Aspirinin hikayesi

Şu her derde deva gösterilen aspirin var ya, hikayesi müthiş.Alman Ordusu’nun üniformalarını da boyayan küçük bir boya fabrikasında başlıyor hikaye.Kimyagerler, boyadan artan maddeler, özellikle de Salisilik Asit’in nasıl değerlendireleceği üzerinde çalışırken de aspirini keşfediyorlar...Hayat böyle gelişir bazen, hiç ummadığınız bir anda, arta kalan zamanda yaptığınız bir iş dönüp dünyayı değiştirir...

***

Ama her değişiklik ya da gelişme istenen sonuçları vermez bazen.Aspirinin üreticisi Bayer, 1925’te IG Farben bünyesindeki diğer kimya şirketleriyle birleşir.Nasyonel Sosyalistler iktidara geldikten sonra Hitler için sentetik benzin, suni kauçuk üretirler.Sonra iş milyonlarca insanın öldürülmesinde kullanılan Siklon B Gazı üretimine kadar varır.Üstelik öldürülecek insanlar için üretilen gaz için de fabrikalarda binlerce esir işçi çalıştırılır.

İkinci dünya savaşı biter, Bayer’in de parçası olduğu IG Farben lağvedilir, yöneticileri Nunberg Mahkemeleri’nde yargılanır.Hayat böyle gelişir bazen, daha fazla kar, nasıl olsa bize birşey olmaz hırsı başa olmadık belalar açar...

***

Bayer 1951’de yeniden kurulur, ilaç üretimine de devam eder.Ama ürettikleri Lipobay adlı tansiyon ilacı Amerika’da çok sayıda  yüksek tansiyon hastasının ölmesine neden olur. Skandal büyür şirket bir ara ilaç üretiminden vazgeçmeyi bile düşünür. 

Ama sonra işler yoluna girer ve Bayer için ilaç üretimi ana sektörlerden biri haline gelir...Hayat böyledir bazen, düşersiniz, kalkarsınız sonra bir daha düşersiniz. Kazananlar bir daha kalkabilen ve hata yapmayanlardır...

***

Çok sık ve çok kolay söylediğimiz “Bir aspirin versene” cümlesinin arkasında 150 yıllık bir tarih, o tarihte şans, gurur ya da utanç veren sayfalar var.Hayat böyledir bazen, ne tarihin değerini biliriz ne de o tarihten gereken dersleri çıkarırız. 

Öyle olmasa bugün hala “bizim dediğimiz gibi olsun” diye demokrasiyi bile gözden çıkarmaya hazır olanlara rastlar mıydık?