“Kürt sorunu” bir demokrasi sorunuydu.
Demokratikleþme adýmlarýyla birlikte çözüm yoluna girdi.
Kürt inkârý sonlandýrýldý.
Asimilasyon topraða gömüldü.
Kürtler üzerindeki devlet baskýsý nihayete erdirildi.
Kürtler Cumhuriyet tarihinde iki türlü inkara ve baskýya uðradýlar: Bir, dini aidiyetlerinden ve yaþam tarzlarýndan dolayý. Ýki, etnik aidiyetlerinden/kimliklerinden dolayý…
Kuþkusuz Türkler de dini aidiyetlerinden dolayý acýmasýz bir inkâr ve asimilasyon politikalarýyla karþý karþýya geldiler.
Türklere yönelik asimilasyon inançlarý ve yaþam tarzlarý dolayýsýyla gündeme geldi.
CHP’nin o kibirli-seçkin-laikçi elitleri verili olan dindar Türk’ü beðenmedikleri için kendilerine uygun bir “makbul Türk” yaratmaya (!) kalkýþtýlar.
Asimilasyon dediðimiz þey, bir benzeþtirme/türdeþleþtirme politikasýdýr.
CHP devleti Türkleri dini yaþam tarzlarýndan uzaklaþtýrýp sekülerleþtirme politikasý Kürtlere yönelik ayrýca etnik/ýrksal benzeþtirme politikasýyla tam bir zulme dönüþtü.
Baþka bir deyiþle, CHP’nin tek parti devleti, kafasýna uygun Türk yaratmak için verili olan Türk’ü inkar edip benzeþtirmeye çalýþýrken Kürd’ü de Türkleþtirmeye çalýþtý.
Bu etnikçi ve laikçi homojenleþtirme politikasýna AK Parti iktidarý son noktayý koydu.
Herkesi inancýnda da, etnik kimliðinde de özgür býrakan yeni bir devlet anlayýþýna ve pratiðine geçildi.
Yeni Türkiye dediðimiz þey, iþte bu özgürleþtirme anlayýþýnýn/pratiðinin bir ifadesidir.
Ýnançlarýn ve dillerin üzerindeki baskýlar ve yasaklar tarihe uðurlandý.
Herkes inancýný da dilini de özgürce kullanabiliyor.
Þimdi PKK/HDP, bu demokratikleþme projesini hayata geçiren Erdoðan ve AK Parti ile savaþýyor.
CHP’ye “cici parti” veya “yoldaþ parti” muamelesi yaparken Erdoðan’dan ve AK Parti’den “düþman” diye bahsediyor.
Kürtler asýl bu paradoksu görmeli.
CHP devletinin “makbul Türk” yaratma (!) projesi þimdi PKK/HDP tarafýndan benimsenerek yürürlüðe konulmuþ durumda.
Türklerin ve Kürtlerin iki dindar kardeþ topluluk olarak CHP devletinden çektiði zulmün aynýsýný þimdi PKK/HDP canibi “makbul Kürt” projesi üzerinden Kürtlere çektiriyor.
Ve Kürtler tarihlerinde ikinci bir kez AK Parti iktidarýyla kavuþtuðu 13 yýllýk bir özgürleþme arasýndan sonra bu kez “Kürtlük” üzerinden hareket ettiðini söyleyen bir örgüt ve parti tarafýndan zulme uðruyorlar.
Unutmayýnýz ki CHP de bu zulmü “Türklük” veya “Türkleþtirme” adýna yapýyordu.
***
Çözüm süreci dediðimiz þey, demokratikleþme sürecinin bir sonucudur.
Eski Türkiye’de daða çýkmýþ unsurlarýn köklü demokratikleþme hamlelerinin saðladýðý özgürlük ortamýnda evlerine geri döndürülmelerini saðlamayý amaçlayan bir sürecin adýydý.
Daha açýk ve anlaþýlýr bir ifadeyle, çözüm süreci, silahlý mücadelenin ebediyen sonlandýrýlýp siyasi mücadelenin önünün açýlmasýydý.
PKK silahlarýný býrakýp daðdan inecek ve daðdan inen unsurlarýn evlerine dönmelerinin önündeki engeller kaldýrýlacaktý.
Dolayýsýyla hem toplumsal bir entegrasyon ve barýþ saðlanmýþ olacak, hem de silah sorunu temelli çözülmüþ olacaktý.
Silah yerine siyasetin yöntem olarak kullanýldýðý bir çözüm aþamasýna geçilmiþ olacaktý.
Ölüm yerine hayatýn, silah yerine siyasetin ikame edilmek istendiði bir sürecin adýydý çözüm süreci.
Çünkü yeni Türkiye’de artýk her türlü talebin siyaseti özgürce yapýlabiliyordu.
Demokratikleþme hamleleriyle birlikte Kürt inkarý ve asimilasyonu saðlanmýþ, Kürtçe’nin önündeki bütün yasaklar kaldýrýlmýþtý.
Bölgede devlet adýna Kürtlere baský ve zulüm uygulayan unsurlar da tasfiye edilmiþti.
Sýra silahlarýn býrakýlmasýna gelmiþti.
Kürt halký çözüm süreciyle birlikte saðlanan barýþ ve huzur ortamýndan son derece memnundu.
Ama Kandil silah býrakmaya pek niyetli deðildi.
Bu sorunun Öcalan üzerinden çözülebileceði inancý her geçen gün artýyordu.
Kandil elindeki silahlarýyla siyaseti dizayn etmeye devam ediyordu.
7 Haziran seçimlerine bu atmosferde gidildi.
***
HDP’nin barajý aþmamasý halinde çözüm sürecinin sonlanacaðý iddiasý pompalandý.
HDP ise barajý aþmasý halinde Kandil’e silah býraktýracaðý ve çözüm sürecini sonlandýracaðý vaadinde bulundu.
Militan kesimlerin dýþýndaki makul Kürtlerin kahir ekseriyeti sýrf bu nedenle HDP’ye oy verdi.
Akan kan dursun ve çözüm süreci bitmesin diye…
HDP’nin barajý aþmasýyla birlikte çözüm süreci Kandil tarafýndan sonlandýrýldý.
Çözüm süreciyle amaçlanan þey tersine döndü.
PKK’nýn HDP’lileþmesi beklenirken HDP, PKK’lýlaþtý.
Daha kötüsü, Kandil’dekileri düz ovaya indirmesi beklenen HDP’liler Kandil’e çýktýlar.
HDP’li Kandil’e çýkartan bu sürecin asýl sorumlusu olarak da ne hikmetse Cumhurbaþkaný Erdoðan olarak gösterildi.
Çözüm sürecini sonlandýran silah siyasetine sarýlanlar kendileri ama suçlanan Cumhurbaþkaný Erdoðan!
Yalanýn ve iftiranýn bu kadarýna pes doðrusu!
HDP’nin PKK’lýlaþmasý ve Kandil’e taþýnmasý süreci kuþkusuz çözüm sürecini zehirleyen faktörlerin baþýnda geliyor.
***
Çözüm süreci AK Parti tarafýndan sonlandýrýlmadý.
Sonlandýrýlmayacak da.
Baþbakanýmýzýn dediði gibi, halkýmýzla baþlattýðýmýz bu süreç halkýmýzla beraber devam ettirilecektir.
Çünkü çözüm süreci, silahlarýn ebediyen býraktýrýlmasýný amaçlayan, akan kanýn durdurulmasýný öngören bir projenin adýdýr…
O yüzden çözüm sürecinden vazgeçilemez.
PKK’nýn silahlý varlýðý çözüm sürecini zehirliyor.
Sahiden çözüm süreci devam etsin isteyen Kürtlerin 1 Kasým’da tercihlerini AK Parti’den yana kullanmalarý çözüm sürecinin devamý için hayati bir öneme sahiptir.
HDP 1 Kasým’da da benzer bir sonuç alýrsa Kandil bu durumda silahlý politikasýna halkýn onay verdiði sonucunu çýkartarak daha kanlý eylemlere yönelecektir.
O yüzden bin düþünüp bir karar verme vaktidir.