Asgari ücret, bu seçimde önemli ekonomik vaatler arasýnda yer aldý. Hemen hemen tüm partiler, asgari ücrette yüzde 50’den fazla artýþ vaadinde bulunuyor. Bir kýsým Siyasi Partiler 1.500, 1.800, 2.000 ve hatta 5.000 lira asgari ücret vaat ediyor.
Elbette ki tüm siyasi partiler gibi Ak Parti’de seçmene en yüksek sosyal ve ekonomik haklarý vermek ister, ancak burada atacaðýnýz düzenlemeler maliyet artýþýyla birlikte emekçinin cebine reel olarak ilave gelir koymuyorsa tartýþmanýn bir anlamý olmaz. Önemli olan vatandaþýn cebine giren alým gücünü artýran düzenlemelerdir.
Ücretliler üzerinden gelir vergisi, sosyal güvenlik primi, iþsizlik sigortasý primi ve damga vergisi olmak üzere dört farklý kesinti yapýlmakta, bu kesintiler de hem iþçi hem iþveren üzerinde bir yük oluþturmaktadýr.
Ücretlerden kesilen vergiler, sosyal sigorta primi, iþsizlik sigortasý primi ile sosyal sigorta ve iþsizlik sigortasý priminin primi iþveren payý toplamý net ücrete oranlandýðýnda, oldukça yüksek tutarda vergi yükü olduðu görülmektedir.
Asgari ücretin vergilendirilmesi adalet ilkesine de uygun olmadýðý açýktýr. Çünkü o gelire sahip olan kimse zaten temel ihtiyaçlarýný sýnýrlý bir þekilde karþýlayabilmektedir. Asgari ücretin bir yýllýk tutarýnýn altýnda geliri olan kimseler vergilendirilmemelidir.
AK Parti hükümeti iktidara geldiðinde adeta bir enkaz devraldý. Meclis’te önemli ve öncelik yasal deðiþiklikler yapýldý. Asgari ücretin vergilendirilmesi de az sayýda kalan sorunlarýn içinde.
Asgari ücretin vergi dýþý býrakýlmasý, zaten piyasa da var olan kayýtdýþý ekonomiyi daha da arttýracaktýr. Bu uygulama yerine, herkesin gelirinin asgari ücrete kadar olan kýsmýnýn vergi dýþý býrakýlmasý ve vergi dilimlerini gelir daðýlýmýnda adaleti saðlamak üzere kurgulanmasý yerinde olacaktýr.
Muhalefet partilerinin ýsrarla anlayamadýðý diðer bir husus da asgari ücretin hükümet tarafýndan belirlenmediðidir. Asgari ücret, Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafýndan belirlenir. Bu komisyonda, 5 iþçi, 5 iþveren ve 5 de hükümetçe görevlendirilen memur yer almakta ve asgari ücret için pazarlýk yapýlmaktadýr. Dolayýsýyla asgari ücreti belirleme yönündeki söylemler gerçekleri yansýtmamaktadýr.
2002 yýlýnda ülkemizde asgari ücret 120 dolar civarýnda seyretmekteyken, 2015 yýlýnda bu tutar 400 dolar bandýna gelmiþ bulunmaktadýr.
Çözüm ne olmalý?
Hassas bir dengede iþçiyi ezdirmeden, iþveren üzerindeki yükleri dengede tutarak; asgari ücretin optimal noktada belirlenmesi gerekmektedir. Yani asgari ücreti hem iþçiyi, hem iþvereni ve hem de uluslararasý rekabeti düþünerek deðerlendirmek yerinde olacaktýr.
Emeði, diðer üretim faktörlerinden ayýran unsur; öznesinin insan olmasýdýr. Bu sebeple ücreti sadece iþveren maliyeti olarak düþünmeyerek, ancak bir maliyet kalemi olduðunu da bilerek, insanca yaþamaya uygun hale getirecek bir seviye belirlenmelidir.
Bu dengeleri kurmadan, asgari ücret 1500 TL, 4000 TL, 5000 TL olsun demek; piyasadaki tüm fiyat ve ücret dengesini bozmak, enflasyonu körüklemek ve fabrikalarýn, üretimin yurtdýþýna kaçýrýlmasý demektir.
Maliyet ne olur?
Muhalefet partilerinin kullandýðý argümanlardan biri de “Asgari ücretli ciddi miktarda vergi ödüyor” algýsýdýr.
Asgari ücretten, Asgari Geçim Ýndirimi’ni düþüldükten sonra aylýk 20-50 lira arasýnda bir vergi alýnmaktadýr. Asgari ücretliden vergi alýnmamasý halinde çalýþanlara kiþi baþýna 50 lira civarýnda bir katký saðlanacaktýr.
Asgari ücret ile ilgili olarak tüm çalýþan kesimden asgari ücret miktarýna kadar vergi alýnmamasý durumunda tüm çalýþanlarý düþündüðünüzde bunun maliyeti 1,5-2 milyardýr.
Türkiye’de hem kazanýrken ve hem de harcarken vergi ödenmektedir. Dolaylý ve dolaysýz vergilerin bu doðrultuda ayýrt edilmesi gerekmektedir. Dolaylý vergilerin tutarýný düþürmek asýl olmakla birlikte, en azýndan emekçilerin bu yönde rahatlatýlmasý için asgari ücrete kadar olan gelirin vergi dýþý býrakýlmasý uygun olacaktýr.
Vergi dilimlerinin daha adil ve kabul edilebilir olmasý, ücretlerde kayýtdýþýlýðý da önleyecektir.