Asansörle çıkılan şehir SALVADOR

189 sene önce bağımsızlığını ilan eden Brezilya’nın Bahia eyaletinin başkenti Salvador, her yıl 2 Temmuz’da kutlama yapıyor. Sokaklar karnaval yeri gibi. İki kentten oluşan ve asansörle birbirine bağlanan şehir sokak konserleri, yemekleri ve insanlarıyla her rengi barındırıyor.

Yıl 1500. Portekizli Pedro Alvares Cabral, Hindistan’a gitmeye çalışırken Bahia’nın güney sahillerine ulaşır. Cabral ile başlayan Portekiz istilası, 1549’da Salvador kentinin kurulmasına kadar devam eder. Salvador, neredeyse 18’inci yüzyıla kadar Amerika kıtasındaki Portekiz kolonilerinin idari ve dini merkezi olacaktır. Portekizli sömürgeciler eski kıtadan getirilen şeker kamışını bu bölgede eker. Önemli tüketim malzemelerinden biri haline gelen şeker Bahia’nın nemli, tropik iklimine kolaylıkla uyum sağlar ancak şekerin yaygın olarak üretilebilmesi için tarlalarda çalışacak insana ihtiyaç vardır. Sömürgeciler bunun için yerlileri uygun görse de hayat tarzını değiştirmek istemeyen yerliler bir türlü işgücüne dönüştürülemez. Tüm zorlamalara rağmen başarılı olamayan Portekizliler çareyi Afrika kıtasından köle getirmekte bulurlar. 1888 yılına kadar özellikle Batı Afrika ülkelerinden bir milyonun üzerinde köle getirilir. O dönemin şartlarında yapılan uzun yolculuklarda kölelerin çoğu daha Bahia’ya gelmeden ölür.

189 YILDIR KUTLUYORLAR

Bahia, Brezilya’da bağımsızlığını son ilan eden eyalet. Uzun çarpışmalardan sonra 2 Temmuz 1823 günü bağımsızlığa kavuşur Bahialılar. İşte o günden beri kutlanan Bağımsızlık Günü, her yıl renkli etkinliklere sahne olur. Bandolar geçer, kendine has giysileriyle ‘Baiana’lar, yani Bahialı kadınlar yürür, başlarında sembolik meyve sepetleriyle. Atlılar da vardır, yüzleri kiremit kırmızısına boyanmış temsili Kızılderililer de. Ne şanslıydım ki bir 2 Temmuz günü Bahia’nın başkenti Salvador’daydım. Brezilya’da beni en çok etkileyen yerlerden biri olan Salvador, karnaval günü kadar renkli ve hareketliydi.

Nüfusunun çoğunluğu siyahiler olan Salvador’da gördüğüm her insan, bölgenin yaşadığı acımasız geçmişi anımsattı. Artık Afrika kökenli Bahialılar köle olarak satılmıyor ancak çoğunun yaşam şartlarının yeterince iyi olduğu söylenemez. Bunu çok takıyor görünmüyorlardı, en azından o gün için. Belki de içlerindeki müzik ve dans sevgisi yaşama tutunmalarını sağlıyor diye düşünmeden edemedim. Özellikle Bağımsızlık Günü akşamı kentin her köşesinde bir eğlence vardı. Tesadüfen yoldan geçerken rastladığım görüntü, müzik ve dansın ancak yürekten gelebileceğini anlamamı sağladı. Bacakları olmadığı için tekerlekli sandalyeye mahkum bir genç kız, kendini müziğin ritmine kaptırmış, dansediyordu bedeninin yarısıyla ve öyle mutluydu ki...

Salvador, aşağı ve yukarı kentten oluşuyor, iki kent birbirine Elevador Lacerda (Lacerda Asansörü) ile bağlanıyor. Yukarı kentin en ilgi çeken bölümü Pelourinho; kilise, saray ve konaklarıyla şaşaalı yaşamlara şahit olmuş ancak zamanla önemini yitirmiş, eskimiş, yıpranmış. Son yıllarda kentlerini güzelleştirmek, daha çekici hale getirmek için çaba göstermeye başlamış Salvadorlular.

TURİZM POLİSLERİ KORUYOR

Bugün ‘turizm polisleri’ tarafından korunan bölge Brezilya’da kendinizi güvende hissedeceğiniz nadir turistik merkezlerden. Günün her saatinde sokak konserleri dinleyebileceğiniz, yöreye özgü yemekler yiyebileceğiniz ve el sanatlarından örnekler satın alabileceğiniz restoran, kafe ve dükkanlarıyla Pelourinho her an capcanlı. Bir de Gastronomi Müzesi (SENAC) var bölgede. Bu sevimli müze, satış mağazası ve restoranıyla benim gibi damak tadına düşkün gezginler için bulunmaz bir nimet. Deniz mahsulleri, tavuk, et, sakatat, sebze, meyve, bakliyat ve yemişlerin kullanıldığı pek çok yöresel yemeği bu restoranda tadabilirsiniz. Sadece SENAC’ta değil, kentin ünlü restoranlarında da yöresel yemekler yiyebilirsiniz ancak birkaç liraya sokakta karın doyurmak da mümkün. Yerel kıyafetleri içindeki kadınlar, kimini oracıkta pişirdikleri yiyecekleri satarlar gün boyu. Bunlardan belki de en ünlüsü akaraje. Ezilmiş soya fasulyesinden hazırlanan hamur, dende yağında kızartılıyor. Çok ağır olan bu yağın en büyük özelliği yiyeceklere yoğun bir turuncu renk vermesi. Kızartıldıktan sonra ortası açılan ekmeğin içine karides (camarao), acı biber sosu (pimenta), yer fıstığı ve hindistan cevizi sütüyla hazırlanan püre (vatapa), bamya türlüsü (caruru) ve doğranmış domates konuyor. Bu çok doyurucu sokak yemeğinin fiyatı 2-3 liradan fazla değil.

TATLILARIN İÇİNDE MEYVE VAR

Bahialılar deniz ürünlerine çok düşkün. Balık, karides, midye, kalamar... Kimi zaman hindistan cevizi sütüyle karışıp türlüye dönüşüyor, kimi zaman kızartılıyor yahut sebzelerle buluşuyorlar. Yörenin en ünlü yemeklerinden biri de genellikle balık, yengeç veya karidesle yapılan moqueca. Dilimlenmiş balık, hindistan cevizi sütü, palmiye yağı, soğan, sarımsak, domates ve kişnişle hazırlanan türlü, toprak kaplarda getiriliyor masanıza. Yanında manyok püresi ve pirinç pilavı var. Brezilyalılar tatlıyı çok seviyor. Şurupta pişirilmiş ananas, yumurtayla yapılan ambrosia, muz, balkabağı şekerlemeleri, hindistan cevizi pudingi Salvador’da bulabileceğiniz tatlılar arasında.

Meyvelerin  renkliliği  çok  kültürlülüğün  ifadesi

PAZARLAR, Salvador’un en renkli yerlerinden biri. Özellikle de Feira de Sao Joaquim. Neyse ki yanımda bir Salvadorlu var. Güzeller güzeli Sandra, tatil gününü benimle geçirmeyi kabul etmiş ve pazara birlikte gitmeyi önermiş. “Ben yanındayken rahat ol. Kimse seni rahatsız etmez, istediğin gibi fotoğraf çekebilirsin” diyor. Brezilya’da fotoğraf çekerken çekiniyorum çünkü Rio’daki evsahibem Taciana fotoğraf makinemi görünce çok dikkatli olmamı, kapkaççıların turistleri hedef aldığını söylemişti. Yanımda Sandra varken rahatım. Muzları çekiyorum, ananasları, papayaları, portakalları, pazarcıları, çocukları...

Feira de Sao Joaquim, biraz Eminönü’nü andırıyor. En az onun kadar kalabalık. En az onun kadar renkli. Her sokakta başka bir sürprizle karşılaşıyor insan. Bir sağınıza, bir solunuza bakıyor, ahşap bebekler satan dükkana dalıyor, toprak kapları elliyor, baharatları kokluyorsunuz. Kimi sokaklarda eritilmiş camdan yapılma boncuklar satılıyor. Dizi dizi, renk renk asılmışlar çivilere.

El arabasıyla bir satıcı geçiyor, rengarenk biberler var tezgahında. Biraz ilerlediğinizde sağa sola dönen sokaklar çıkıyor karşınıza. Karar vermek, seçim yapmak lazım. Sandra kolumdan çekiştirip meyveciler sokağına götürüyor. Bir yerde ananas yığınları, yanında kavun, karpuz, portakal, muz... Bunlar bildiğimiz meyveler. Bilip adını sayabildiklerimiz. Bir de bilmediklerimiz var, maracuja (çarkıfelek meyvesi), guarana (guava), caju (kaju fıstığının yenen meyvesi), pitanga (ufak, kırmızı bir meyve), dikenli kabuğuyla kocaman jaca meyvesi ve daha nicesi. Bu meyvelerin renkliliği, Brezilya’nın çok kültürlülüğünün bir ifadesi sanki. Her renkten, her kökenden gelen insanın bir arada yaşaması gibi, pazardaki meyveler de bir arada gözüme çok güzel görünüyor.

Uçak çok uygun değil

THY haftanın belli günleri Brezilya’nın başkenti Sao Paulo’ya uçuyor. Önce başkentte biraz vakit geçirip sonra yerel havayollarından biriyle Salvador’a uçabilirsiniz. Brezilya çok büyük bir ülke olduğu için mesafeler de uzun. Bu nedenle pek çok yere uçmak durumunda kalıyorsunuz. Uçak biletleri pek uygun fiyatlı değil.

Kahvaltıda tropik meyve

SALVADOR hem tarihi hem plajlarıyla Brezilya’nın en çekici kentlerinden biri olduğu için pek çok konaklama imkanı sağlıyor. Çok şık otellerde de kalabilirsiniz, pousada denen pansiyon tipi yerlerde de. Tarihe yakın olmak için yukarı kentte, denize yakın olmak için aşağı kentte konaklanabilir. Ben aşağı kentte pousada’da kalmıştım.  Kahvaltıdaki tropik meyvelerin tadını unutamıyorum!

Dans gibi spor CAPOEIRA

CAPOEIRA bir tür savunma sporu. Daha çok dansı andırıyor. Capoeira, yaklaşık 400 yıl önce Brezilya’ya getirilen kölelerce geliştirilmiş. Onlar için ‘özgürlüğe giden yol’ olarak görülen Capoeira, bir insan çemberi içinde, karşılıklı duran iki kişi tarafından yapılıyor. Bu sporun kökenini merak ederseniz Salvador’da bulunan Capoeira Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz.

Hediye almak isterseniz

LACERDA Asansörü ile aşağı kente indiğinizde karşınıza çıkan Mercado Modelo’da keyifle alışveriş yapmak mümkün. Tamamen yerel ürünlere ayrılan çarşıda kıyafetten örtülere, mutfak eşyasından müzik aletlerine hediyelik eşya satılan 300’den fazla dükkan var. Alışverişin yorgunluğunu soğuk bir içecekle atabilirsiniz.