Asya kokulu filmler

20-27 Eylül 2013 tarihlerinde, Türkiye’nin de üyesi bulunduğu D-8 ve ECO ülkeleri sinemalarından düzenlediğimiz Gelişen Ülkeler Film Festivali, bugün 19.00’da, Istanbul Kongre Merkezi, Harbiye’de açılıyor. Festivale dünya film dağıtım ağına kolaylıkla giremeyen, film festivallerinde de çok az yer bulabilen çalışmalar katılıyor. 14 ülkeden 34 filmin sergileneceği programda ayrıca yabancı konuklar da yer alıyor. Azerbaycan’dan Tevfik İsmailov, İran sinemasından Mücteba Raei, Türkmen yönetmen Hocakulu Narlıyev ve oyuncu Maya Aymedova, Endonezya’dan ayrıca bu festivalin de mimarı, eski D-8 genel sekreteri Dipo Alam ve Endonezya sinema ve televizyon sektöründen 15 kişi katılıyor. Beyoğlu Majestik Sineması, TÜRVAK Sinema Müzesi, Bağlarbaşı Kültür Merkezi ve Istanbul Şehir Üniversitesi’nde yer alacak gösterimler ücretsiz olarak sinemaseverlere sunulacak.

Bu filmleri daha önce hiç görmedik

Yapım yılının dikkate alınmadığı, daha çok katılan ülkelerin sinema tarihlerinden muhteva ve estetik değeri yüksek eserlerin, insanların ortak değerlerini öne çıkartan temalara sahip çalışmaların seçilmeye çalışıldığı festivalde, günümüzün biraz şirazesinden çıkmış sinema anlayışının dışında az bilinen filmler gösterilecek. Türkistan’ın milli kahramanlarından yazar Mustafa Şokay’ın hayatını işleyen Şokay, Kazak yönetmen Nariman Satibaldi’nin ustalıklı kamera çalışmasıyla, Nazarbayev’in 40 milyon dolarlık bütçe tahsisiyle bir büyük prodüksiyon olarak, kostüme bir dönem filmi hüviyetinde, Sovyet-öncesi devirden Berlin’de 1941’de vefatına dek geçen yüzyılın en hareketli yıllarına panoramik bir bakış getiriyor. Aynı sinemadan Sultan Khodzikov’un İpek Kız, yine Kazak tarihinden bir sevda ve güç efsanesi sunuyor. İran sinemasından Ali Hatemi’nin Aşkla Vurulmuş, Seman Mukaddem’in Kafe Sitare, Mücteba Raei’in Hidalu’ya Yolculuk, değişik toplumsal kesimlerden Doğu’ya has duyarlılığın ve estetiğin öne çıktığı imgeselliği yüksek bir görselliğe davet ediyor. Pakistan’dan Ayesha Khan’ın Keşf: Örtüyü Kaldırmak’ı, modern hayatta varoluşsal olarak manevi bir yolculuğa çıkışın bir versiyonunu deniyor. Cemil Dehlevi’nin Cinnah’ı, yine tarihi bir panoramada, Pakistan’ın kuruluşunda geçen olayları ve zihni arkaplanını, bir dönem filmi olarak karşımıza getiriyor. 

Mısırlı ünlü müzisyen Halim’in hayatı

Mısır’dan Şerif Arafa’nın, Ümmü Gülsüm’ün erkek karşılık düşümü Halim’in hayatından derlediği Halim, şarkıcının sanat dünyasını ülkedeki siyasi ve toplumsal dönüşümlerle birlikte işliyor. Şadi Abdüsselam’ın Mumya’sı, Mısır’ın yakın tarihinden esrarengiz bir eskiz sunuyor. Halid Yusuf’un Fırtına’sı ise, Irak savaşının patlak verdiği günlerde, Mısır’daki sosyal çalkantıyı işliyor. Endonezya’dan Riri Rıza’nın Gökyüzü Savaşçıları, çocukların dünyasına duyarlıklı bir şekilde yaklaşıyor. Faozan Rizal’in Habibi ve Aynun’u, eski Endonezya devlet başkanının hayatının tarihi süreci içindeki önemli noktalarıyla perdeye getiriyor. Hani Saputra’nın Kabe’nin Himayesinde, bir aşk hikayesinin manevi değişim sarmalındaki gelişimine ışık tutuyor. Tacikistan’dan Nasır Saidov’un Tam Gün Ortası, aralarına sınır çekilen iki insan topluluğun yaşadıklarını traji-komik bir şekilde işliyor. Türkmenistan’dan Hacakulu Narlıyev’in Annenin Sesi, modern hayatın inkırazlarını perdeye getiriyor. Afganistan’dan Atik Rahimi’nin Yeryüzü ve Küller’i, yeryüzü ıssızlığında insanların çareyle çaresizlik arasındaki durumuna mercek tutuyor. Diğer filmlerle festival, seyirciyi farklı bir duyarlılıkla farklı dünyaların içine çekmeyi planlıyor.