Sebebi ve mazereti ne olursa olsun ister tek ister de yaygýn iþçi ölümleri toplum ve ülke için ayýptýr. Bir türlü düzelmeyen, düzelmek þöyle dursun kötüleþen iþ kazalarý istatistikleri de Türkiye’ye kesinlikle yakýþmamaktadýr. Yakýþmýyor çünkü, iþ güvenliði için daha fazla denetim; en baþta da daha yüksek standart üretebilecek bir ülkeyiz. Ama zihinler, hala o eski köhne alýþkanlýklarýn esiri olduðu için þaþýlacak bir ihmalkarlýkla bu sorunu çözemiyoruz.
Geçtiðimiz yýl iþ kazalarýnda bin 235 iþçi hayatýný kaybetti. Bu yýl da sayý Soma faciasý dahil 808’e ulaþmýþ durumda. Bu konuda dünya ve Avrupa istatistiklerinde durumumuz iç açýcý deðil. Geliþmekte olan 77 ülke arasýnda en çok iþ kazasý yaþanan 17. ülkeyiz. Ayný ligde, ölümlü iþ kazalarýnda ise 7. sýrada bulunuyoruz. Türkiye’de irili-ufaklý her yýl 70 bin iþ kazasý yaþandýðýný da ekleyelim.
Karþýmýzda kötü bir tablo var. Ekonomide bütün makro göstergelerini yükseltmiþ, sosyal dengelerde devrim niteliðinde iþlere imza atmýþ bir ülkenin iþ güvenliðinde hala eski sayýlarda bulunuyor olmasý kabul edilemez. Ekonomi büyürken insan hayatý üzerindeki riskin azaltýlamamasý dikkatten kaçacak bir ihmal olarak da kaydedilemez. Çalýþmak, iþ görmek sonu ölümle bitebilecek bir faaliyet olamaz. Bu çaðda, bu imkanlarla hiç olamaz.
Bu tatsýz manzarayý neden izliyoruz peki?
Genel olarak, insan hayatýna ve kiþisel güvenliðe önem vermemenin dramatik görüntülerine mahkum oluyoruz. Ýþverenden iþ görene, sendikadan denetçiye kadar bütün kademelerde ayný zihniyet sorunu, çalýþanlarýn hayatlarýna mal olan bir trajedi zincirini kaçýnýlmaz kýlýyor. Her kazadan sonra sayýsýz kez duyulan, “Biz demiþtik, uyarmýþtýk, belliydi...” türünden ifþaatlar ölüm ve yaralanmalarýn göz göre göre geldiðini ortaya koyuyor. Göz göre göre gelen her kaza da cinayetten farksýzdýr. Ayný zamanda bu olaðanlýk birden fazla sorumlunun varlýðýný da ifade eder. Bir göz görmüþse birden fazla göz de görmüþtür, birden fazla kulak duymuþtur.
Göz göre göre deyince meselenin derinliði daha da büyür.
O asansör hýzla yere çakýlýrken, içindeki insanlarýn bu duyguyu hissederek ölüme gitmeleri acýyý daha da tarifsiz kýlan bir talihsizliktir.
Ýþçi ölümleri ayýptýr, evet. Ama normal þartlarda en fazla sýradan bir duyarlýlýða sahip olanlarýn þimdi sadece iktidar mücadelesinin parçasý olarak bu ölümleri sömürmeleri daha büyük ayýptýr. Soma’dan sonra asansör vakasýnda da bunu gördük.
Elbette, iþçi ölümlerinin suistimal ediliyor olmasý hükümetin sorumluluðunu kesinlikle azaltmaz. Söz konusu insan hayatýysa ve insanlarýn hayatý iþ güvenliði kalitesi ve denetimle kurtulabiliyorsa gerisini konuþmak lüzumsuzdur. Bugün karþý karþýya bulunduðumuz durum da budur.
Kimin hangi politik cümleyi kurduðundan, dediðinden daha çok kamu denetiminin bütün iþyerleri üzerindeki denetim, kontrol ve caydýrýcýlýðýnýn görülmesine ihtiyaç vardýr.
Yeni hükümetin çalýþma hayatýna ve dolayýsýyla topluma karþý en büyük sorumluluðu güvenli iþ ortamlarýný garanti etmek olacaktýr.