Aşkla FETÖ’ye dur de!

Fethullahçı Terör Örgütü’nün elebaşısı, İçişleri Bakanlığı’nın aranan teröristler listesinde kırmızı kategorinin beşincisi, yakalanmasına yardımcı olanlara 4.000.000 TL verilecek Fethullah Gülen adlı terörist başı için “Bir gülüşüne servetimi veririm” diyen Hamdi Akın İpek’in holdingine kayyum atandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi doğrultusunda Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi, “Cumhuriyet Başsavcılığınca şüpheli Hamdi Akın İpek hakkında Fethullah Gülen terör örgütü yöneticisi olmak, terörizmin finansmanı, zimmet, terör örgütünün propagandasını yapmak suçlarından yürütülmekte olan soruşturma kapsamında” kayyum atanmasını kabul etti.

Ortada uluslararası bir örgüt var. Türkiye’nin bütün mahrem bilgilerini Türkiye düşmanlarına servis eden bir örgüt. Doğal olarak da, bu örgütle mücadelede, en mühim safha olan örgütün ekonomi ve medya ayağına operasyon yapılmaması düşünülemezdi. Gayet mâkul bir hamle. Toplum vicdanında yara açmasına sepep olan “Ne zaman bu şer ocakları susturulacak” sorusu da cevap bulmaya başladı. FETÖ’nün destek için halkı holding binalarının önüne çağırmasının halk nezdinde karşılık bulmaması da gösteriyor ki, “Himmet” adı altında kanını emen bu şer ocağının yok edilmesini halk canı gönülden destekliyor. Bu mevzuda toplumsal bir mutabakat oluştu. Lâkin bu hamleler yeterli değil. Devamı gelmeli. Toplumu ifsad eden bu şer ocağı FETÖ’ye destek veren tüm unsurlar etkisiz hâle getirilmeli ki Yeni Türkiye yolunda tökezleme olmasın.

FETÖ ve FETÖ üzerinden sonlarını gören Batıcılar’ın “Basın özgürlüğü” gibi yaygaraları mânâsız; adı üzerinde yaygara! Bunlar her türlü çirkefliği yapar, geçmişleri buna şahittir. “Bağırınca haklı olurum” eziklik psikolojisiyle bağıracaklar, uf olmuş parmaklarını kanatıp basın kartına sürerek salya sümük ağlayacaklar. Ellerindeki son kozu oynuyorlar. Çirkefliklerine bakıp da, Yeni Türkiye’nin önünü açacak, çocuklarımızın geleceğini aydınlatacak bu operasyondan geri adım atılamaz. Geri adım atmayanları tehdit etmeleri, manşetlerden linç operasyonları yapmaları da son kozları olarak görülmeli ve etki altına girilmemeli.

Mahkeme tarafından FETÖcü Koza-İpek Holding’e kayyum atanması kararı alındığı saatten itibaren, atanan kayyumlar arasında bulunan Avukat Hasan Ölçer’e FETÖcüler ve Batıcı Doğan Medyası linç kampanyası başlattı. 28 Şubat günlerinde olduklarını zanneden mâlûm güruh, artık kime ihbar ediyorlarsa, Ölçer’in, 60 telif eser sahibi ve hâlen eser vermeye devam Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun avukatı olduğunu yazıp duruyorlar. Hadi size bir bilgi de ben vereyim, gerçi sizin geniş arşivinizde vardır, linç etmeye kalktığınız Hasan Ölçer, ben dâhil 28 Şubat darbe döneminde birçok Müslüman’ın avukatlığını yapmıştır. Muhakkak hatırlamışınızdır, hani sizlerin haber tarzı ihbarlarla gazete sayfalarınızda adlarını yayımladığınız Müslümanlar’dan bahsediyorum! İşte onların davalarına da baktı Hasan Ölçer.

Bir avukata, müvekkili üzerinden saldırmak başlı başına bir garabet de, Müslüman Anadolu’nun köklerinden neşet etmiş bir fikrin kurucusu olan Salih Mirzabeyoğlu’na avukatı üzerinden neden saldırıyorsunuz? Mirzabeyoğlu aynasında kendinizi ne olarak görüyorsunuz ki, 15 senedir zihin kontrolü işkencesi altında zindanda tutsak ettiğiniz Mirzabeyoğlu’na hıncınız bitmedi?..

Bir hukukçu olarak Ölçer mahkeme kararını uygulamak üzere FETÖ’nün yayın organlarından Bugün Gazetesi’ne gidiyor. Bir de ne görsün, Müslüman Anadolu halkının değerlerine yapılan saldırılar karşısında direnen Müslümanlar’ın yanında olmayı bırakın bilâkis karşısında olan FETÖ mensupları direnişçilik oynuyor. Mahkeme kararına karşı gelip, cemiyetin huzur ortamını bozucu direnişçilik oyununa, “şimdi oyun zamanı değil” diyerek Hasan Ölçer son veriyor!

Aman efendim, oyuncağı kırılmış çocuklar gibi ağlıyorlar. Burunlarını silerken birşeyler söylüyorlar ama, kol mendil vazifesi gördüğünden ne dedikleri tam anlaşılmıyor! Galiba basın özgürlüğünden bahsediyorlar! Ülkenin mahrem bilgilerini vatan düşmanlarına satmak ve tezgâhlarına gelmeyenlere iftira atarak hayatlarını karartmak basın özgürlüğü oldu ya, bir gazeteci olarak diyecek bir söz bulamıyorum.

Bir gazeteci olarak söz bulamıyorum ama Müslüman Anadolu’nun bir ferdi olarak “İnanmıyorum masallarınıza” diye haykırıyorum! İnşaallah Pazar günü akşamı da, masallara inanmayanların bayramı olur. Müslüman Anadolu halkının sırtındaki keneden de ebediyen kurtulmuş oluruz.

Aşkla FETÖ’ye, teröre dur de!