Atatürk’ten sonra gelen en güçlü lider

Bu kim?

Şevket Süreyya Aydemir’in kodladığı gibi, “ikinci adam”, “üçüncü adam” diye sıralamaya başlamayın.

Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra gelen en güçlü lider ne İsmet Paşa’dır, ne Bayar’dır, ne Menderes’tir, ne Demirel’dir, ne Özal’dır, ne Ecevit’tir, ne Erbakan’dır, ne Erdoğan’dır, ne de Baykal’dır.

Kimdir peki bu güçlü ve karizmatik lider?

Kim olabilir?

Elbette Kemal Kılıçdaroğlu...

İddia CHP Genel Başkan Yarımcısı Gürsel Tekin’e ait...

Kendisi anlatsın: “Sayın Kılıçdaroğlu, tabanda, örgütte Atatürk’ten sonra en güçlü liderdir. Buna Rahmetli Ecevit’i de katıyorum. Bunları 30 yıldır bütün kademelerde görev yapmış biri olarak söylüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu’nu devirmeye kimsenin gücü yetmez. Bunun yerel seçim sonuçlarıyla bağlantısı yok. Sayın Genel Başkanın kendisinin vermediği bir karara başkalarının müdahalesi söz konusu olamaz...”  

 

Konuyu detaylandırmadan önce, iki küçük saplama yapmam gerekiyor.

Birincisi, “Sayın Genel Başkanın kendisinin vermediği bir karara başkalarının müdahalesi söz konusu olamaz...” sözleri, konumuzla alakalı değil...

Hakkındaki spekülasyonlara açıklık getirmeye çalışıyor Gürsel Tekin...

Hani, ismi, muhtemel İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayları arasında geçiyordu ya...

Demek istiyor ki Gürsel Tekin, “Ben aday olmak isterim ama zırt diye de kendimi ortaya atmam. Genel Başkanım dilerse bu olur. Başkalarının engellemesi Genel Başkanımım dilemesinin önüne geçemez.”

Daha da özeti şu: “Ben adaylığa hazırım... Güçlü Genel Başkanım beni işaret etmeye hazır mı?”

 

İkincisi de şu:

Gürsel Tekin, “en güçlü lider değerlendirmesini” CHP genel başkanları arasında yapıyor... Yani, kıymetli liderini Menderes’le, Özal’la, Erdoğan’la filan yarıştırmıyor. Haksızlık olmasın diye düzeltiyorum...

Demek ki neymiş?

Kılıçdaroğlu, İsmet İnönü’den de, Bülent Ecevit’ten de, Erdal İnönü’den de, Deniz Baykal’dan da güçlüymüş...

Tabii, “güç”ten ne anladığımız önem kazanıyor burada...

Herhalde “örgütsel güç”ten söz ediyor Tekin... “Sayın Kılıçdaroğlu’nu devirmeye kimsenin gücü yetmez” deme ihtiyacı hissettiğine göre, “örgütsel güç”tür bu. Ne olabilir ki?

Demek istiyor ki, “Parti içindeki ve dışındaki muhtemel kalkışma, örgütsel güç tarafından kolayca bertaraf edilecektir...”

Mustafa Sarıgül’e ve ulusalcılara yönelik, üstü örtük gözdağı...

Fakat, merakımı muciptir:

Kemal Bey hangi tabandan geliyor, hangi örgütsel basamakları tırmandı, hangi mücadeleleri verdi, bu makamı hak etmek için hangi bedelleri ödedi ki, onu devirme teşebbüsleri “örgütsel güç blokajına” tosluyor?

Kasetle gelmiş bir Genel Başkan’dan söz ediyoruz.

Boşluktan yararlanmıştır, fırsatları değerlendirmiştir, arkasına rüzgâr almıştır... Doğan Medya Grubu ve İstanbul sermayesi rüzgârı...

Bir anlamda hazıra konmuştur

Baykal ve “seleflerinin” bin bir emekle kurdukları yapıya, hiçbir bedel ödemeden, hiçbir masraf yapmadan ve bu işin acısını çekmeden “tepeden iniş” yapmıştır.

Bu mudur?

Konunun “mizah kaldırır” tarafı da var ama Gürsel Tekin dostumuzu ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu üzmek istemiyorum.

Bu işi isterseniz siz yapın; Atatürk’ün söylev ve demeçleriyle, Kılıçdaroğlu’nun söylev ve demeçlerini “karşılaştırmalı” olarak okuyun.

Kendi kendisinin karikatürü bir liderle karşılaşırsanız, işte o Kemal Kılıçdaroğlu’dur.