Samsun’a son gidiþim 1995. Mustafa Karaalioðlu bir proje yapmýþtý. Genel seçim öncesinde Türkiye’nin nabzýný tutacaktýk. Herkes bir yerlere gidecekti. Ben Samsun, Trabzon, Rize ve Erzurum’a gittim.
O sene, seçim sonuçlarýný en iyi biz tahmin etmiþtik.
15 seneyi bile geçmiþ. Ayýp etmiþim gerçekten. Ýnsan, ekmeðini yiyip suyunu içtiði bir memleketi bu derece ihmal eder mi?
Önce Cemil Öksüz. Benim, 80’li yýllarýn Samsun’unu tanýmama sebep olan, Cemil Öksüz’dür. Nerede bir ‘iyi adam’ varsa, tanýþtýrdý beni.
Yusuf Akdoðan. Daima kaygýsý, derdi olan bir adam. Ve Fuat Susuz’un kuzenleri, Yýlmaz ve Burhan Delibaþ. Helal lokmadýr insanlarý güzel kýlan.
Adnan Bahadýr. Of’un harikalarýndan biridir. Tamamý aksiyondur. Þimdi gazete çýkarýyor, hiç durmaz. Mutlaka bir þey yapar.
Hüseyin Eren, Hasan Yazgan, iyi ki vardýlar o günlerde. Ali Rýza Öztürk Hoca. Samsun’un büyüklerindendir. Þükrü Karaca. Tek tük haberini alýyorum. Ýyi de esnaftýr. Hamdi Saðlamer. ‘Aþýk’ desem yeridir. Ondaki coþkuyu çok az kimsede bulabilirsiniz.
Lastikçi Mehmet Abi’nin dükkanýnýn, Ramazan gecelerini ihya etmeye pek müsait bir bahçesi vardý. O akþamlar, unutulamaz. Mehmet Abi, ne hoþ sohbet adamdý,
anlattýðý þeyin kýlýðýna girerdi.
Þunu da unutamam, Mehmet Abi’nin dükkaný, sahile yakýn baþka bir yerdeymiþ.
Bir gün, mahkemelik olmuþ. Niye mi?
Atatürk, Samsun’a çýktýðýnda, Bandýrma gemisinden sahile, doðal olarak sandalla gelmiþti. Atatürk’ün sandalla geçtiði yerler, sonradan dolduruldu. Fuar alaný oldu.
Meðer, Mehmet Abi’nin dükkaný, Atatürk’ün, gemiden sahile geçiþ güzergahýndaymýþ. Yani sandalýn yolu üzerinde. Ve oraya bir tören yeri, bir anýt yapýlacakmýþ.
Mahkemeyi kaybetmiþ Mehmet Abi. Dükkanýn baþka yere taþýmak zorunda kalmýþ.
Gel zaman git zaman, Samsun’da bir anýt daha yapýlmasý kararlaþtýrýlmýþ.
Hadiii, yine Mehmet Abi’nin dükkaný. Lastikçi Mehmet yine mahkemelik.
Neden? Çünkü Atatürk, sandalla Mehmet Abi’nin dükkanýnýn yeni taþýndýðý yerden de geçmiþ.
Mehmet Abi, mahkemede demiþ ki, “Anladým hakim bey ama, Atatürk, Bandýrma gemisinden sahile gelirken, durmadan beni mi takip etti?”
Tabii yine kaybetmiþ mahkemeyi.
Nasýl kaybetmesin, bir tarafta Atatürk, bir tarafta Boþnak Memet.
Mehmet Abi’nin hikayesi bitmez.
Þu da çok hoþtur:
“Sene 1945 -veya ona yakýn bir þey-, Ýngiliz donanmasýna baðlý bir kaç gemi Samsun Limaný’na demirledi. Ýngiliz askerleri Büyük Otel’in salonuna geldi. O zamanlar, dans mans bizde yeni baþlýyor.
Millet, dans ederken, Ýngiliz askerleri birden daldý otelin salonuna. Müziði, dansý görünce, onlar da karýþtý. Türk Türkle dans ediyordu, birden Ýngiliz askerleri bizimkilerle dans etmeye baþladý.
Eþraftan birisi, o kargaþada, masanýn üstüne çýktý. Ve sarhoþ aðzýyla, hacýyatmaz gibi ileri geri sallanarak, baðýrdý:
- Arkadaþlarrr, namus, Ýngiliz askerleri tarafýndan ele geçirilmiþtir. Hücum!”
Eh, yeniden karýþmýþ ortalýk. Tabii ki Ýngiliz askerleri bu karýþýklýklarýn sonunda gemilerine dönmüþler.
80’lerin ýssýzlýðýnda nice güzel adam tanýdým Samsun’da. Belki yüz kiþi belki daha fazla. Hepsini hatýrlýyorum ama, nasýl anabilirim onlarý bu yazýnýn içinde?
Samsun’un, sokak aralarýnda, küçük iskemlelere oturulan çay ocaklarý vardý. Var mý hala ayný çay ocaklarý?
Vehbi Gül, Samsun’un ‘tarihi’ þahsiyetlerinden biriydi... Milletin nabzýný tutmasýný biliyordu demek ki, neredeyse 17 yýl yönetti Samsun’u. Oralarda mý acaba?
Tanýþmadýðým, bir baþkan Yusuf Ziya Yýlmaz Bey var. Yýlmaz, Vehbi Gül’ün rekorunu kýracak gibi görünüyor. Onunla da kýsmetse bugün tanýþýrýz.
Evet, bugün. Allah izin verirse, Star Gazetesi olarak Samsun’dayýz. Akþama, Atatürk Kültür Merkezi’nde, Hakan Albayrak, Nasuhi Güngör, Sibel Eraslan, Nuh Yýlmaz ve ben, Ortadoðu’yu konuþacaðýz.
Bekleriz efendim.