Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Tüm Yazıları

Asıl büyük oyun Müslüman coğrafyaları üzerinde oynanırken

Referandum konusu elbette önemliydi. Çünkü, iç hukuk açısından, hem sorumluluğu olan, bedel ödemekten kanun yoluyla korunmayan ve kendisini direkt olarak seçen halka hesap veren; hem de sür’atle ve güçlü şekilde karar verebilen bir Cumhurbaşkanı’na ve karar mekanizmasına ihtiyaç vardı.

Özellikle emperyalist dünyanın sadece medya organlarının değil, hattâ devlet adamlarının bile Türkiye’nin iç işlerine direkt olarak müdahaleye yeltenmeleri ve Tayyip Erdoğan’a karşı bir çetin mücadeleye girmeleri, onu ‘diktatör’ olarak suçlamaya kalkışmaları, işte bu güçlü karar mekanizmasına kavuşulacağından duyulan korkulardı. (İlginçtir, İran medyası bile, referandum sonucu açıklanır açıklanmaz, Tayyip Erdoğan’ı bir Osmanlı Padişahı kıyafeti içinde gösteren ve üzerinde İngilizce ‘Demokrat or Sultan /Demokrat veyaSultan’yazılı renkli resimlerini yayınladılar, suçlayıcı yorumlarla birlikte.. Ki, bu renkli resim, yıllarca önce ingiliz ve italyan gazetelerinde de yayınlanmıştı.)

***

Hatırlayalım ki, 11 Eylûl 2001 Saldırıları gerçekleşince, Amerika, Afganistan’a saldırmaya hazırlanırken, zamanın T.C başbakanı Ecevit, hemen M. Kemal’in Afganistan konusunda 70-80 yıl öncelerdeki sözlerinden kendisine cevazlar bulmaya başlamış; Afganistan halledildikten sonra, o saldırıların bir diğer suçlusu olarak, Saddam Irakı gösterilmeye başlanınca ise aynı Ecevit, bu kez de, Biz, ABD ile müttefikiz. Onun bildirdiklerine inanmak zorundayız’ demişti.

Böylesine teslimiyetçi bir tavır sergilemeleri son 200 yılımızda çok gördük.. Şimdi şimdi, başımızı biraz dik tutmaya başladık. Duyulan korku da bu yüzden.. Her denilene baş eğmeyen, halkımızın hakkını ve haysiyetini önceleyen bir soylu duruş geliştiriliyor çünkü..

***

Artık, referandum konusuna daha fazla takılıp kalmak, patinaj yapmak olacaktır.

Şimdi dikkatlerin üzerine asıl çevrilmesi gereken husus, emperyalist dünyanın Müslüman coğrafyaları üzerinde oynamak istediği büyük oyun olmalıdır.

Emperyalist dünya, özellikle Ortadoğu bölgesindeki Müslüman coğrafyalarında I. Dünya Savaşı sonrasında çizilen uyduruk sınırların artık yetmediği ve bu coğrafyada yeni devletçikler oluşturulması ve yeni sınırlar çizilmesi için yeni şeytanî entrikaların kotarılmakta olduğu açık..

***

Daha geçen hafta, Rusya’nın, Batı Kudüs’ü İsrail rejiminin başkenti olarak tanımayı öngördüğüne dair açıklaması diplomatik çevrelerde, Amerika’nın Suriye’ye yapacağı yeni saldırıda, onunla karşı karşıya gelmemek için alınmış bir karar olarak değerlendiriliyor.. Rusya, bu arada, Doğu Kudüs’ü de Filistin Devleti’nin başkenti olarak tanımaya hazır olduklarını da belirterek, Filistinlilerin gönlünün almayı da ihmal etmedi..

***

Bu arada referandum sonucu dolayısıyla Erdoğan’ı kutlayan Amerikan Başkanı Trump’ın ‘Dostluğumuzu önemsiyorum.. Beraber yapacağımız bir çok önemli iş var..’ demesi; 

Erdoğan’ın ise, Trump’a ‘kimyasal silahlarla öldürülenlerden daha fazlasının konvansiyonel silahlarla öldürüldüğüne değinmesi ve Trump’ın da buna katıldığını belirtmesi de ilginç.. Trump bu arada, Suriye, Irak ve PKK’ya karşı mücadele konusunda Türkiye ile işbirliği içinde olacağını da belirtmiş..

Türkiye de bu sözlere hemencecik inanıvermeyecektir, herhalde..

Çünkü, Türkiye, Amerika’nın Suriye şehri (ve DEAŞ’ın fiilî başkenti) Raqqa’ya yapmaya hazırlandığı müdahale için PKK’nın Suriye’deki uzantılarıyla birlikte hareket ettiği, bir terör örgütüne karşı, bir başka terör örgütünden destek almak gibi bir tutarsızlıktır. Türkiye’nin bu durumu kabullenmemesi tabiîdir.

Bu gelişmeler, referandumun sadece iç siyaset açısından dolayı değil, dünya siyaseti açısından da son derece gerekli olduğu bir zamanda yapıldığı anlaşılıyor.

***

Osmanlı’nın son demlerinde Şam’a giren İngiliz kumandanı Mareşal Allenby, Salahaddin Eyyubî’nin mezarına gidip bir tekme savurmuş ve ‘Kalk Salahaddin, biz geldik!..’ demişti. Bugün o söylemi Trump da tekrarlamak istiyor.

Daha bir uyanık davranmak zamanıdır.