Askeri kim koruyacak?

Cumhuriyet Gazetesi yazarý Bekir Coþkun’un bir yazýsýnda, Ýstanbul Barosu Baþkaný Ümit Kocasakal’ýn ise bir konuþmada askeri hedef alan, daha doðrusu darbe yapmaktan aciz olmakla suçlamalarý geniþ kesimlerde rahatsýzlýk yarattý.

Rahatsýz olanlar arasýnda Genelkurmay karargahý da vardý ve çünkü eleþtiriler yenilir yutulur cinsten deðildi.

Ümit Kocasakal Türk Silahlý Kuvvetleri’ni gayri milli olmakla suçlayýp þöyle konuþmuþtu:

“Biz zannettik ki günde beþ vakit laiklikten söz ederek laiklik korunur. Biz zannettik ki ordumuz var. O güçlü ordu bizi korur. Ben TSK’nýn kurumsal kimliðini hep savundum. Biz NATO’ya girdiðimizden beri ‘ne kadar milli ordumuz kaldý’ bunu hiç düþünmek istemedik.”

Bekir Coþkun’un yazýsý daha aðýrdý, generalleri açýkça önüne konulan bir

kemik, altýna konulan yumuþak bir minder uðruna iktidarýn sesi olmuþ köpeðe benzetiyordu.

Gazete köþelerinde bu tavrý tahrik edici, kýþkýrtýcý ve hakaretamiz bulup eleþtiren yazýlar yer aldý ancak siyaset kurumundan açýk bir tepki gelmedi.

Elbette Cumhurbaþkaný Gül ve Baþbakan Erdoðan’ýn her köþe yazýsýna, her konuþmaya laf yetiþtirmesi beklenemez, beklenmemeli.

Ancak bu ülkenin bir de Milli Savunma Bakaný var.

O niye sessiz kaldý, anlamak zor.

Burada açýkçasý gerek Silahlý Kuvvetler bünyesi, gerekse kamuoyu açýsýndan Milli Savunma Bakanlarý’nýn çok ciddiye alýnmamasýnýn payý büyük.

Bu makam bugüne kadar Genelkurmay Baþkanlarý’nýn Bakanlar Kurulu’ndaki temsilcisi olarak algýlanageldi.

Ancak bunun artýk deðiþmesi gerekiyor.

Milli Savunma Bakanlarý konuþtuðunda hem Silahlý Kuvvetler mensuplarý, hem de kamuoyu üzerinde etkisi olmalý, onun açýklamalarý herkesi tatmin edebilmeli.

Yani bir aðýrlýk sorunu var.

Oysa Silahlý Kuvvetler mensuplarý bugün yüzlerce subayý cezaevinde olan, eski gücü ve itibarýný kaybetmiþ bir kurum.

Her yönden gelen sert eleþtiriler, alaylara karþý kendisini savunacak bir sese ihtiyacý var.

Elbette Coþkun veya Kabasakal gibi hukuk sýnýrlarýný epey zorlayan tavýrlara karþý yargý yolu her zaman açýktýr ve doðrusu bu yolun seçilmesidir ama Türkiye’de yargýnýn iþleyiþ hýzý ve biçimi, bu yolun etkisi konusunda kuþku yaratýr nitelikte.

Ayrýca, TSK personelinin “Dava açtýk”tan fazla bir tepki duymaya ihtiyacý var.

Evet, Türk Silahlý Kuvvetleri bu ülkenin sýnýrlarýný korumakla görevli ve yükümlü ama siyaset kurumunun da ordunun psikolojisini ve onurunu koruma görevi var.

O nedenle bu kurumu aþaðýlamaya, tahrik etmeye yönelik tutumlara Genelkurmay Basýn Bürosu yerine Cumhurbaþkanlýðý’nýn Baþkomutan sýfatýyla açýklama yapmasý demokratik geleneðe uygun olacaðý gibi, geniþ kesimleri de tatmin edici nitelikte olacaktýr.

Demokratik ilkenin çiðnenmesi tartýþmasý da böylelikle gündeme gelmeyecektir.

CHP’de Tekin olmayan geliþme

Gürsel Tekin, Kýlýçdaroðlu’nun Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkanlýðý adaylýðý sýrasýnda yaptýðý çalýþmalarla ülke genelinde tanýnýrlýk kazandý.

Açýk söylemek gerekirse, Kýlýçdaroðlu’nun liderlik koltuðuna oturmasýnda büyük payý da oldu. Ancak kendisinin zamanýnda Baykal’a yaptýðýný, þimdi Kýlýçdaroðlu ona yaptý ve yola yeni dostlarýyla devam kararý aldý.

Þimdi bu ekibin daha saðda olduðu ve CHP politikalarýný bu yönde etkileyeceði görülüyor. Oysa sað politika merkezi AK Parti tarafýndan kapatýlmýþ durumda ve boþalacak gibi görünmüyor.

CHP için doðru olan sosyal demokrat bir çizgiye oturmak. Gürsel Tekin’in þimdi böyle bir þansý var, küsüp kenara çekilmek yerine doðru bir danýþmanlar ekibiyle tüm ülkeyi harmanlamasý ve partiyi yeni baþtan yapýlandýrma mücadelesine sokmasý daha doðru olur.

Çünkü CHP’nin bu gidiþle yeni bir lider ve çizgi arayýþýna girmesi kaçýnýlmaz görünüyor.