Tarih: 30 Aðustos 1922… Yer: Dumlupýnar…
Gazi Mustafa Kemal, atýnýn üzerinde artýk sessizliðin hakim olduðu, binlerce asker cesedinin üst üste yýðýldýðý cepheyi teftiþ ediyor…
26 Aðustos’ta Kocatepe’den kalkan Türk süvarisi, tam anlamýyla daðýlmýþ iþgalci Yunan ordusunu önüne katmýþ, Ýzmir’e doðru dört nala yola devam ediyor, Ýzmir’de Türk bayraðýnýn göndere çekilmesine dokuz gün var…
Aralarýnda Harbiye’den hocalarýnýn da olduðu kurmaylarýn çok riskli bulduðu planý hazýrlamýþ ve cepheyi bizzat yönetmiþ komutan, yorgun ama kararlý…
Atýndan iniyor, savaþ meydanýndaki Yunan askerlerinin cesetlerinin arasýndan yürüyor, gözlerinde hüzün ve sonra yakýnýndaki þöyle mýrýldandýðýný duyuyorlar: Vah zavallý yavrucaklar, size kim söyledi bu topraklara gelesiniz diye…
O, Yunan politikacýlarýn “Megali Idea” olarak adlandýrdýðý, “Büyük Yunanistan” ülküsünün, dönemin sömürgeci güçleri tarafýndan nasýl kullanýldýðýný, dönemin Ýngiltere Baþbakaný Lloyd George’un Yunan gençlerini nasýl ateþe attýðýný biliyordu.
Dönemin belirleyici güçleri Ýngiltere ve Fransa’nýn, Osmanlý’dan alýnmýþ ve “Hýristiyan siyonizmin” eline geçmiþ Kudüs’ün kalýcý güvenliði için Anadolu’daki Müslüman Türk varlýðýnýn gücünün yok edilmesinde anlaþmasý, yüzyýllardýr ayný coðrafyayý paylaþmýþ iki millet için bedeli çok yüksek trajedinin doðmasýna neden olmuþtu…
Savaþýlan bayrak bir köþesinde haç barýndýran mavi-beyaz renkte olabilirdi ama, o bayraðýn arkasýndaki diðer renkler önemliydi…
· “YENÝ-SÖMÜRGECÝLÝÐÝN” KURBANI ÝKÝ DEVLET…
Yunanistan ile Mýsýr’ý, Türkiye’den ayýran ana özellik, her ikisinin de bilinen anlamda “baðýmsýz devlet” olmayýþlarýdýr.
Yunanistan özellikle son mali yýkýmýndan sonra maliyesinden limanlarýna, banka ATM’lerine konulan paranýn miktarýndan emekli maaþlarýnýn ayarlanmasýna kadar varan çok geniþ bir zeminde “Avrupa sömürgesi” olmuþ bir devlettir. Yunanistan’ý ilgilendiren bir güvenlik riski olduðunda, Erdoðan neden, hemen, Merkel’i telefon hattýnda buluyor sanýyorsunuz, çünkü Almanya, Yunanistan’a yatýrdýðý milyarlarca Avro’nun takipçisi, onlarý tahsil edene kadar da bu ülkenin baþýna bir þey gelmesin diye uðraþacak…
Mýsýr ise, tarihinde hür seçimle seçilmiþ ilk cumhurbaþkaný Muhammed Mursi’yi, emperyalist-siyonist ittifakýn darbesine kurban vererek “köle devlet” statüsü kazanmýþ(!) bir yapýdýr.
Kahire’de parayý veren düdüðü çalar. Etiyopya’nýn Mavi Nil üzerinde inþa ettiði dev baraj çerçevesinde milletinin en hayati konusunu, su güvenliðini koruyamamýþ, bu ihaneti de emperyal güçler ve Afrika devletleri, darbesini zaman içinde meþrulaþtýrsýn diye gerçekleþtirmiþ Sisi’nin kimliði açýktýr.
Yunanistan ile Mýsýr’ýn Türkiye’ye karþý ABD gözetiminde bir Akdeniz anlaþmasý yapmasýyla, Lloyd George’un Venizelos’u Ýzmir’e sürmesi arasýnda fark yoktur.
Tek fark, bugünün Türkiye’sinin, iþgal edilmiþ Osmanlý olmamasýdýr.
Yunanistan Dýþiþleri Bakaný Dendias’ýn yarýn (Cuma günü) Viyana’da Amerikalý mevkidaþý Pompeo ile ne konuþacak sanýyorsunuz? Söyleyeyim, Pompeo’nun çantasýnda, tehditler karþýsýnda geri adým atmayan Türkiye’ye Akdeniz’i kapatacak yeni bir strateji mutlaka vardýr, Dandias kuþkusuz talimatlandýrýlacaktýr.
· ÜLKELERÝ ÝÇÝN DEÐÝL ÝSRAÝL ÝÇÝN ÖLECEKLER…
“Türk-Yunan deniz savaþýný körükleyen gizli gücü tanýmak için Kudüs’e bakmak yeterlidir. Orada, Türkiye’nin karþýsýna çýkmaktan korkan ama, baþka uluslarý yem etmeye alýþmýþ bir zihniyet oturmaktadýr.
Yunanistan Baþbakaný Kiryakos Miçotakis’e tavsiyem, Ýzmir’in iþgali kararý almýþ Elefterios Venizelos’un hayatýný bir kez daha okumasýdýr…
Yunan gençlerinin emperyalist-Siyonist ittifak tarafýndan önümüze yeniden sürülmesinden memnun olmayýz.
Gerçek katilleri biliyoruz, bizim asýl meselemiz onlarla, Yunanistan araya girip, ezilmesin yeter…” (1) (STAR, Siyonizm Yunan gençlerini-yine-Türkiye’nin önüne atmaya çalýþýyor, 11.Haziran 2020)
Ýsrail’in yaklaþýk 72 saatlik bir bekle-gör sürecinden sonra yaptýðý açýklamada, “Ýsrail Yunanistan’a, deniz alanlarý ve münhasýr ekonomik bölgesini sýnýrlandýrma hakký konusunda tam destek ve dayanýþmasýný ifade eder” demesi þaþýrtýcý mý, tabii ki deðil ama Atina’dakilerin bu açýklamalara bakarak ileri adýmlar atmasý bir tek gerçeði ortaya çýkarýr: Yunan gençler, kendi vatanlarý için deðil, Siyonizm için öleceklerdir…
· ÞÖVEN KAMPANYALARDAN UZAK DURMALIYIZ…
Baþkan Erdoðan’ýn krizin en sert anlarýnda bile Atina’ya müzakere sürecini sunmasý önemlidir.
Devlet aklýnýn bilge kimliðini yansýtmaktadýr.
Taviz deðil, gerçekçi yaklaþýmdýr.
Yunanistan’dakiler ne tür bir serüvenin büyülü atmosferini yaþýyorlar bilemeyiz ama, Erdoðan’ýn müzakereye açýk duruþu, hem Mitçotakis’i hem de genel olarak Yunanistan’ý kurtaracak tek formüldür.
Bu yolla Türkiye, Yunanistan’a onurunu koruma yolunu açmakta, daha da önemlisi, kendisini Mýsýr’la birlikte kullanmaya ve kötü bir sona yönlendirmeye çalýþan emperyalizmin elinden almaya çalýþmaktadýr.
Bunu Yunan devlet adamlarý, akademisyenleri ve medyasý anlar mý, bilemem ama, bize burada düþen her türlü þöven kampanyalardan uzak durmaktýr.
BÝR TÜRK-YUNAN SAVAÞI BÝLÝN KÝ, SÝYONÝZMÝN ZAFERÝ OLACAKTIR…
BU SAVAÞTA MÜSLÜMAN VE TARÝHÝ BAÐLARI OLAN TÜRKÝYE VE MISIR’IN KARÞI KARÞIYA GELMESÝ SÝYONÝZMÝN ZAFERÝNÝ TAÇLANDIRACAKTIR…
Baþta da söyledim…
Atina ve Kahire esir baþkentler…
Burada Türk-Yunan-Arap milletleri için büyük yýkýmý önlemek bize düþüyor…
Zor ama baþarabiliriz…
Kararlý ama sakin…