Aslında olan-biten budur!

Şu sıralar bazı gelişmeleri ve haberleri, bir puzzle’ın, parçaları gibi yan yana getirmeyi denediğinizde çarpıcı sonuçlara varabiliyorsunuz. Hele Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) oldukça ‘kararlı’ genişleme kararından sonra arka arkaya gelen haberler oldukça açıklayıcı idi.

Fed’in bu kararından sonra Suudi Arabistan’ın petrol fiyatları ve tabii arzı ile ilgili açıklaması çok önemli bir gelişmedir. Fed’in kararından sonra doların düşeceği ve dolara bağlı fiyatlanan emtia fiyatlarının yukarı çıkacağı çok belli idi. Ancak Suudi Arabistan, ABD için bir kabus olan, petrol fiyatlarının çıkışını önledi. Suudi Arabistan’ın zamanlaması tabii ki tesadüf değil.

Fed’in hamlesinden sonra, dolar karşısında hızla değerlenen Euro, bitmiş İspanya gibilerinden çok Almanya’yı vuracağı için, Merkel hemen çark etti ve başta Alman Merkez Bankası olmak üzere Alman devlet bürokrasisin dediklerinin tam tersini söylemeye başladı. Şimdi İspanya için Rajoy hükümetini uçuruma itmeyecek ve özerk bölgeleri ayağa kaldırmayacak bir ara çözüm formülü aranıyor. Ancak bu çözüm formülü, ortak tahvil ihraç etmeden bulunamaz. Çünkü Fed’in yolu belli; düşük faiz, agresif genişleme... Böyle olunca ne olacağı belli olmayan ülke tahvillerini Almanya faizinden kim, niye alsın? Burada Avrupa Merkez Bankası (ECB) istediği kadar genişleme yapsın AB’nin güneyi sürdürülebilir bir faiz haddinden borçlanmayı yakalayamaz. İşte ABD, tam burada Almanya’ya şunu söylüyor; ‘kurtarma fonlarına onay vermen yetmez, ortak tahvile sonra da ortak mali birliğe ve siyasi birliğe gideceksin. Yoksa AB dağılır ve bütün sistem bunun altında kalır.’  Bu işin ABD ve Avrupa tarafı, tabii Asya’da da önemli gelişmeler var. Çin, ÇKP Kongresi’ne kadar, limandan ipi çözülmüş gemi misali hareket edecek. Ancak Kongre’de liberal kanadın işbaşına gelmesi Obama’nın yeniden seçilmesi kadar önemlidir. Asya ülkeleri, biraz enflasyonu göze alarak, kriz öncesi büyüme tempolarını yakalayabilirler.

Peki, ABD, AB ve Asya tarafında bunlar olurken, Türkiye, Ortadoğu cephesinde neler oluyor? Burada da yukarıda sözünü ettiğim puzzle’ı bozarak anlamlı kılan en önemli haber, küresel sermayenin kayda değer derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s’dan geldi. S&P, Suriye’deki çatışmaların komşu ülkelerin kredi notlarını etkileyebileceğini açıkladı. Peki, komşu ülkeler hangileri? Lübnan, Ürdün, Irak, İsrail ve Türkiye. S&P, şaka yapar gibi, Türkiye ve İsrail’in riskinin diğerlerine göre daha az olduğunu da söyledi. Bu açıklamanın hedefinin Türkiye olduğu -riski az denmesine rağmen- açık değil mi? Tabii ki bütün bu gelişmelerin nedenleri ve sonuçları çok önemli. Ama bu neden ve sonuçlar iç içe geçiyor ve bizi bir senaryoya götürüyor. İşte en güçlü senaryo...  

Nedenler-Sonuçlar

1- Almanya’nın 4. Reich diyebileceğimiz Berlin merkezli bir Avrupa düşü giderek zayıflıyor. ABD ve İngiltere bunun karşısında. İspanya için kademeli ara çözüm bulunacak gibi. Bence, Almanya 2013 başındaki seçimlerden sonra ortak tahvilden hareketle mali birliğe ve temkinli-yeni bir büyüme politikasına razı olacak.

2- Obama dönemi hem yeni bir küresel finans sermayesi hem de NATO’da somutlanan yeni bir dünya güvenlik konseptini öne çıkartacak süreci başlatabilir. Asya tipi kalkınma ABD’nin de benimseyeceği bir yol olacağı için, yeni bir para sistemine değin, düşük bir dolar ve düşük faiz politikası sürecek.

3- Çin’in, içeriye dönük yeni bir kalkınma stratejisine geçerken, parasının tam konvertibl olması için adım atması en güçlü senaryo. Bu, geleneksel Çin-ABD dengesini bitirir ve yeni bir BM’nin yolunu açar.  

4- Doğu Avrupa, Türkiye, Ortadoğu ve K. Afrika entegrasyonun hızlanması gerekiyor. Bu senaryo ‘Balkanlaştırarak’ yeniden biçimlendirme stratejisin tam tersi. Bunun için Türkiye’de Kürt sorununun halledilmesi artık yalnız Türkiye’nin sorunu değil. Ancak Hükümetin bu konuda ‘duygusal’ olmayı bir kenara bırakıp, daha gerçekçi olan yola, bıraktığı yerden devam etmesi lazım ki, bunun işaretleri var. Oslo sürecinin yeniden tartışılması mesela... CHP’de buraya gelecek çünkü bu devlet seçeneğidir.

Ancak, bu dört seçeneğin alternatifi Avrupa’da yeni Balkanlaşma ve Türkiye’nin de içinde olduğu sürgit bir Ortadoğu savaşıdır. Bu seçenek, tekelci devletçiliğe ve onun militarizmine dayanan yapıların tercihi olarak öne çıkıyor. Türkiye’yi Suriye politikasından dolayı cezalandırmak ve caydırmak bunlar için şu sıralar çok önemli. Bundan dolayı, içeride geleneksel sermaye çevrelerinden, ulusalcı muhalefete kadar olan cepheye, küresel finans tarafında, S&P’yi de katmayı- ya da kullanmayı- başardılar.