‘Askeri Seçenek Masada’

İsrail İstihbarat Bakanı Yuval Steinitz Nisan ayının başında kritik bir açıklama yaptı. İsrail radyosuna İran’ın P5 + 1 (BM Konseyi’nin daimi üyeleri ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin ile Almanya’dan oluşan) ülkeleriyle yürüttüğü nükleer müzakerelere ilişkin Steinitz, tüm tehlikelere diplomasi ve istihbarat yoluyla karşı koymaya çalışacaklarını belirterek, “Başka seçeneğimiz kalmaması durumunda ise askeri seçenek de masada” diye konuştu. 

Bir dinleyici ABD’nin, İran’a yönelik muhtemel bir askeri harekata karşı çıktığı yönünde soru sordu. Bunun üzerine Steinitz “İsrail’in, 1981’de Irak’taki Osirak Nükleer Santrali’ni tek taraflı vurmasını” hatırlattı ve  “O operasyon ABD ile mutabakata varılarak yapılmamıştı. İran’ın nükleer silah edinmesi tehlikesine karşı askeri harekat da dahil tüm seçenekler masada” dedi. Yani İstihbarat Başkanı İran’ın nükleer güç olmasına asla izin vermeyeceklerini yineledi.

Bunun üzerine Obama yönetimi İsrail’e sussun ya da sesi çok çıkmasın diye Mayıs sonunda askeri yardım miktarını 1 milyar Dolar artırdı. Normalde yıllık 3 milyar Dolar yardım alan İsrail’e 1 milyarlık kıyak geçildi. Amerikan devleti yapılacak yardıma “Demir Kubbe” savunma sisteminde kullanılmak üzere gönderdiği füzeler ve istihbarat amaçlı yüksek teknoloji sistemleri gibi özel hibelerin dahil olmadığının altını çizdi.

Her ne kadar İsrail tarafı bu yardımdan memnun olsa da İran’ın bu denli sisteme dahil edilmesinden rahatsızdı. Bunun üzerine CIA Başkanı Brennan hemen Haziran başında Başbakan Binyamin Netanyahu, İsrail gizli servisi Mossad Başkanı Tamir Pardo, Ulusal Güvenlik Danışmanı Yossi Cohen, Askeri İstihbarat Başkanı Herzl Halevi ve diğer yetkililerle görüşmek için İsrail’e geldi. Brennan’ın İran’la yürütülen müzakerelerle ilgili bilgi verdiği ABD ve İsrail basınında da yer aldı.

Ancak tüm bu olup bitenlere rağmen İsrail’in içi bir türlü rahat edemedi. Suriye’deki savaş, IŞİD’in ABD desteğiyle geriletilmesi, PYD’nin ön plana çıkartılması İsrail’i kaygılandırıyordu. Obama’nın Sünni hatta karşılık Şii anlayışına destek vermesi İran’ın elini güçlendiriyordu. Her ne kadar Batı’nın Arap müttefikleriyle İsrail arasında sorun olmasa da, Tel-Aviv Araplara hiçbir zaman çok güvenmedi. Birleşik Arap Emirliklerini dışarıda bırakırsak İsrail bölgede neredeyse tek başına kaldı. Darbeci Sisi şimdilik İsrail’in isteklerine ses çıkarmıyor ama bu ne kadar devam eder belli değil.

Bunun üzerine İsrail yönetimi ibreyi yeniden Türkiye’ye çevirdi. Türkiye’siz bölgede işlerin İsrail açısından sıkıntı yarattığı yavaş yavaş dillendirilmeye başladı. Türkiye ile ilişkileri yeniden eski günlerine döndürmek için gizli bir diplomasi yürütülmeye başlandı. Ocak 2016’da görev süresi dolacak olan MOSSAD Başkanı Tamir Pardo, İsrail Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Dr. Dore Gold gibi isimler Türkiye’nin önemi anlattılar.

Her ne kadar İsrail yönetimi arasında Türkiye’ye olumsuz bakanlar olsa da, ağırlıklı görüş diplomasinin canlandırılmasından yana oldu. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Sayın Feridun Sinirlioğlu ile Dore Gold önceden ayarlanan bir randevuyla Roma’da görüştüler. Yapılan bu görüşmede Gold ilişkilerin eski seviyeye gelmesini istediğini söyledi. Muhtemelen Sinirlioğlu da benzer şeyler söyledi. Ancak durumun netleşmesi için Türkiye’de hükümetin kurulması beklenecek. Tabii yeni bir erken seçim olursa her şey ötelenecek.

Bu görüşmede esas konuşulan konu Suriye oldu. Belirsizlik, savaşın son sürat devam etmesi, IŞİD ve PYD’nin durumları masaya yatırıldı. Dore Gold Suriye’deki mevcut durum dolayısıyla İsrail ve Türkiye’nin işbirliği yapması gerektiğini söyledi. Çünkü İsrail tarafı 2016 Kasımı’na kadar Obama’nın bölgedeki politikasında değişikliğe gitmeyeceğini biliyor. Türkiye ile ilişkilerimiz iyi olsaydı Suriye ve Esad meselesini çoktan halletmiştik görüşü İsrail tarafında hakim.

Peki acaba İsrail tarafı bizimkilere dolaylı ya da direkt “aramız düzelsin, Esad’ın devrilmesi konusunda elimizden geleni yaparız” demiş midir? Bilmem. İsrail İstihbarat Bakanı Yuval Steinitz İran için askeri seçenek masada sözünü belki Esad için de bizden birilerine demiştir. Kim bilir?