‘Atatürk’ün evi’

Kemalist aydýnlarýmýz hemen her fýrsatta övünerek çaðdaþ bilimden bahsederler ve eðitimi bu çaðdaþ bilime göre tasarlamayý savunurlar. Geleneksel olan hemen her þeyi de kötülemeyi ihmal etmezler. Ancak savunduklarý ile uygulamalarý arasýnda tuhaf farklýlýklar görürsünüz. Dahasý, belli konularda savunduklarý eðitim uygulamalarýnýn ne derece “çaðdýþý” ve “bilim karþýtý” olduðunu fark etmediklerini görürsünüz.

Bunun okul öncesinden yükseköðretime sayýsýz örneði var.

Mesela kimileri hemen her fýrsatta medreseyi küçümserler, ancak -dünyadaki çoðu köklü üniversiteye benzer þekilde- Harvard’ýn temelde bir tür “medrese” iþlevi görmek üzere yani din adamý yetiþtirmek misyonuyla Püritenler tarafýndan kurulduðunu görmezler. Yale ve Columbia gibi diðer saygýn özel üniversiteler de baþka cemaatler tarafýndan ama ayný misyonla kurulmuþtur. Bir devlet üniversitesi olan Kaliforniya Üniversitesi de adýný bir din adamýndan (Berkeley) almaktan ve bugüne kadar kullanmaktan çekinmemiþtir.

Yine Kemalist aydýnlarýmýz, kýz ve erkeklerin ayrý mekanlarda eðitim almasýna zinhar karþýdýr ve bunu çaðdaþ bilime uygun bulmaz. Oysa bugün birçok uluslararasý bilimsel dergide, kýzlarýn ve erkeklerin ayrý mekanlarda eðitim almasýnýn artýlarý ve eksileri rahatlýkla tartýþýlmaktadýr. Dahasý, hemen bütün Batý ülkelerinde, kýzlara yönelik oldukça seçkin ve kaliteli liseler vardýr.

Benzer þekilde, sadece ABD yükseköðretiminde 50’ye yakýn kolej, sadece kýz öðrenci kabul etmektedir. Bunlarýn birçoðu çok seçkin ve kaliteli kabul edilmektedir. Bu kolejlerden mezun olan birçok baþarýlý kiþi (ör. Hillary Clinton, Benazir Butto, Madeleine Albright, Nancy Pelosi, Margaret Mead) vardýr.

Yine Kemalist aydýnlarýmýz, çocuða çok önem verir görünürler ve çocuk eðitiminin bilimsel yapýlmasýný arzu ederler. Ancak, uygulamada, bilimselliði son derece þaibeli bütün uygulamalarýn en iflah olmaz savunucularýdýrlar. Örneðin, tek bir kiþinin “Cumhuriyetin kurucusu” olduðunu ýsrarla savunurlar.

Bu, tarihi verilerle yeterince desteklenmiþ bir iddia mýdýr?

Bunu, çocuklarýn körpe dimaðlarýna ýsrarla kazýmaya çalýþmak hangi çocuk psikolojisi yaklaþýmýna uygundur? Hangi çaðdaþ ülke benzer bir þey yapmaktadýr?

Bu sorularý artýrabiliriz. Artýrmalýyýz.

Þimdilik, 10 Kasým vesilesiyle bana bu yazýyý yazdýrtan olayý da anlatmak istiyorum.

Bir gün anaokuluna giden oðlum, bizim evdeki bir geleneksel Safranbolu evi maketinden bahsederken, “Atatürk’in evi gibi olan ev” dedi. Þaþýrdým çünkü bizim evde böyle bir benzetmemiz daha önce olmamýþtý.

Düþündüm: bir çocuða çevresindeki ev yapýlarýnýn adlarýný öðretmeyip, tek bir kiþinin hayatýnda geçen bir ev figürünü çocuðun dimaðýna yerleþtirmek nasýl bir “pedagoji”?

Bu pedagoji, bilimsel mi? Hangi “çaðdaþ” ülke böyle bir yaklaþým izlemektedir?

Doðrudan söyleyeceðim: Ben çocuðumun geleneksel bir Safranbolu evini, bir Bursa evini, bir Selanik evini veya bir Harran evini hatta “TOKÝ modeli” evleri adlarýyla ve özellikleriyle bilmesini, “Atatürk’ün evi”ni bilmesinden daha öncelikli buluyorum.

Böyle düþünmemin çok saðlam bir pedagojik nedeni var: Çocuk, en yakýnýndan baþlayarak, çevresindeki varlýkla etkileþim halinde olmalýdýr. Heideggerci bir dille söyleyecek olursam, çocuða, bir takým soyutlamalar ve dolayýmlarla konuþmak ve çocuðu kalýba sokmak yerine, o çocuðun çevresindeki varlýðý dinleyebilmesine ortam hazýrlamak gerekir. 

Amacým, Kemalistleri kýzdýrmak deðil.

Amacým, bir veli ve akademisyen olarak benim taleplerimi karþýlamayan mevcut Türkiye eðitim sisteminin bilimsel ve felsefi sefaletine iþaret etmek.

Söylem düzeyinde Kemalistlere katýlýyorum. Ben de eðitim siteminin bilimsel ve çaðdaþ olmasýný istiyorum. Ancak, bu terimleri yerli yerine oturtmak þartýyla. Zira ABD, Kanada, Ýngiltere, Avustralya, Japonya, Finlandiya ve Kore’de bilime, çaðdaþlýða ve “öðretimin birliði”ne aykýrý olmayan uygulamalarýn ve toplumsal taleplerin, Türkiye’de bilim ve çaðdaþlýk adýna bastýrýlmasýnýn absürt olduðunu düþünüyorum.

Yeni Türkiye’de eðitim gerçek anlamda akýlcý ve zamanýn ruhuna uygun olmalýdýr