Atamayana atarlar

Bernabeu’da bu kadar pozisyona gireceksin. Topları ya auta atacaksın, ya kaleciye teslim edeceksin. İşte Galatasaray ile Real Madrid arasındaki fark bu. Adamlar 3-4 defa geliyorlar, pozisyona girseler de girmeseler de golü buluyorlar. Ronaldo, Benzema, Higuain... 75. dakikada birden bire 3-0 maç.

Galatasaray kötü mü oynadı; hayır. Golü yedikten sonra Real’in üzerine gitti. Pozisyonlar buldu. Bas bas penaltı diye bağıran pozisyonları hakem görmezden geldi.

Drogba vurdu, kaleci kurtardı. Sneijder vurdu, kaleci kurardı. Melo vurdu, kaleci kurtardı. Eboue vurdu, kaleci kurtardı. Sonra Real Madrid geldi. Benzema vurdu, top direğe çarpıp ağlara gitti.

Galatasaray’da Ujfalusi sakatlandıktan bu yana, savunma hemen her maçta ciddi hatalar yapıyor. Bu maçta da Semih’in ilk 2 golde ne yazık ki hataları var. Ama Semih’e mazeret bulabilirsiniz. Çünkü genç ve ilk kez böyle bir statta Real Madrid gibi bir takımın karşısına çıkıyor. Onun için Semih’e fazla yüklenmemek gerek.

Devre arasında Drogba ve Sneijder’in peşinde koşarken; birinci sınıf bir stoper alınabilseydi, belki de bu hatalar yapılmazdı. Çünkü Ujfalusi’den Semih çok şey öğrenmişti ve öğrenmeye devam ediyordu.

Drogba, ilerlemiş yaşına rağmen, sahanın en iyilerinden biriydi. Ama Sneijder sahanın en kötüsüydü. Zaten ikinci yarıda Fatih Hoca onu kenara çekti. Sneijder’in ciddi anlamda maç eksiği varmış. Bunu da Real Madrid karşısında iyice anladık.

Kimse Galatasaray için kötü futbol oynadı diyemez. Ama beceriksiz diyebilir.

Norveçli hakem, söylentilere bakılırsa, Ronaldo’nun beğenmediği ve tutmadığı bir hakemmiş. Ama dün geceden sonra herhalde Ronaldo’nun en sevdiği hakemlerden biri olacak. Galatasaray’ın penaltılarını vermemesi bir yana; 3. gol öncesinde Drogba’ya faul yapılmıştı ama Norveçli faulu Galatasaray aleyhine verdi. Bu hakemi gördükten sonra, bizim hakemleri eleştirmekten vazgeçmemiz gerekiyor.

Galatasaray, turu belki İspanya’da kaybetti. Ama Şampiyonlar Ligi’nden yüzünün akıyla çıktı.