Avrupa neden darbe karşıtlığını kriminalize etmeye çalışıyor?

Oyun büyük. Milletin üzerine jetlerle bomba yağdıran, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast timleri gönderen darbeci katil FETÖ teröristlerini kınamak, lanetlemek yerine darbe karşıtlarını suçlu göstermeye dönük bir hava var Avrupa’da.

Önce Avusturya darbe karşıtı gösterilere katılan vatandaşlarımızdan rahatsız oldu ve bu rahatsızlığını Viyana’daki büyükelçiliğimiz nezdinde dile getirdi. Ardından Alman Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Köln’de düzenlenecek darbe karşıtı mitinge canlı yayınca mesaj göndermesine engel oldu. Hani şu, Neonazi cinayetlerini bir türlü sonuca bağlanamayan Alman Anayasa Mahkemesi var ya, işte o.

Avrupa ve ABD basınında topyekûn bir milletin darbe karşıtlığının ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kriminalize edilmesi yönünde bir çaba görülüyor.

Bu kriminalize etme çabasına ise kah DAEŞ, kah ifade özgürlüğü, kafalarına göre argüman üretiyorlar. “Gerçek güç, tanımlama gücüdür” diyor iletişim bilimciler. Dünyanın gözleri önünde parlamentosu bombalanan, liderine suikast timleri gönderilen ve tanklar altında ezilen bir milletin haklı ve olmazsa olmaz tepkisi neden yasaklarla karşılaşır? Ve bu yasaklama nasıl meşru gösterilir? Bunun tek açıklaması var, ince bir kriminalize etme çabasıyla karşı karşıyayız. Topyekûn bu algıya karşı adım atmamız gerekiyor. Bir sonraki saldırıyı meşru kılmaya dönük alçak mühendislik hamleleri bunlar.

Bir cümleyle sokaklara dökülen millet

Batının demokrasi standartları liderinin tek cümlesiyle tankların karşısına dikilen bir demokrasi kültürüne alışık değil. Türk milleti, alçakların ölüm makinelileriyle peşine düştükleri liderleri Recep Tayyip Erdoğan’ın darbeye karşı milleti harekete geçmeye çağırınca tek vücut oldu.

Darbecilerin hesaba katmadıkları şey Allah’ın hesabı ve milletin gücü idi.

Tam da bu nedenle, FETÖ teröristlerinin insanlık, maneviyat namına tek bir kırıntıdan nasiplenmedikleri ortaya çıkmış oldu.

Bu hainlerde oyun fitne bitmez. Şimdi de darbe karşıtlarının cephesini kırmak üzere oyun kurma çabasında gibiler. Bir yandan da sinsice bir sonraki hamlelerini planlıyorlar muhtemelen. Her zamankinden uyanık olmamız gereken günler. Allah ve millet ve lider... Üçüne güvenmekten başka yol kalmadı.