Asıl cephe Münbiç değil, Kıbrıs’tır

ABD dış politikasının “etnik lobilerin” kontrolü altında olduğunu uzun uzun anlatmayacağım. Ülkenin Ortadoğu politikasını İsrail’e bağlayan Yahudi lobisinin bir süper gücü nasıl felakete sürüklediğini bu köşede çok anlattım. (Hadi bir örnek vereyim: Amerika’nın gerçek güvenlik riski: İsrail, STAR, 14 Aralık 2017, http://www.star.com.tr/yazar/amerikanin-gercek-guvenlik-riski-israil-yazi-1285676/)

İsrail’in Amerikan Kongresi’ndeki lobisinin liderliğini, 1906 yılından bu yana Amerikan Yahudi Komitesi (American Jewish Comittee-AJC) yürütüyor. Aynı zeminde çalışan diğer etnik komitenin adı ise Yunan Amerikan Liderlik Konseyi (Hellenic American Leadership Council-HALC), adından belli, Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetiminin Washington’daki güçlü temsilcisi. 

Şimdi sıkı durun... AJC ve HALC, Türkiye’ye dönük ABD-İsrail ittifakının açık saldırı başlangıç yılı olan 2013’te bir karar aldılar. Eşbaşkanlıklarını ikisi de Florida Temsilcisi olan Gus Bilirakis (HALC-Cumhuriyetçi) ve Ted Dutch (AJC-Demokrat) öncülüğünde Yunan-İsrail Kongre İttifakı’(Congressional Hellenic Israel Alliance-CHIA) kurdular. Tesadüf mü, tabii ki değil!.. 

Yaptıklarına bakılırsa, bir numaralı düşman, Erdoğan, ana amaç ise Doğu Akdeniz’deki zengin doğalgaz yataklarının Yunan-Rum-İsrail ittifakı tarafından çıkarılması, Türkiye’nin de devre dışı bırakılması. 

Kongre’de Beyazsaray’a ortak imza ile mektup yazan en az 36 üyeleri var, her cepheden Amerikalı siyasetçiyi kendilerine çekiyorlar,Netanyahu’nun desteklediği bu oluşumun bölgedeki başarı öyküsü ise Yunanistan-İsrail ittifakını kurmuş olması. 

Yunan-Rum-İsrail hava ve deniz kuvvetleri sürekli ortak tatbikat yapıyor, “ortak düşmana” karşı strateji geliştirdiklerini de açıkça ifade ediyorlar. 

Hazırlık bellidir. (Beklemeyin o 8 kaçağı Atina’dan, gelmeyecekler.)

 

Cephe Akdeniz’de açılacak

15 Temmuz emperyalist saldırısı yaşanmadan kaleme alınmış şu yazımda keşke yanılsaydım: 

“Pekiyi, emperyalistin oyunu biter mi, hayır, bitmez!..

...Ve unutmayın, küresel güçlere dönük bağımsızlık mücadelesi, kendinize en çok güvendiğiniz anda en zayıf sürecine girmiş demektir...

Kaygım var, ifade etmeliyim: Emperyalizmin yeni oyunu, Türkiye’yi hazırlıklı olmadığı bir savaşa sürüklemesidir, çünkü artık elinde bi’tek bu seçenek kalmış görünüyor. Doğu Akdeniz’deki zengin doğalgaz yatakları üzerinde kurulan İsrail-Yunanistan-Kıbrıs Rum-Mısır ittifakının atmakta olduğu tek taraflı adımlar, yakın gelecekte, Türkiye’yi beklemediği güçte bir ulusal meydan okumayla karşı karşıya bırakabilir.” (Emperyalistin oyunu bitmez, aman dikkat!.. 9 Kasım 2015, STAR, http://www.star.com.tr/yazar/emperyalistin-oyunu-bitmez-aman-dikkat-yazi-1068416/)

Onlar, bu senaryodan önce 15 Temmuz’u denediler, şimdi EXXON’un araştırma gemisini Amerikan 6’ncı Filosu ile birlikte Kıbrıs’a sürüyorlar, Yunan-İsrail ittifakı CHIA’nın petrolcü Dışişleri Bakanı Tillerson’a 1 Temmuz’da gönderdiği mektupta ise “Türkiye’nin Kıbrıs’taki donanmasını askeri güç kullanarak püskürt” deniliyordu. Üzerimize gelen budur. (Meraklısına: http://cyprus-mail.com/2017/07/01/132241/)

 

FETÖ hizmet etti

Bakın, 4 yıl önce ne demişiz: Fikri Işık’ın, devlete ait tüm kriptolu telefonların bir dönem yasadışı yollardan dinlenmiş olduğunu açıklarken, “en çok dinlenen bakanın, 2009’tan bu yana Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız olduğunun anlaşıldığını” söylemesi bir tesadüf mü? Değil!.. Tıpkı, Özel Yetkili Mahkemeler ve “özel yetiştirilmiş savcılar” eliyle sürdürülmüş Balyoz ve Ergenekon gibi davalarda, Türk Deniz Kuvvetleri’nin doğrudan hedef alınması gibi... (Hava Kuvvetleri’ne de bir ara komutan bulamadık...) Bu ülkede yapılmış darbeleri Kara Kuvvetleri icra etmişken, “darbe hazırlığı” iddialı davalarda neden Deniz Kuvvetleri hedefe oturtuldu?” (Kıbrıs+İsrail: Türk Deniz Kuvvetleri neden hedefteydi? 3 Kasım 2014, STAR, http://www.star.com.tr/yazar/kibris-2bisrail-turk-deniz-kuvvetleri-neden-hedefteydi-yazi-960527/)

FETÖ ihanetinin Deniz ve Hava Kuvvetleri’ni nasıl vurduğunu anlatmama gerek var mı, yaşadık. Doğu Akdeniz’deki bir hesaplaşmada Türkiye hangi güçleriyle direnecek, biliyoruz. 

Hesaplamadıkları TSK’nın beklenmedik hızla kendini toparlaması, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı ile birlikte, Ege ve Doğu Akdeniz’de donanmasının gücünü sergilemesidir. 

Biz, yıllara yayılmış korkunç ihanetin boyutlarını ve arkasındaki emperyalist güçleri ortaya çıkardıkça iyice kontrolden çıkıyorlar, yeniden geliyorlar. 

Gelsinler…