Asırlık dutların gölgesi altında Laliş

Dohok Uluslararası Film Festivali’ne gitmişken ziyaret ettiğim Yezidiler’in kutsal mabedi Laliş, kadim bir inanışın tevazusunu sergiliyor.

Yapılaşma yasak, ağaç kesmek yasak, avlanmak yasak... Yezidilerin hacı olmaya gittiği kutsal Laliş bölgesinde, mabedin bulunduğu alana ayakkabıyla girmek bile yasak... Irak Kürdistan’ına 2. Duhok Uluslararası Film Festivali sebebiyle yaptığım yolculuğun en etkileyici anlarından bazılarını Laliş’te yaşadım. DUHOKIFF’e konuk olan sinemacılardan Laliş’i ziyaret edebilenlerin hemen hepsi benimle aynı fikirde... Kadim bir inancın binlerce yıldır süregiden ritüellerine tanık olmak benzersiz bir deneyim.

Diyanet İşleri Başkanı’nın Kabe’yi saran ve ibadet yerini daraltan lüks yapılaşmadan ‘VIP hacı’ sayısının artmasından yakındığını okuyunca Laliş’i çoluk çocuk dolduran o coşkulu ve alçakgönüllü kalabalığı daha iyi takdir ettim. Su kaynakları ve mağaralar üzerine kurulu küçük binalardan oluşan Laliş mabedindeki ziyaretlerini tamamlayınca dar sokaklara, merdivenlere, avlulara, çeşme başına, ağaç altlarına oturup güneş tepeye tırmanınca yemeklerini yediler. Hac zamanında da aynı alanlarda nereyi boş bulursa oraya yatar, açık arazide kamp yaparmış binlerce Yezidi! Diyanet İşleri Başkanı’nın ima ettiği şey imanın parayla ölçülmemesi gerektiğiydi, kuşkusuz. Doğaya kıymayan Yezidi geleneğine ve Laliş’teki tevazuya baktım: Sonra zenginliği ve ihtişamıyla göz kamaştıran, mermer ve varaktan gözlerinizi alamadığınız Vatikan’ı düşündüm...

Bir de Zaho’daki o küçücük, dışarıdan kilise olduğu bile anlaşılmayan, içi de bir sunak dışında alıştığımız Ortodoks kiliselerinden katbekat yalın olan yapının içinde, birkaç kız çocuğundan oluşan korosu eşliğinde ayin düzenleyen Ermeni cemaatinin hali geldi aklıma. Türk, Alman, Kanadalı, Fransız arkadaşlardan oluşan küçük grup ağlamama hiç şaşırmadı... Büyük Kıyım’dan canını zor kurtarmış, sınırı çizen dağların öte yakasına yerleşip kalmış Ermenilerden oluşuyor Zaho’daki küçük toplum. Onlara bir de ABD Irak’ı işgal edince bütün Hıristiyanlar’a karşı saldırıya geçen köktendinci Iraklılar’dan kaçan Musul ve Bağdat Ermenileri katılmış. Bu yüzyıllık sığınmacılık, bu coğrafi sıkışmışlık, bu çaresizlik, bu ezilmişlik çok dokundu bana...

Oysa Zaholu Ermeniler gayet memnun hallerinden. Yezidiler de. Kürdistan Bölge Hükümeti’nin inançları eşit temsil hakkı tanıyan, dini cemaatler arasında sayısal üstünlük esasına dayanmayan, kültür merkezleri açan ve destekleyen yönetim biçimi herkese güven veriyor. Birebir konuştuğum Ermeni, Süryani ve Yezidiler’den duyduğum tek olumsuz cümle şuydu: ‘Bu hükümet giderse vay halimize!’

EN ÖNEMLİ KÜLTÜR MİRASLARI ARASINDA

Kontrol noktalarını aşıp da Laliş’e girince dünyevi olanla mistik olanın o teklifsiz buluşmasına katılınca yaşama sevincini tazeliyorsunuz. Herbiri yedi meleği simgeleyen rengarenk kumaşlara düğüm atarak, Şeyh’in yine o renkli kumaşlarla kaplı kabrinin etrafında üç kere soldan sağa dönerek, iç mağaralardan birinde kırmızı bir kumaşı, bir kayanın üzerinde asılı kalacak şekilde üç kere atmayı başararak dileklerinin kabul edilmesini bekleyen insan kalabalığına karışıyorsunuz. Etraftaki bütün ağaçlar asırlık! Özellikle dut ağacı olmalarının nedeni dokumacılık için ipek böceği yetiştirmekte kullanılmaları. Yezidiler’e din değiştirmek yasak, Yezidiliğe geçmek de mümkün değil. Diğer dinlere belki de ilham vermiş olan ve Zerdüşt ile de benzerliği bulunan ibadet biçimlerine sahipler. Ezan-namaz misali güneşe göre günde beş vakit dua ediyorlar. Laliş’in sivri kubbelerindeki derin yivler güneş ışınlarını simgeliyor. Çocuklarını kutsal kuyudaki suyla vaftiz ediyorlar. Erkek çocuklarını sünnet de ettiriyor. Fakat ibadet ayrıntılarını sır olarak saklıyorlar. Laliş’teki birkaç bölmeye Yezidi olmayanların girmesine izin yok. Sırlarları nedeniyle olsa gerek Anadolu’da da onlara karşı çok çirkin önyargılar geliştirilmiş. Yezidi inancında önemli yer tutan Tavus Melek’in üç semavi dinin tanımladığı şekliyle şeytan olduğu, Yezidiler’in şeytana taptığı da söylenir, ‘yezit’ sıfatı hakaret olarak da kullanılır. Oysa Tanrı’nın evreni yaratıp yedi meleğe emanet ettiğini düşünüyorlar. Tavus melek doğrucu ve isyancı, Tanrı’dan başka kutsal tanımıyor. O yüzden topraktan yaratılan insana tapınmayı reddediyor. Önce kovulsa da sonra affediliyor ve insanı korumaya tayin ediliyor. Laliş’te dahi tavus kuşu resimleriyle simgelenmesine rağmen doğrudan bir ilişki yok Tavus Melek ile tavuskuşu arasında!