Aðustos 2001’in ilk haftasýnda ABD Savunma Bakanlýðý (Pentagon)’a girerken, tek programým, 1986’da Oxford’daki Orta Asya Enstitüsü toplantýsýnda tanýþtýðým isimle buluþmaktý.
Neo-con, lobinin adamý Pentagon’un Net Assesment biriminde Türkiye-Ortadoðu masasý þefi olarak görev yapýyordu. Dindar bir Yahudi, tam bir Ýsrail destekçisiydi. Kendisinden, Osmanlý’nýn 19’ncu yüzyýlda ABD’ye yaptýðý bir askeri yardýmýn Pentagon arþivlerinde izini sürmeme yardým etmesini isteyecektim.
Kahve içerken, “O burada, ve istersen seni tanýþtýrabilirim” dediðinde bir gazeteci olarak heyecanlanmam normaldi. Amerikan derin devletinin efsane portresi, Andrew Marshall’dan söz ediyordu. Amerikan filmlerinde, “derin devlet karakteri” hep, saçý olmayan, uzun yüzlü ve keskin bakýþlý bir aktörle yer alýr. Odasýna girdiðimde, hayli loþ bir ortamda berjer bir koltukta oturan þahýs aynen öyleydi.
Amerikan derin devletinin deðiþmez karakteri, “Sovyetler Birliði’ni yýkan beyin” Andrew Marshall karþýmda oturuyordu.
1921 doðumlu Marshall, Pentagon’un gelecek stratejilerini belirleyen, Net Assessment bölümünün baþýna, 1973 yýlýnda Richard Nixon tarafýndan atandý ve bu görevini 2015 yýlýna kadar sürdürdü!.. 42 yýlda sekiz baþkan eskitti, o hiç deðiþmedi!.. Pentagon’daki odasýnda buluþtuðumda 80 yaþýndaydý, 95 yaþýnda emekli olmaya karar verdi, aldýðým bilgiler,Trump yönetiminin Çin politikasýnda çuvallamasý nedeniyle 98 yaþýnda Washington’a geri döndüðü, kurduðu özel ekiple bugünlerde Beyazsaray için yeni stratejiler ürettiði yönünde.
Lafý uzatmayayým. Sorulu-cevaplý bir sohbet oldu, bana, sanki bir doktora öðrencisine ders verir gibi, son derece sakin, ama her kelimesi çok iyi seçilmiþ cümlelerle, dünyanýn 21’nci yüzyýlda yaþayacaðý AVRASYA SAVAÞI’ný anlattý.
Ýlk hedef Afganistan’daki Taleban yönetimini yýkmak, devamýnda, Irak ve Suriye’deki rejimleri sonlandýrmaktý. Sonra, Ýran kuþatýlacak, Rusya ise Kafkasya’dan baþlayan iç çatýþmalar sürecinde daðýlacaktý. Ýþin, Sudan, Libya, Yemen ve Somali’ye uzanan çok boyutlu cepheleþmeleri vardý. Mesela, “Bu denklemde Pakistan bir nükleer güç olarak nerede yer alabilir” soruma yanýmdaki uzmana dönüp, “Sence Pakistan diye bir devlet var mý” diyerek yanýtlamasý bile her þeyi anlatýyordu.
Türkiye üzerine tek kelime etmedi, yaþayarak öðreniyorum.
Ayrýlýrken son olarak, “Bu savaþý baþlatmak için bir gerekçeye ihtiyacýnýz olacak” dediðimde keskin bakýþlarýný gözlerimin içine dikti, “O gerekçe mutlaka gelir” dedi.
1.5 ay sonra 11 Eylül 2001 günü, New York’taki Dünya Ticaret Merkezi, gözümüzün önünde yýkýlýp giderken, yanýmda oturan Erol Mütercimler’e, “Meðer Andy, o gerekçenin geleceðini biliyormuþ” dediðimi hatýrlýyorum.
Vahit Çelikbaþ-Özcan Ertuna’nýn üstün gayretleriyle yayýnladýðýmýz M-5 Savunma ve Strateji dergisinin Ekim-Kasým- Aralýk 2001 kapaklarý Pentagon’daki o sohbetin doðrultusunda hazýrlandý. Bakýn, 18 yýl önce o kapaklarda yazan ülkeler bugün ne durumdalar…
AVRASYA SAVAÞI, insanlýk açýsýndan petrol çaðýnýn son enerji savaþýdýr. Amerikan planlamasýný ilk bozan, Vladimir Putin oldu, direniþ hattýný önce Çeçenistan Savaþý’nda kurdu, iþi, Kýrým’ý ilhaka kadar vardýrdý. Ýkinci bozan, 2009- Davos’taki “one minute”ten bu yana R.Tayyip Erdoðan’dýr.
15 Temmuz bu savaþýn bir taktik saldýrýsýdýr, asýl stratejik saldýrý gelmemiþtir.
S-400 süreci bütün herþeyi belirleyecek, alarmda olmak zorundayýz.
Kalkmýþ birileri hala “beka mücadelesi var mý” falan, konuþup duruyor.
Koyunun gamsýzý kasabýn býçaðýný yalarmýþ… Geçiniz…