Eski alýþkanlýklarýnýn hortlamasýna bakýlýrsa yine köþeye sýkýþtýlar galiba.
Þu çeliþkiye bakar mýsýnýz?..
“Laikliði ve Atatürk ilkelerini koruyup kollamakla görevli” olduklarýný iddia eden birileri, Mustafa Kemal’in kurduðu Türkiye Cumhuriyetini yýkar, TBMM’yi devre dýþý býrakýrdý.
Türkiye, son yýllarda enerjisinin büyük kýsmýný bu vesayet odaklarý ile mücadeleye harcadý.
Elbette kolay olmadý.
Haçlý emperyalistleri, Türkiye’yi sürekli kontrol altýnda tutabilmek için, zaman ve zemine göre farklý versiyonlarýný devreye soktuklarý “hibrit” bir darbe mekanizmasý kullanmýþtýr.
1960, 72, 80 ve 97’de ihaleyi silahlý darbeciler üstlenmiþ, 2007’de ise siyasi lejyonerler kullanýlarak bizzat parlamentoda “darbe” tezgahlanmýþtýr.
Düþünebiliyor musunuz?
“Ülkeyi, irtica karanlýðýna götürmek isteyenlerden kurtararak Atatürk ilkelerine sahip çýkýyoruz” diyenler, aslýnda Türkiye Cumhuriyeti’ne cephede engel olamayan yedi düvelin iþgal planlarýna hizmet etmiþ.
Ýþgalciler at deðiþtirdi
Sonra ne oldu?..
“Atatürk’ü koruma ve kollama” gerekçesinin son kullanma tarihinin dolduðunu gören “büyük patronlar” yeni bir buluþla FETÖ projesini devreye soktu.
Gezi kalkýþmasý gibi zaman zaman geleneksel darbecilerle de ortak çalýþan yeni lejyonerler, son bir “altýn vuruþ” olarak 15 Temmuz’u gerçekleþtirdi.
Bu, FETÖ’nün Truva Atý olarak kullanýldýðý bir iþgal teþebbüsüydü.
Ama Çanakkale’den bu yana bir türlü baþedemedikleri Türk milleti, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn önderliðinde, “Atatürk’ün kurduðu Türkiye Cumhuriyeti”ni yýkýlmaktan kurtardý.
Düþünsenize...
CHP gibi bir partinin lideri (yani Atatürk’ün temsilcisi) olarak o koltukta oturan ama o gece “güvenli bir eve”sýðýnarak darbeyi ekranlardan kontrol eden ve ertesi gün de FETÖ firarisi gibi ezik bir biçimde tekneyle kaçan Kýlýçdaroðlu ve avanesi “Atatürkçü” olacak, F16 ve tanklara meydan okuyarak caný pahasýna bu cumhuriyeti kurtaranlar “Atatürk düþmaný” ilan edilecek öyle mi?
“Atatürk düþmaný” arayanlar, onun kurduðu partiyi; kaset kumpasýile iþgal ederek FETÖ’ye peþkeþ çekenlere baksýn.
Maymuncuk gibi kullandýlar
Atatürkçülük kadar istismar malzemesi yapýlan bir unsur yok.
Hatýrlar mýsýnýz, bir zamanlar gecekondu þehri olan Ýstanbul’da hemen her gecekondunun önünde bir Atatürk büstüvardý.
Buna raðmen gecekondusunu kurtaramayan uyanýklar, yýkým ekibi geldiðinde büyük bir Atatürk afiþini kaptýðý gibi çatýya çýkarak dozerleri püskürtürdü.
Bu da oldu...
Seydiþehir’de okuduðum yýllarda Alüminyum Tesisleri’nde çalýþan bir iþçi, amirlerinden bir hafta izin istemiþ ama alamamýþ.
Bunun üzerine fabrika önündeki dev Atatürk heykeline bir selam çakmýþ ve “Paþam, bir hafta izne ihtiyacým var ama vermiyorlar” demiþ ve memleketine gitmiþ.
15 gün sonra döndüðünde, hakkýnda iþlem yapýldýðýný öðrenince heykele selam çakarken çektirdiði fotoðrafý göstermiþ ve “Siz bir hafta vermediniz ama paþam 15 gün izin verdi. Sýkýyorsa iþlem yapýn, koskoca Atatürk’ün bana 15 gün izin verme yetkisi yok mu”demiþ.
Ýnanmayacaksýnýz ama bu kardeþimiz, hiçbir þey olmamýþ gibi iþine devam etti.
Samimiyseniz susun...
Bu örnekler, son dönemde þahit olduðumuz istismarlarýn yanýnda çok masum kalýr.
Meþru yolla baþarýya ulaþamayanlar ucuz yollara baþvuruyor.
Bu ülkenin en büyük problemi samimiyetsizliktir.
Darbeciliðin adýný “Kemalizm” koyan istismar abideleri ile Ýngiliz imalatý FETÖ bukalemunlarý “Atatürkçü” oluyor, milli þahlanýþýn liderine ise “diktatörlük”diyorlar.
Yeter beyler...
Zerre kadar samimiyetiniz kaldýysa lütfen “Atatürkçüyüz” demeyin.
Zira Atatürk darbeci de olamaz, FETÖ’cü de...