Aslan’la dalga olmaz

Galatasaray, maçı kazanacağından emin, sakin sakin oynamaya başladı. Ama Muslera’nın garip bir degajı Selçuk’a çarpıp ağlara gitti. Galatasaray, bu golün şokundan bir süre kurtulamadı. Her zamanki hastalık, kanatlar çalışmıyordu. Burak ve Drogba’ya top gitmiyordu. Galatasaray, doğru dürüst akın bile yapamıyordu. Derken, penaltı olup olmadığı tartışmaya çok açık bir pozisyonda hakem penaltı noktasını gösterdi ve skor 2-0 oldu.

Devre arasında maçın bittiğini hatta Galtasaray’ın ikinci yarıda bir gol bile yiyebileceğini konuşurken, Fatih Terim hakemle tartıştı ve tribünün yolunu tuttu. İşte bu nokta, Galatasaray’n beklediği kamçıydı. Fatih Hoca’nın tribüne gönderilmesi Sarı-Kırmızılılar’ı uyandırdı. Uyanmak ki ne uyanmak! Sneijder, niçin dünyanın en iyi topçularından biri olduğunu nefis bir vuruşla kanıtladı. Ardından goller yağmur gibi geldi. İki Burak. bir tane Selçuk...

O arada Galatasaray birbiri ardına gol de kaçırıyordu. Hakemse, Drogba’ya yapılan ve dünyanın her yerinde penaltı olacak bir pozisyona sırtını çevirdi.

Galatasaray, bu ligin kadro itibariyle uzak ara en iyi takımı. Hakem de aleyhine olsa, patates tarlası gibi bir sahada da oynasa, gerçek kimliğini bulduğu zaman topçular, her takımı çok rahat yenebilirler.

Orduspor’u yabana atmamak gerekiyor. Ama arada sıklet farkı var. Galatasaray ağır sıklet ve Orduspor ancak bir süre yumruk atabildi. Ardından kroşeler, aparkatlar sağlı sollu yağmaya başladı.

Galatasaray önemli bir galibiyete imza atarken, özgüvenini de tazelemiş oldu. Daha da önemlisi, ligdeki diğer takımlara ‘Siz bana kaç atarsanız atın, ben bir fazlasını mutlaka atarım’ mesajını da verdi.

Ligin ikinci yarısında, hakemlerde çok ciddi bir form düşüklüğü var. Çok sık faul çalıyorlar, avantaj kurallarını çiğniyorlar ve çok sık kart çıkarıyorlar.

MHK’nin en kısa zamanda hakemleri uyarması gerek.