Birkaç gündür ülkemizde askerî vesâyet denilen baþbelâsýnýn sona erip ermediðini tartýþýyoruz.
Nâçizâne kanaatimce buna hem evet hem de hayýr cevâbý verilebilir ve kýsmen herikisi de doðrudur.
“Taktik” zâviyeden, evet, askerî vesâyet düzeni sona ermiþdir ama “stratejik” bakýmdan deðil sona eren deðiþen en ufak birþey dahî yokdur.
Bu þu demek:
64’ü amiral ve general, 273’ü albay ve daha aþaðý rütbelerdeki subay, 60’ý astsubay, 4’ü er ve 3’ü sivil memur olmak üzere toplam 404 TSK mensûbunun aðýr hapis cezâlarýna çarptýrýlmalarý ordumuz içindeki mel’ûnâne darbe heveslilerine karþý kazanýlmýþ fevkalâde önemli bir baþarýdýr ama bu sâdece “taktik” bir baþarýdýr.
Bir yerde vuruþulmuþ ve hasmýn aðýr bir yenilgi almasý saðlanmýþdýr ama “baþý” ezilmiþ deðildir. Yenik düþen birlikler, sütre gerilerine çekilerek rövanþ hazýrlýklarýna baþlamýþlardýr bile!
Üstelik geriye kalan binlerce subay ve astsubay arasýnda daha kaç darbe heveslisi bulunduðu da belli deðildir.
Taktik zafer derken ben bunu kasdediyorum.
Stratejik bakýmdansa henüz ortada maalesef hiçbir elle tutulur sonuç yokdur, zîrâ þimdiye kadar darbeci vatan hâinlerine dayanak teþkîl eden ve lastik gibi ne yana çekilse o yana uzayan yasa maddelerinden bir teki bile henüz deðiþmiþ deðildir.
Bunlar orada durdukça her darbeye bir “kulp” takma imkâný Demokles’in Kýlýcý gibi tepemizde sallanmaya devâm edecekdir.
Stratejik baþarýnýn ikinci ve belki daha bile önemli olan vazgeçilmez þartý ise askerî okul ve akademilerdeki müfredat meselesidir.
Bu müesseselerde genç ve o klasik tâbirle “körpe” beyinlere hangi “zehirler”in zerkedildiðini bilmiyor, ancak ürpertiyle sezinleyebiliyoruz.
Siz onüç ondört yaþýndaki gencecik insanlara memleketde kendilerinden baþka “gerçekyurdsever” olmadýðý ve bu bakýmdan bu ülkenin asýl “sâhibleri”nin kendileri olduðu palavrasýný daha ilk günden îtibâren îtinâlý bir beyin yýkama ve kafa ütüleme metoduyla aþýlarsanýz o insanlarýn yirmi yýl sonra tam bir “vazîfe þuuru” içinde yönetime el koyup seçilmiþ baþbakan ve bakanlarý asmasýna da hayret etmemeniz gerekir.
Onun için müfredat programlarýnýn âcilen gözden geçirilmeleri, modern bir ordunun gereklerine uygun hâle getirilmeleri ve bundan böyle askerî öðretim müesseselerinin tam bir “sivil denetim” altýna sokulmalarý elzemdir.
Bunu yapmadýnýz mý her on yýlda bir 404 deðil 1.404 subayý derdest edip cezâevlerine doldursanýz bile arkadan yenilerinin geleceðine muhakkak nazarýyla bakabilirsiniz.
Üstelik uyarýldýklarý için bunlar daha da dikkatli ve baþarýlarý hâlinde daha da gaddar olacaklardýr.
Bu reformlarý bilfarz mûcize kabîlinden yarýn sabah gerçekleþtirseniz dahî ilk kýsmî sonuçlarý en erken dört beþ yýl sonraki yeni eðitime göre “ilk mezunlar”ý almaya baþladýkdan sonra elde edebileceðinizi de unutmamak zorundasýnýz.
Görüldüðü üzere TSK’nýn modern bir ordu hâline gelmesi son derece meþakkatli ve uzun süreli çalýþma gerektiren bir problemdir.
Bunu becerebilme kudreti ise Cumhûriyet târihimizde ilk defâ olarak AK Parti iktidârýna müyesser olmuþ gibi görünüyor.
Bakalým bu þansý nasýl kullanacaklar?
Son olarak þunu da vurgulamak isterim ki bu tutuklmalarýn TSK’da bir “moralçöküntüsü” husûle getirdiði iddiasý da tam bir bozguncu propaganda yalanýdýr!
Tam tersine, mesleðini ciddîye alan her subay ve astsubayýn bu temizlik harekâtýndan sonra derin bir ferahlýk duyduðu ve moralinin yükseldiði de eþyânýn tabiatý gereðidir.
Bizim alnýmýzda “enâyi” yazmýyor!!!