Türkiye’ye yapılan her saldırı sonrası olduğu gibi Ankara’daki son saldırının ardından da “Her şey izlediğimiz dış politika yüzünden” diyenler haklı mı diye düşündüm.
Ak Parti’nin iktidara gelmesiyle dış politikada değişen neydi ki saldırıları yapanlar ve yaptıranlar değil de saldırıya uğrayanlar suçlanıyor?
Aidiyet duygusu besledikleri ülkelerde yaşanan en küçük çatapatta dayanışma çağrısı yapanlar, kafa kâğıtlarını taşıdıkları topraklara yapılan saldırılarda niye şeytanın sesi oluyorlar?
“Karışmayalım” diyenler neye karışmayalım diyor?
“Herkesle düşman olduk” diyenler barıştan ne anlıyor?
“Türkiye Suriye oldu” diyenler Suriye’deki halk ayaklanması öncesi Türkiye’de bomba patlamadığını, Türkiye’nin güllük gülistanlık olduğunu mu söylemek istiyorlar?
Her saldırıda aynı nakaratı söyleyenler şunu demek istiyor: Ey Türkiye’yi yönetenler, bu rejim, efendilerimize bazı sözler verilerek kuruldu. İnancınıza göre insanlığınıza göre bu ülkeyi yönetemezsiniz! Dış politikada mazluma göre değil, zalime göre tavır alacaksınız. Haklıdan değil, güçlüden yana olacaksınız. Yani bizim efendilerimizden. Yoksa, devletin kalbinde bombayı patlatır sonra da “Devletin kalbine bomba” diye manşetler attırırız.
“Karışmayın” diyorlar; “Bırakın mağdur, mazlum kardeşlerinizi. Efendilerimiz bombalar, katleder, size ne? Lozan’da efendilerimiz tarafından bahşedilen sınırları sadece ülke sınırı mı sandınız? Kalplerinize de, vicdanlarınıza da o sınırlar çizildi. Düşünmeyin Arakan’ı, Afrika’yı, Suriye’yi, Irak’ı, Afganistan’ı, Moro’yu... Kalbiniz atmasın kundakta ölen bebeler için, tecavüze uğrayan bacılarınız için... Lafımızı dinlemezseniz kalbinizi söker çakallara yediririz!”
Bizleri sınır ihlaliyle suçluyorlar, yüz yıldır yaptıkları ihlallere bakmadan!..
Kalbimizi et parçası sanıp bombayla durduracaklarını sanıyorlar!.. İnsanlık yolunda yalnız kalmışlığımızı yenilgi sanıyorlar. Oysaki:
“sandılar yalnızlığımız
suskunluğumuz olacak
suskunluğumuzun bahanesi olacak yalnızlık.
sandılar sesi soluğu çıkmaz
kolu kanadı kırık insanımın.
bilemediler dağın, taşın
açan tomurcuk, uçan kuşun
ak öfke kesileceğini...
(...)
artık ne gam yeryüzünün
şeytana utanç zebanilerinden
ateş de olsa yürüyecekler.
ateş de olsa yürüyecekler
ateşe kalmamak için;
insan olma bedeli için,
iyi için, doğru için, güzel için
yeni bir dünya, yeni insan için” (S. Mirzabeyoğlu)
Artık, Allah’ın izniyle hiçbir kuvvet bu ak öfkenin karşısında duramayacak!
Artık, Allah’ın izniyle hiçbir kuvvet bu yürüyüşü durduramayacak!
Evet biraz daha acı çekeceğiz ama gün yüreği insanlık için atanların günüdür!
Hamdolsun!..