Atatürkçülük üzerinden darbe hevesleri

Son günlerdeki provokasyonlar, Atatürk heykellerine çarþaflý kadýnýn balta ile saldýrmasý falan… Diyanet Ýþleri Baþkanýnýn Kadir Mýsýroðlu’nu ziyaretinin üstüne çullanmalar filan… 

Havada provokasyon kokusu var. Havada TSK içinde hala gizlenen FETÖ’cüler ile Kemalist cunta heveslilerini ortak harekete geçmeye zorlayan kýþkýrtmalar, tahrikler var. 

Biz bu havayý daha önceki darbe dönemleri öncesinde hep gördük, hepsinde gördük. 

15 Temmuz hain darbe giriþimine milletin verdiði destansý cevap ortada iken birilerinin hala darbe heveslerini ortaya dökmeleri gerçekten büyük cüret ama kof kabadayýlýk… 

Millete, demokrasiye güvenmeyip ABD’ye, Avrupa’ya güvenenlerin demek akýllanacaðý yok. 

Öncekilerde millet darbelere karþý koyamýyordu/direnemiyordu. 

Amma 15 Temmuz’da milletimiz canýný ortaya koydu. 250 þehit verdi. 2 binden fazla gazimiz var. Tanklarýn önüne atladý, kurþunlarýn üzerine yürüdü. Bu kararlýlýk, bu yiðitlik karþýsýnda hala darbe heveslisi olanlar bir deðil bin kere düþünsün. Çanakkale ruhu ile ayaða kalkmýþ bu millet, daha darbe giriþiminin ilk dakikalarýnda söndürür o Haçlý yangýnýný… 

Þu Atatürk’ün arkasýna saklanýp bildik provokasyonlarý, Washington portakalýnýn kanalýnda, Sözcü’nün köþelerinde köpürtmeyi de býrakýn. 

Sizin Atatürkçü deðil darbeci olduðunuzu, sizin cemaziyülevvelinizi biliyoruz. 

Bütün cuntacýlar darbelerde Atatürk’ü, demokrasiyi kullandýlar. Hatýrlatayým: 

 27 Mayýs 1960 darbe bildirisinden: “Bugün demokrasimizin içine düþtüðü buhran dolayýsýyla… Büyük Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ prensibi bayraðýmýzdýr.” 

12 Mart 1971 Muhtýrasý’ndan: “Anayasanýn öngördüðü reformlarý Atatürkçü bir görüþle ele alacak ve inkýlâp kânunlarýný uygulayacak kuvvetli ve inandýrýcý bir hükümetin demokratik kurallar içinde teþkili zaruri görülmektedir.” 

12 Eylül 1980 darbesinden: “Atatürkçülük yerine irticai ve diðer sapýk ideolojik fikirler üretilerek… Atatürk Milliyetçiliðinden hýz ve ilham almanýn, politikada "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesine baðlý kalmanýn…” 

27 Nisan 2007 e-muhtýrasýndan: “Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, “Ne mutlu Türküm diyene!” anlayýþýna karþý çýkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düþmanýdýr ve öyle kalacaktýr.” 

15 Temmuz 2016’daki bildiriden: “Yüce Atatürk'ün önderliðinde… Türk Silahlý Kuvvetleri, ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesinden hareketle yönetime el koymuþtur.” 

Millete ve demokrasiye darbe yapanlarýn aðýz birliði ederek; “Atatürk”, “Yurtta sulh cihanda sulh” demeleri bu millete kalleþliktir. 

Hem Atatürk’ü, Cumhuriyetin kurucusu olarak alkýþlayacaksýn, hem de Cumhuriyetin ruhunu katleden bütün darbeleri onun adýna yapacaksýn. 

Karaktersizliktir bu. 

Evet, görüyoruz milletin oyu ile demokratik yollardan iktidar yüzü göremeyeceðine inananlar yine ayakta. 

Kadir Mýsýroðlu’nun bugün hedefe konan geçmiþte söylediklerinin bir kýsmýný ben de tasvip etmiyorum. Pek çok görüþüne, fikrine katýlmýyorum. 

Ama bu linç histerisi ne? Diyanet Ýþleri Baþkanýnýn ziyareti üzerinden bu yalýn kýlýç Cumhurbaþkaný Erdoðan düþmanlýðýndaki gözü dönmüþlük ne? 

PKK, FETÖ destekçileri söz konusu olduðunda siz diyordunuz: “Nefret ettiðiniz insanlarýn ifade özgürlüðüne inanmýyorsanýz, ifade özgürlüðüne hiç inanmýyorsunuz demektir.”  

Siz hatýrlatýyordunuz Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi’nin içtihadýný: “Ýfade özgürlüðü, ayný zamanda devletin veya nüfusun bir bölümü için saldýrgan, þok edici veya rahatsýz edici bilgi ve düþünceler için de uygulanýr. Bunlar olmaksýzýn demokratik toplum olmaz.” 

Kadir Mýsýroðlu söz konusu olduðunda katliam yapan paralý askerlere dönüþüyorsunuz. 

Siz alenen ikiyüzlüsünüz…