Cumhurbaþkaný Erdoðan BM zirvesindeki konuþmasýyla dünyada vicdanlý insanlarýn ortak sesi oldu.
Yakýn gelecekte bölge aktörlerinin bir araya gelmesi þart. Ankara, Tahran, Baðdat ve Þam, Ýsrail'in yaydýðý ateþ topunu görmek zorunda.
Küresel aktörlerin rekabetinde bölge ülkelerinin ve mazlum halklarýn ezilmesi riskiyle karþý karþýyayýz.
Çatýþmanýn gergin yayý ise Doðu Akdeniz'de.
Ýsrail'in Lübnan'a saldýrýsýnýn arkasýnda birden neden yatýyor:
Hizbullah ve Hamas arasýndaki irtibatý kesmek, Ýran'ýn Hizbullah'a desteðini önlemek ve Lübnan'daki hizipleri çatýþtýrarak Hizbullah'ý parçalamak ve Güney Lübnan'ý iþgal etmek.
Lübnan'da Sünniler, Þiiler, Hristiyan Araplar ve Dürziler baþat aktörler arasýnda. Bu gruplarý birbirine düþürmek için çabalayan Ýsrail tüm yaptýklarýna karþýn bu gruplarýn kendisine karþý birleþmesine neden olabilir.
Kötü senaryoda ise Lübnan'da iç göç ve çatýþmalarýn yaþanmasý. Bu da zaten zayýf bir yapýya sahip olan Lübnan'ý yeni bir kaosa sürükleyebilir.
Ýsrail için Golan Tepeleri ve su kaynaklarý birincil öneme sahip ancak Suriye'nin kýyý hattýnda Lazkiye, Humeym, Banyas, Tartus gibi alanlarda da Rusya'nýn askeri üsleri mevcut.
Ýsrail'in Lübnan'dan sonraki hedefi Suriye, temel motivasyonu ise Doðu Akdeniz kýyý þeridine hâkim olmak. Küresel çatýþmada limanlarýn kritik önemi malum. Elbette bu Tel Aviv'i aþan bir mesele.
Erdoðan'ýn BM'deki küresel çaðrýsý yozlaþmýþ dünya sistemine ne derece etki edecek bilinmez ancak etrafýmýzda geniþleyen ateþ çemberini önceden gören bir Ankara mevcut.