Fransýz lider François Hollande, laf Afganistan’dan açýldýðý halde, sözü Suriye’ye getirdi.
Hafta sonunda, Afganistan’da hayatýný kaybeden bir Fransýz subayý için düzenlenen törende konuþan Fransa Cumhurbaþkaný, anma konuþmasýnda “birtakým coðrafyalarda” Birleþmiþ Milletler’de Rusya-Çin ikilisinin çýkardýðý pürüzlere deðinerek mevzuyu açtý.
“Israrlý bir þekilde Suriye’de siyasi çözüm arayýþýndayýz,” diyen Hollande, Suriyeli muhaliflere askeri destek saðlayacaklarýnýn da açýk mesajýný verdi.
Ürdün’ün Suriye sýnýrýna yakýn bir noktasýna Fransýzlar sahara hastanesi kuruyor. Yine Hollande’ýn açýklamasýndan. Suriyeli mültecilerin yardýmýna koþacaklarýný belirtip, muhalif savaþçýlara da destek vereceklerini net ifadelerle söyledi.
Þam yönetimini “Tek kaygýsý, kendi sonunu geciktirmek olan bir rejim” sözleriyle tarif etti.
Hollande’ýn konuþmalarýnýn satýr arasýnda BM’deki Rus-Çin blokajýnýn artýk tahammül sýnýrlarýný zorlamaya baþladýðýnýn iþaretleri de var.
Bunun bir sonraki aþamasý da “diplomatik sezonun” Eylül ayýyla birlikte açýlmasýyla BM çerçevesi aranmadan adýmlarýn atýlmasý olacak belki.
Suriyeli muhaliflerin ve savaþçýlarýn mühimmat olarak da daha açýk destekleneceði sonucunu çýkarabiliriz bu açýklamadan.
Avrupa’dan Suriye konusunda gelen en net tutum diyebiliriz Hollande’ýn açýklamalarýna.
Ýstanbul’da ABD Dýþiþleri Bakaný Hillary Clinton ve Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu’nun buluþmasýyla ayný çerçevede okunduðunda önemli bir açýklama kanýmca.
Avrupa Birliði, bir bütün olarak yine Gazze’de benzerini gördüðümüz “hilkat garibesi diplomasisi”ni izlemeye devam ediyor. Bunun sebebi tabi ki öncelikle kimlik bunalýmýný aþamamýþ olmasý.
Ýþte bu nedenle de tek tek ülke liderlerinden gelen açýklamalar önem taþýyor. Fransa Suriye konusunda zamanýn daraldýðýný bizzat deklare etmiþ oldular.
Saðlýk tüccarlarýnadýr sözüm!
Aklým bir türlü ermiyor. Diyabet hastalarýnýn vücudundaki insülin hormonunun eksikliði, aradan yýllar geçtikçe, görme kaybýndan, böbreklerin bozulmasýna, hatta ayaklarýn kesilmesine varana dek yaþam kalitesini etkileyen bir dizi komplikasyonu da beraberinde getiriyor. Düþünüyorum da, insanoðlu uzaydan yeryüzündeki milimetrekarelere hükmederken, çok mu zordur, bu hastalýðýn çaresini bulmak? Yoksa, en pahalý hastalýklardan olan diyabetin pazardaki yerini mi kaybetmez saðlýk sektörü?
Bizzat kendi yaþamým buna örnektir. Sosyal devlet modelinde þampiyonluðu kimseye býrakmayan Fransa’da, tedavisi insülin pompasýyla yapýlacak olan diyabetimin türü, ýsrarla çoklu insülinle yoluna koyulmaya çalýþýldý. Ve bu arada, ilerleyen polinöropatinin yaný sýra gözümde oluþan retinopati ve görme kaybýnýn ilerlemesi fark edilemedi bile.
Ankara Numune Hastanesi’nde bu kaybý ve ciddiyeti gören Doç. Özlem Evren Kemer, “iki yýl sonra gelseydiniz, çok geç olabilirdi,” diyerek ilk göz operasyonunu gerçekleþtirdi.
Ýki göz ameliyatý daha bekliyor beni. Belki de, ikisi de fark edilmiþti ama sigorta sistemi göz ameliyatýný ve insülin pompasýný maliyeti nedeniyle pek de tavsiye etmiyordu hekimlere!
Bilinmez tabi. Al gözüm seyreyle, Fransýz sosyal devleti!
Gerçi, Türkiye’de tedavim sürerken hangi pompaya karar verdiðimi öðrenmek için arayan Dana firmasý temsilcisinin telefondaki pazarlamacý sesi de daha az rahatsýz edici deðildi.
Füzeyle kentleri daðýtmaktan daha kolay olduðuna eminim. Kan þekerini sürekli ölçüp, gereken insülini düzenli pompalayacak bir cihazý üretmek...
Sözüm saðlýk tüccarlarýna...
Pazarýnýz mý kuruyacak?
Sizin pazar kaygýlarýnýz yüzünden milyonlarca þeker hastasý, hücre hücre kuruyor her saniye!