Ortadoðu coðrafyasý, hele de bugün, sadece bölge halklarý ve rejimlerini deðil, dünyada söz sahibi olmak isteyen bütün güç odaklarýný da ilgilendiriyor.
100 yýl önce, 1. Dünya Savaþý’nda yenilgiye uðratýlan Osmanlý’dan geride kalan coðrafyalarýn emperial odaklarca parça-parça edilmesi, geçici bir oyun deðildi. Çünkü, Osmanlý, Müslümanlarýn Birliði idealine en yakýn ve 5 asra varan bir geçmiþe ve sosyal bünyeye sahip idi. O öyle bir parçalanmalýydý ki, her parça diðeriyle düþman olmalýydý. Bu yüzden oluþturulan rejimlerin herbirisi de, 100 yýldýr, o geçmiþi kötülemekle meþguller.. Emperial odaklarýn da, Müslüman halklarý birbirine kýrdýrmak, ya da, savaþ oyunlarýný Müslüman halklar ve ülkeler üzerinde denemek taktiði her zamankinden daha güçlü þekilde tezgâhlanmak isteniyor.
Müslüman halklar ise, yeniden bir büyük gücün yine ortaya çýkmasý duasýndalar..
Bugün, sýrtýný Amerika, Rusya ve diðer güçlere dayayan sionist Ýsrail rejimince yönlendirilen Mýsýr, Suûd ve BAE rejimlerinin de, 400 yýl kadar süren Osmanlý dönemini karalamak için sinema filmleri yapýmý ve televizyon yayýnlarýna, 100 milyonlarca dolar harcadýklarý biliniyor.
Çünkü, Türkiye’nin bugün, son 100 yýldýr olmayan þekilde güçlendiði yorumlarý uluslararasý mahfillerde de sözkonusu ediliyor. Bu da, bu coðrafyadaki her güç odaðýný ilgilendiriyor, tabiatiyle..
Güçlü devlet oldunuz mu, korku ve savunma tepkisiyle size düþman olanlar çýkacaktýr; zayýfladýðýnýzda da sizi yutmak isteyen güç odaklarý..
*
Nitekim, Arab Birliði -eski- Gen. Sekreteri’ ve Mýsýr’ýn eski Dýþbakaný Emru Mûsa, aylardýr dile getirmekte olduðu, ‘Arab dünyasý için en büyük tehdidin, eskisi gibi sionist Ýsrail rejimi ve Ýran da deðil, artýk Türkiye olduðu’na dair görüþlerini, 21 Haziran günü SKY News kanalýna yaptýðý açýklamada, ‘Türkiye son 3 gün içinde Arab Dünyasý’nda ayný anda üç noktada birden askerî harekât yapýyor. Kuzey Irak, Suriye ve Libya.. Bu yüzden biz son derece tehlikeli bir noktada bulunuyoruz. Türkiye stratejik gücü itibariyle en büyük tehdit.. Hem NATO üyesi, hem Amerika ve Rusya ile muhkem irtibatlarý ve Avrupa birliðiyle de içiçe geçmiþ iliþkileri bulunuyor. ‘ þeklinde açýkladý.
7 sene önce Muhammed Mursî’ye karþý askerî darbe yapýp, 2500’e yakýn insaný da katlederek iktidara gelen kanlý diktatör Gen. Â. Fettah Sisî de, Libya’da desteklediði isyancý Gen. Hafter güçlerinin yenilgiye uðramasýndan sonra, þimdi, Libya’nýn doðusundaki Sirte (Sidre) ve civarýnýn da Libya hükûmet güçlerinin eline düþmesi ihtimaline karþý, o bölgenin kendileri için ‘kýrmýzý çizgi’ olduðunu ve ‘Ülkesinin komþu Libya'ya müdahale için meþru’ bir hakkýnýn bulunduðunu; ordusundan, ‘Ülke dýþý vazifeler için de hazýr olmasýný’ istemiþ bulunuyor.
Sirte, Mýsýr sýnýrýnýn yaklaþýk 900 km. batýsýnda bulunuyor. Yani, bir sýnýr güvenliði tehlikesi sözkonusu deðil..
Öyleyse, Mýsýr rejimini böyle bir açýklamaya zorlayan etken, sadece, Türkiye'nin Libya Hükûmeti’ne verdiði destekle, Hafter’in bozguna uðramasý mýdýr; yoksa, içerde iyice bunalan Sisî rejiminin, halkýn dikkatini dýþarýya yönlendirmesi taktiði midir?
Bu hassas anda, Türkiye ile Mýsýr’ý ve diðer bölge ülkelerini karþý karþýya getirmek isteyen emperial odaklarýn bu gibi bir gerilimi geniþletmek isteyeceði de unutulmamalýdýr.
Saddam Huseyn, 1980 Eylül baþýnda, Baðdâd’ý ziyaret eden Fransa baþbakaný J. Chirac’a, ‘Ýran’a saldýracaðýný, yýldýrým savaþý yapacaðýný ve savaþýn 7 günde biteceðini’ söylemiþti. Chirac, bunu, 8 yýl süren o korkunç savaþýn 7. yýlýnda açýklamýþtý.
Bu bakýmdan, ekranlarda, ‘filan ülkelerin gücü ve güçsüzlüðü’ üzerine dile getirilen sözde stratejik görüþlere itibar edilmemelidir. Ve bugün Ortadoðu’da en az söz sahibi olanlar, müslüman halklardýr.
Savaþ çýlgýnlýðý devreye girdi mi, nerede ve nasýl duracaðýný kestirmek, hele de bugünkü dünyada imkânsýzdýr. Ve, hasmý küçümsemek, büyük görmek kadar öldürücüdür.