Askeri araziler ne olacak?

Zırhlı birliklerin şehir merkezlerinden taşınma kararıyla birlikte yeni bir tartışma başladı.. 

“Askeriyeden boşalan araziler ne olacak?”

Kimse buraların koru olarak kalmayacağını biliyor.

Açık söylemek gerekirse bu doğru da gelmiyor bana..  

Fakat yeşil alanların muhafaza edilmesi gerektiği gibi bir hassasiyeti de paylaşıyorum..

Peki o vakit, yeşil alanı da muhafaza ederek Türkiye’nin büyümesine, kalkınmasına, marka değerinin yükselmesine imkân sağlayacak projeler üretilemez mi?.. 

Bakın misal İstanbul Maltepe’de, benim de 15 Temmuz sonrası nöbet noktalarımdan biri olan Baransel Kışlası’nın arazisi..

Milyonlarca metrekare..

Uçsuz bucaksız..

Nasıl olur da böyle bir arazi betonlaşmadan ekonomiye kazandırılabilir?..

Değerli dostlar, şimdi bir kaç veri paylaşacağım sizinle..

Dünya fuarcılığının büyüklüğü 650 milyar dolar seviyesinde..

Türkiye bu fuar ekonomisi çarkının içinde değil..

Neden?

Çünkü küresel ölçekte tek seferde dünyayı ayağa kaldıracak büyüklükte bir fuar alanımız yok..

Misal Almanya fuarcılığa toplamda 2.8 milyon metrekare yer ayırırken Türkiye’de bu rakam, tamamı toplam 480 bin metrekare..

Ama asıl önemli olan o da değil..

Tek başına 100 bin metrekarelik tek bir fuar alanımız hiç yok..

Var olan fuarlarımızın ulaşımdan, nakliyeye kadar pek çok dezavantajı var..

Diyorum ki, başta Maltepe Belediyesi olmak üzere herkes elindeki işi bıraksın ve buna yoğunlaşsın..

2. Zırhlı Tugay’ın arazisinin sadece 10’da birine yapılacak bir fuar alanıyla hem yeşil korunur, hem ekonomiye katkı sağlanır, hem İstanbul’un Anadolu yakasına can suyu verilmiş olur..

Meseleyi sadece fuar gibi düşünmeyin..

Fuar ekonomisinin oluşturduğu büyüklüğün önemli bir bölümü, Otel gibi, restoran gibi, turistik merkezler gibi yan faktörleri canlandırır..

Fuar alanını kurdunuz mu?

Misal Maltepe çevreyi ona uygun hale getirsin..  

Yanında Pendik Marinasıyla, Kartal sahil kordon boyuyla, Sultanbeyli Aydos tracking ile, Üsküdar boğaz manzaralı otelle, Kadıköy balık-ekmekle...

Herkes olsun bunun içinde..

Hırsa kapılmadan rasyonel zekayı kaybetmeden yapılacak projelerin hızla değerlendirilmesi gerekiyor..  

Ama bir an önce...

Yenikapı şöhretleri

Açık söyleyeyim, tekne tutup selfie çektirmek için Yenikapı’ya gelen şöhret takımına, “helâl olsun” demekten başka bir söz söylemeyecektim.. Öyle-böyle bu sürecin bir yerinde olmak istediler.. Ama Doğan Grubu, kendince bir rol çalma gayretiyle televizyonlarında, gazetelerinin köşelerinde falan bunu kampanyaya dönüştürünce, işin rengi değişti.. Doğan Grubu hep olduğu gibi, işi kendi propagandasına çevirdi.. Medya gücünü kullanarak, böylesi kutsal bir vazifeyi, reklam çalışmasına dönüştürmek Doğan Grubu’na yakışır.. Ama hakkı teslim etmek adına bir bilgiyi paylaşmam lazım.. 15 Temmuz’dan beri aralarında Avrupa Müzik ve DMC sanatçılarının da bulunduğu halkın çok sevdiği isimleri bir araya getiren Poll Production’ın sahibi Polat Yağcı, ağzını açıp da, “bir saniye arkadaş asıl konuşması gereken biz değil miyiz?” demedi.. Son saniyede kalkan tekneye atlayan Yenikapı Demokratlarına, 15 Temmuz’dan beri sokaklarda sabahlayan halkın sanatçılarını yedirmeyiz.. Bir not daha.. Cengiz Semercioğlu geçenlerde şöyle yazmış;  “Cumhurbaşkanı’nın kabul ettiği bu sanatçıları ben tanımıyorum”..  

1) O senin cehaletin...

2) Beştepe nöbeti tutarlarken Erdoğan tarafından içeri buyur edilen sanatçılar onlar. Eğer sen de o nöbette olsaydın seni de alırdı içeri..