Bugün bayram. Bugün, kimsenin kafasýný siyasetle ütülemek istemiyorum.
Ramazan bayramý olsaydý, belki saða sola bakmaya, bu arada gazete karýþtýrmaya vakit olurdu. Bugün, kimi bacaðýný tutuyor kurbanýn, kimi kuyruðunu... Yani, kimsenin siyasi cevherlerle uðraþacak vakti yok.
Akþamüstü, kurban telaþesini bitirip, kavurmanýn tadýna bakýp köþeye çekildikten sonra, gazete okuyacak kadar takati kalanlar, yorulmadan þu satýrlar arasýnda dolaþabilirler.
Elimde kýymetli bir malzeme var. Ben, bu malzemeyi, yazýlarýmda, yeri geldikçe kullanýrým diye düþünürdüm.
Hani, Bediüzzaman der ya, "Belaðat, mukteza-yý hale muvafýk söz söylemektir" diye. Ben de, mukteza-yý hale, yani o anýn gereði neyse, ona göre söylerim diye düþünürdüm.
('Belaðat, mukteza-yý hale muvafýk söz söylemektir' sözünü, Bediüzzaman'la mülaki olmuþ bir aðabeyimden iþittim. Samsun'da mukim Hamdi Saðlamer'den. Hamdi Abi'nin Karanlýktan Nura Hatýralarým isimli bir kitabý da var. Nesil Yayýnlarý'ndan çýkmýþ. Buradan selam ve özlemlerimi gönderiyorum, 12 Eylül'ün ýssýz günlerinde, Samsun'un sokaklarýný birlikte arþýnladýðýmýz Hamdi Abi'ye.)
Sözlerden bahsediyorum. Yerli yerinde söylendiðinde insaný duraksatan sözlerden.
Ama yakasý açýlmadýk sözlerden. Ýkide bir rastlamadýðýmýz, hatýrasý olan sözlerden.
Þimdiye kadar bir yazýda taþý gediðine koyarcasýna kullanma fýrsatým olmadý. Bu bayram, birkaç tanesini, 'bayramlýk laflar' halinde, dilim döndüðünce arz etmek istedim. Hem, birkaç dostu hatýrlamýþ oluruz. Hamdi Saðlamer'i hatýrladýk, ne güzel oldu.
Yurdakul Daðoðlu'nu bilir misiniz? Aldað'ýn sahibi Yurdakul Daðoðlu'nu?
Ben Yurdakul Abi'den çok þey öðrendim.
Bizim fikir dünyamýzda kim varsa, hepsiyle az çok teþrik-i mesaisi olmuþtur. Üstad Necip Fazýl'ýn çevresinde çok bulunmuþtur mesela. Ben, anlattýðýný hatýrlýyorum, Nuri Pakdil Bey'in Ýstanbul Hukuk'tan okul arkadaþýdýr.
Merhum Erbakan'ý da yakýndan tanýr,
Özal'ý da.
Üzeyir Garih'le ortaklýk da yapmýþtýr.
Vaktim olsa, Yurdakul Daðoðlu'nun kitabýný yazardým. Öyle biridir Daðoðlu.
Bir gün, Yurdakul Abi, teknesiyle boðazdan çýkmýþ. Karadeniz'e açýlmak var fikrinde. Akþam, Anadolu Feneri'nin oralara demir atmýþ. Hava biraz bozuk. Gitsem mi gitmesem mi, kararsýz. Balýkçý kahvesinde insanlarla sohbet ediyor, havayý, denizi, anlamaya çalýþýyor.
Kahvede bir reis, sohbetin münasip bir yerinde þöyle diyor Daðoðlu'na:
"Denizcinun yüreði takasýndan büyük olacak!"
Yurdakul, bu lafý hiç unutamadýðýný söylüyor. Kýymetini bilen herkesin alacaðý bir þeyler var bu lafta...
Ya Kemal Abi?
Kemal Kelleci.
Allah sýhhat ve afiyet versin. Bizim alemin canlý tarihidir.
Herkesi bilir. Kimseye borçlu deðildir. Kendi ifadesiyle 'sevap hanesi dolmuþ'tur. Benim için, Kelleci'nin en önemli özelliði, hiçbir zaman, düþüncesiyle, imanýyla hayatý arasýnda bir çeliþki olmamasýdýr.
Daima 'ricit'tir. Her dem, yayýnlayacak bir 'bildirgeç'i vardýr.
Bir lafý var, ben ondan duydum, anlattýðý þahsýn profiline öyle uydu ki, bayýldým.
Meselesiz, derdi olmayan insanlar için söyleniyor bu söz. Baþkasýný düþünmeyen bencil insanlar için de... Kemal Abi þöyle söylemiþti o gün:
"Boþver þunu yahu, hiçbir iþe yaramaz, Allah bir üstten bir alttan delmiþ býrakmýþ."
Hafazanallah!
Bir cümle de, rahmetli kayýnpederim Arif Yýlmaz'dan. O da rahmetli dedesi Ali Efendi'den iþitmiþ.
Sorumsuz insanlar için söyleniyor. Hani bir iþ verirsin, her adýmda takip etmezsen, iþ hiç tanýyamayacaðýn bir þekle girer.
Kah unutur, hiç yapmaz; kah yanlýþ anlar, yanlýþ yapar, keþke unutsaydý dersin.
Hem sorumsuz, hem de havalý. Hiç alçak dallara konmaz.
Þöyle dermiþ Ali Efendi, bu tipler için:
"Ata biner Allah'ý unutur, attan iner atý unutur."
Yahu ne kadar güzel söz. Ne kadar uyuyor hayatýn gerçeklerine!
Bu sözleri, hayattaki karþýlýklarýyla eþleþtirmeyi de bilirdim ama, bayram gününde insanlarý üzmeyelim.
Lafý uzatmayalým, burada bitirelim.
Bayram-ý þerifiniz mübarek olsun.