Fýrat’ýn doðusuna yönelik bir güvenlik/barýþ koridoru oluþturulmasýna yönelik ABD heyetiyle varýlan uzlaþma üzerine medyada yapýlan yorumlar ‘kötümser’ bir hava estiriyor. Ýþin mahiyetinin ve ayrýntýlarýnýn tam olarak bilinmemesi üzerine getirilen eleþtiriler, böyle bir mutabakatýn ve uygulamanýn gelecekte daha büyük sorunlar üretebileceðine yönelik bakýþ açýlarý, ABD’ye güvensizliðin doðurduðu çekinceler vs…
Aslýnda bir süredir ABD tarafýndan Türkiye’yle ilgili olumlu gibi görülebilecek her söze, her adým ve yaklaþýma karþý ciddi bir güvensizlik, bir nevi ‘ihtiyatlý bir iyimserlik’ söz konusu. Bu sefer de “acaba bir oyalama mý, bir kandýrmaca mý, olumsuz sonuçlar doðuracak bir taktik hamle mi” gibi yorumlar yapýlýyor; “söze deðil uygulamaya bakalým” deniliyor.
Tüm bu olumsuz yorumlara karþý bardaðýn dolu tarafýný da görmek durumundayýz.
Türkiye bir konuda politikasýný kabul ettirmek için askeri seçeneði masaya koymuþ, diplomatik yoldan bir noktaya ulaþmýþtýr. Bu bir kazaným, bir AÞAMA olarak görülmelidir.
Öncelikle ABD-Türkiye iliþkileri Suriye denklemini aþan çok boyutlu bir mahiyet taþýmaktadýr. ABD ile iliþkilerde daha büyük gerilimler ve krizler oluþmadan bu konuda geliþme kaydetmesi baþlý baþýna deðerlidir.
Hatýrlanýrsa “Türkiye Suriye’ye adým atamaz, sýnýrdan burnunu uzatamaz” diyorlardý. Bugün birçok Suriye þehrinde Türk askeri görev yapýyor. Ardýndan “Türkiye Fýrat’ýn Doðusuna adým atamaz” demeye baþladýlar. Bu mutabakatla, birilerinin ‘tabu’ haline getirmeye çalýþtýðý bu konuda da mesafe kat edilmiþ oluyor.
‘Bu, bir aþamadýr’ ifadem bu yüzden. Çok deðiþkenli siyasi hadiseler bir anda ve bir bütün olarak çözüme kavuþamýyor. Bu tür meselelere yönelik süreçleri siyah-beyaz gibi mutlak görünümleri de olmuyor. Neticede varýlan mutabakat, bir barýþ/güvenlik koridoru oluþturmaya yönelik meselenin bir boyutunu ilgilendiriyor. Fýrat’ýn Doðusu meselesini ve PYD sorunumuzu külliyen çözüme kavuþturmuyor.
Bu mutabakatla ne ABD’nin PYD’ye yönelik ‘dost’ algýsýný deðiþtiren bir durum oluþtu, ne de Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki farklý bölgelerdeki PYD varlýðýna yönelik ‘düþman’ algýsýný deðiþtiren bir durum var.
ABD PYD’yi Suriye denkleminde iþbirliði yaptýðý bir örgüt olarak tutmaya devam ediyor. Bu iþin kötü tarafý… Ama Türkiye açýsýndan iyi tarafý, ilk kez Türkiye’nin PYD’yi tehlikeli bir örgüt olarak konumlandýrmasý bir düzeyde karþýlýk bulmuþ, bu örgütün buradaki varlýðýna yönelik bir adým atýlmýþ olacak. Bu, PYD açýsýndan bir ‘kayýp’týr.
Yine hatýrlanacaðý üzere DEAÞ’ýn sýnýrýmýzýn hemen yaný baþýndan oluþturduðu bir tehdit vardý, roketler þehirlerimizde patlýyordu. Buna karþý Türkiye, DEAÞ’ý tehdit oluþturmayacak bir noktaya kadar süpürme operasyonu baþlattý. Ardýndan DEAÞ daha kalýcý bir þekilde bölgeden temizlenmeye baþladý.
PYD’nin sýnýrýmýzdaki silahlý varlýðýný daha uzak bir mesafeye itelemek güvenlik açýsýndan önemli olduðu gibi, siyasi varlýðýný süpürmek de stratejik açýdan önemlidir.
Sýnýr bölgemizde böyle bir örgütün siyasi ve silahlý varlýðýnýn konuþlanamamasý önemli bir kazanýmdýr. ABD, PYD’yi terörist örgüt olarak nitelemese de bir yönüyle bu örgüte yönelik Türkiye’nin tehdit algýsýný kabul etmiþ oluyor.
Daha düne kadar Türkiye’nin operasyon hazýrlýklarýna karþý, ‘Türkiye bir oyuna ve bataklýða çekilmeye çalýþýlýyor, bu bir ABD oyunudur’ diyenler, þimdi ‘ABD yeni bir kandýrmacayla Türkiye’ye Kürt devletini kabul ettirmeye çalýþýyor’ gibi yorumlar yapýyorlar. Onlara göre askeri operasyon da yapsanýz ABD’nin oyunu, diplomatik netice de alsanýz ABD’nin oyunu!
Bu mutabakatýn diðer önemli bir kazanýmý, Suriyeli göçmenlerle alakalý.
Hem Türkiye belli bir göçmen yükünü bu bölgeye kaydýrarak rahatlamýþ olacak, hem de PYD’nin yerli halký kovarak sahiplenmeye çalýþtýðý topraklara yeniden bölgenin gerçek sahibi Suriyeli Araplar veya diðer insanlar yerleþtirilmiþ olacak.
Bir çiçekle bahar gelmiyor. Ama çýkan çiçekleri ezerek de saadete ulaþýlmýyor. Türkiye iddialarýný sürdürecek, son aþamaya kadar mücadelesini devam ettirecektir.