bu konuda adým atmazlar, O da AYRI! Nereye kadar direnecekler!
Not 3: Hayatýmda en büyük saldýrýyý “Bankacýlýk Sektörünü” ele aldýðýmda dönemlerde yaþadým. Yine bekliyorum önemli deðil, durmak yok yola devam...