2006 yýlýnda “kadýn ve medya” konulu “32. Gün” programýnda Mehmet Ali Birand’a þu soruyu sormuþtum.
“Diyelim ki bir muhabire ihtiyacýnýz var iki genç kýz da müracaat etmiþ olsun. Bu kýzlardan birisinin de baþý örtülü ve çok da iyi bir CV’ye sahip olsun ‘siz kapýnýzý bu kýzcaðýza açar mýsýnýz’ yani CNN Türk’ün kapýlarý bu kýzcaðýz(lar) için açýk mýdýr?”
Yýllarýn tecrübesiyle “böyle bir müracaat olsun bakarýz” deyip topu taca atývermiþti. Ben de “adý merkez medya olan ve kapýlarý baþörtülü kadýnlara kapalý olan kurumlar varken ‘medya ve kadýn’ konusu eksik tartýþýlýr” demiþtim.
Altý yýl sonra Birand ayný soruya “Ama kanalýn bir de markasý var. Baþörtüsünden zarar görebilir” deyiverdi
Aþk olsun sana sayýn Mehmet Ali Birand aþk olsun sana...
Bari sen söyleme...
Sen ki Türkiye’nin darbeci geçmiþiyle yüzleþirken mertçe çýkýp “Hepimiz suç iþledik. Askerleri medya olarak biz kýþkýrttýk. Medya patronlarýnýn ‘askerleri destekleyeceksiniz’ demesine lüzum yoktu biz zaten hazýrdýk” diyebilmiþ birisin.
Türkiye’de her þey deðiþiyor. Vesayetler yýkýlýyor. Darbeciler yargý önüne çýkýyor.
Yeni, deðiþen ve geliþen Türkiye’yi konuþuyoruz... Baþörtüsü “kanalýn markasýna zarar verir” öyle mi? Bir türlü “eski medya düzeni” deðiþmiyor deðil mi Sayýn Birand... Çünkü “eski medya düzeni”ni devam ettirmek isteyen baþka güçler var deðil mi?
Yoksa medya deðiþir ve gülünç olan “baþörtüsü kanallarýn marka deðerine zarar” yalanýnýn arkasýna sýðýnmazsýnýz.
***
2011 seçimlerini deðerlendirmek için katýldýðým Sky360’ta “Türkiye deðiþiyor ve medyada deðiþen Türkiye’ye ayak uydurmak durumunda. Medya patronlarý, köþe yazarlarý, haberciler ve yöneticiler vesaire yarýndan itibaren bu toplum ne diyor ve ne istiyor, bunu anlayarak yeni bir medya düzeni oluþturmak zorunda” demiþtim. Ýyi niyetle toplumsal deðiþimi merkez medyanýn da okuduðunu ya da okumasý gerektiðini düþündüðümü söylemiþtim. Ama maalesef yanýlmýþým.
Mustafa Karaalioðlu “Reklam bütçeleriyle korunan eski medya düzeni” baþlýklý yazýsýyla tam da bu noktaya temas etti.
Projektörleri, týpký CHP gibi deðiþime direnen “medya düzeninin” ayaklarý üzerinde kalabilmesi için olaðanüstü çaba sarfedenlerin üzerine tuttuðu yazýsýnda þöyle diyor: “Tiraj ve reyting paylaþýmý deðiþmiþ ve eþitlenmiþtir ama ülkenin güçlü reklam verenleri bilerek ve isteyerek eski medya düzenini korumak için bu deðiþimi ýskalamaktadýrlar. Her þartta birbirine kenetlenen gruplarýn sarsýlmaz bir sýnýf bilinci vardýr. Varlýklarýný kendi medyalarýnýn varlýðýna baðlayan geleneksel ittifak düzenine sadakat politikasý sergilenmektedir.”
Türkiye’de “asker” bile deðiþirken “medya düzeni”nin kamuoyunda bir illüzyon oluþturarak “eski gücünden hiçbir þey kaybetmemiþ” gibi “hala güçlü ve etkili medya biziz” algýsýnda olmasý sizce de tuhaf deðil mi? Hala ayný yalana devam ediyorlar.
Toplum mühendisliðinde, “reklam verenler ve alanlar” arasýnda sahici bir iliþkiden ziyade ideolojik bir beraberlik söz konusu.
Büyük sermayedarlar “ürünlerini uygun tüketiciye” ulaþtýracak mecradan ziyade “ayný görüþte olduðu medya”nýn çökmemesi için “güçlü” görünmesi için “direk ve açýktan para” veremeyeceði “karþý çýktýðý, benimsemediði iktidarý -ne kadar olursa- eleþtirsin ve kendi görüþlerini savunabilsin” diyerek “eski düzen medyaya” desteðe devam ediyor.
***
Medya Cat’in 2011 Haziran seçimlerinden önce yayýnladýðý bir araþtýrmaya göre “reklam medya satýn alma” þirketlerinin üst düzey sahipleri, yöneticileri ve çalýþanlarý %90 sol görüþlü ve hangi partiye oy vereceksiniz sorusuna ise CHP yanýtýný vermiþler.
Özet bu.
Türkiye’de her þey deðiþtiði halde “eski medya düzeninin” deðiþmemesi ve ukalalýklarýna devam etmeleri tamamen “ideolojik” ve sýnýfsal nedenlerden kaynaklanýyor.
Mustafa Karaalioðlu’nun baþlattýðý “reklam bütçeleriyle korunan eski medya düzeni” ülkenin deðiþimi açýsýndan önemli bir tartýþmadýr.
Ve “Ýþ dünyasý deðiþimi kabullenip adil oluyormuþ gibi yapmadan adil olmayý mý deneyecek yoksa eski düzeni finanse etmeye” devam mý edecek?
Bu sorunun cevabýný “büyük reklam verenler” kadar Türkiye’nin deðiþimi için “medya düzeninin” deðiþmesine inananlarýn da yanýtlamasý gerekiyor...
Deðil mi sayýn Birand... On yýl sonra her þey deðiþtikten sonra “eski medya düzeninin devam etmesi konusunda hepimiz suçluyuz” demenin bir anlamý kalmaz.