Selim ATALAY
Selim ATALAY
http://www.selimatalay.com
Tüm Yazýlarý

Avrupa ve ABD’nin dayanýlmaz çöküþü

Avrupa ve ABD’de nüfus ve ekonomi küçülüyor. Tek çare, mülteciler. Ancak mültecilere savaþ açtýlar... Yani, önlenemez þekilde çöküþteler. 

Emmanuel Macron ile geçen yaz Haiti’de dolaþan muhabirler, Fransa Cumhurbaþkanýnýn kavurucu Karayip sýcaðýnda terlemediðini fark etmiþlerdi... Macron, kollarý özenle katlanmýþ þýk beyaz gömleðiyle, tayfunun yerle bir ettiði köyde bir Prens gibi þýkýr þýkýr dolaþýyordu... Þov ustasý Macron, þimdi Paris’te Elize Sarayý’nda terliyor.

Macron, farklý bir Fransa ve Avrupa Birliði hayal ediyordu. Almanya’yý dengeleyecek; Liberal rüzgarý arkasýna alarak dünyada liderlik yapacak; çevre, iklim deðiþikliði gibi sorunlarýn öncüsü; Ortadoðu-Afrika’da etkili, ABD’ye kafa tutacak, Ýngiltere’nin yokluðunu aratmayacak bir Fransa... Macron þimdi bu hedeflerini unutmuþ, Sarý Yelekli isyanýndan nasýl kurtulacaðýný düþünüyor. Ýlk aþamada saçtýðý 10 milyar euro iþe yaramadý. Kaldý ki %100 borçlu Fransa bu 10 milyarý da borçlanarak karþýlayacak. 

Fransa’nýn asýl derdi, nüfus, ekonomi ve sosyal yapýsýnýn, Macron’un hayallerini taþýyamaz durumda olmasý... Macron’un zenginlere yakýn durmasý, ilk tepkiyi baþlattý. Devlet eliyle refah daðýtýmýna alýþan Fransa, Macron’un o daðýtýmý kaldýrdýðýný fark etti. Macron, ekonomide verimlilik uðruna iþletmelerin kolayca adam kovmasýna izin veriyordu. Sendikalarýn gücünü kýrýyordu. Korumacý duvarlarla küflenen ekonomiyi canlandýrmak istiyordu. Sonuç: Fransa’nýn üçte ikisi, Macron’a karþý ayaklandý.

Macron bu sevimsiz icraatlarý çaresizlikten baþlattý. Çünkü daðýtacak refah yok. Devlet, eskisi gibi varlýklý deðil. Borç, milli gelire eþit hale gelmiþ... Fransa’nýn ayakta kalmak için deðiþmesi lazým, ama seçmen eski rahatýný arýyor ve kemer sýkmaya asla razý deðil. Bu yüzden öfkeyle sokakta. Ve Fransa’da olanlarýn herhangi bir AB ülkesinde tekrarlanmamasý için hiçbir neden yok. 

 

ABD Beyazlarý azýnlýk olunca… Kýyamet kopar 

ABD’de Beyazlar, diðer renk gruplarýna göre %60-70 oranla çoðunluktalar. Diðer bütün renkli derililer, azýnlýktalar... Donald Trump Beyazlarýn baþkaný. Cumhuriyetçi Parti Beyazlarýn partisi.

ABD Nüfus Dairesi, 2014’te yayýnladýðý bir tahminle, 2044’te Beyazlarýn %50’nin altýna ineceðini ve çoðunluk tahtýný terk edeceðini bildirdi. O zaman ABD’de herkes ‘azýnlýk’ olacak.

Geri dönüp bakan uzmanlara göre bu istatistik, ABD’nin bugünkü periþan halinin esas nedeni. Rakamý ve tahmini gören Beyazlar, panikle ýrkçýlýða kaymýþ, mültecilerin yasaklanmasý, içerdeki renkli derililerin daha da baskýlanmasýný istemeye baþlamýþ. Bu istatistiðin Beyazlarda yarattýðý þokun ardýndan Trump’ýn seçilmesi, þaþýrtýcý deðil.

ABD’de kimin beyaz, kimin renkli derili olduðu, nüfus sayýmýnda kiþi beyanýna baðlý. Halen ‘Beyaz’ Latin Amerikalýlarýn katkýsýyla, ABD’de Beyaz oraný %70. Bunlar çýkýnca, Beyazlarýn oraný %60. Ama doðumlar her þekilde azalýyor. 

Durumu yatýþtýrmaya çalýþan nüfus uzmanlarý, kiþisel beyanýn net durumu yansýtmadýðýný söylüyor. Ayrýca, renkler arasý evliliklerden doðan melez çocuklarýn ne sayýlacaðý, tartýþmalý. Beyazlarýn panikle ayaklanmamasý için bu çocuklar ‘Beyaz’ sayýlýyor. 

Ama her durumda ok yaydan çýktý. Ýsyan baþladý. ABD Beyazlarý, çoðunluðu kaybetmeye baþladýklarýný biliyorlar. Beyazlarýn azýnlýk olmasý demek, 200 yýllýk ABD tarihinin ters-yüz edilmesi demek... Sosyologlara göre çoðunluk konumunu kaybeden kesim, kendisini tehdit altýnda görüp, radikalleþir. Ýþte Beyaz Amerika’nýn baþkaný Donald Trump’ýn hikayesi ve misyonu da böyle açýklanabilir. Trump mültecilere, renkli derililere saldýrýyor. Macron ve Merkel’i ise zenci olduklarý için deðil, ekonomik tehdit olarak gördüðü için hedef alýyor. Çekik Gözlüler hakkýnda baþka samimi düþünceleri de vardýr da henüz açýktan duyamadýk.

 

Beyaz Adamýn hizmetkarý 

Batý’nýn baþka kültüre tahammülü kalmadý. Göç edenlerin asimile olmalarý artýk mutlak þart. Kendi öz vatandaþýna bile ‘öteki’ diye bakan Batý toplumlarýnýn baþka kültüre en ufak hoþgörüsü yok. Gelip, kültürünü, dinini unutup ‘adapte’ olacaklara, belki yer var.  

Bu acayip yaklaþým Batý’nýn siyasetçileri arasýnda var da, Mýsýr’da Abdülfettah Sisi’de de var. Sisi bakýn geçen ne dedi: “Hem oralara gitmek, hem de kendi kültürümüzü býrakmamak istiyoruz. Oraya kendi kültürünüzle gidip, geri adým atmamak istiyorsunuz. Diyorsunuz ki ‘biz buyuz. Ve insan haklarý nedeniyle bizi böyle kabul etmek zorundasýnýz’. Hayýr!” 

Sisi, Batý’ya gideceklerin asimile olmalarý gerektiðini en üst perdeden söylüyor. Konuþmanýn baþka yerinde, gidenlerin oralardaki kurallara uygun davranmasýný da istiyor. Bunda sorun yok. Elbette kural neyse uyulacak. Ama milli kimliði býrakmak, kültürü terk etmek nereden çýktý? Beyaz Adamýn sömürge kurallarýný savunmak, Sisi’ye mi düþmüþ? Beyaz Adam karþýsýnda ezik, kendi halkýna saygýsýz yöneticiler Arap Dünyasýnýn bir hayli zamandýr temel sorunudur.

 

Eyvah! Nüfus azalýyor 

Fransa’nýn ekonomik çýkmazýnýn esas nedeni, nüfus... Fransa kendi sýnýrlarý içinde yaþlanýyor. Nüfus 67-68 milyon ve beþte biri 65 yaþýn üzerinde... Üretmeyen nüfus oraný yükseliyor. Fransa Avrupa’nýn en doðurgan ülkesi olmakla övünürdü, son üç yýldýr yeni doðan sayýsý düþüyor. 2017’de 16 bin azalarak 767 bine indi. Bu arada doðum yapanlarýn ‘Beyaz’ Fransýzlar mý, yoksa ‘Siyah’ Fransýzlar mý olduðu, en hassas soru. Fransa hesapta nüfus sayýmý ve istatistiklerde renkli derilileri ayrý bir grup olarak saymýyor. Ancak devlet ‘bir þekilde’ kimin ne olduðunu biliyor. Yani daha hýzlý çoðalanlar, siyahlar. 

Avrupa Birliði 1950’lerde kurulurken Fransa pek keyiflenmiþti. 2. Dünya Savaþý’nýn enkazý daha sokaklardaydý ve yeni bir Avrupa gerekiyordu. Fransa savaþ sonunda belki galipler arasýndaydý ama Almanya tarafýndan ikinci kez periþan edilmiþti. Üstelik Fransa, ikinci kez Amerikalýlar tarafýndan kurtarýlmýþtý. 25-30 yýllýk kýsa zamanda iki kez Almanlarca çiðnenmek ve iki kez Amerikalýlarca yerden kaldýrýlmak, Fransa’nýn bilinçaltýnda aðýr hasar yarattý. Bu durum hala sürüyor. 

Ýkinci savaþta Fransa deniz aþýrý sömürgelerini de kaybetmiþti. Oralara dair emellerini ‘Avrupa’ markasý içinde sürdürmek için ‘Avrupa Birliði’ güzel bir kýlýftý. Yeni Avrupa’da Almanya, Fransa’dan ekonomik olarak (ve çalýþkanlýkta) üstün olduðu halde, kendini geride tutacaktý. Fransa yeni Avrupa Birliðinin diplomatik öncüsü olacaktý. Almanya, Fransa’ya destek vermekle yükümlüydü... 

Almanya’yý bastýrma ve Fransa’nýn öne çýkma planý, silah zoruyla ve ABD’nin sýký kontrolüyle ancak Soðuk Savaþýn sonuna dek uygulandý. Almanya 2010’dan baþlayarak Fransa’yý kenara itti. 2010, Almanya’nýn en hýzlý ekonomik büyüme kaydettiði yýldýr. 

Sonra Almanya 2015’te öyle bir þey yaptý ki, Avrupa’nýn yeniden daðýlmasýný tetikledi: Suriye baþta, Ortadoðu ve Afrika’da Batý eliyle daðýtýlan ülkelerin vatandaþlarý, Almanya’ya alýndý. Almanya’nýn mülteci alma kararý, Avrupa’yý son 100 yýlda üçüncü kez daðýtmýþtýr.

Ne hikmetse, Avrupa ve Amerika’da hem ekonomi hem de nüfus yavaþlýyor. Bu durum ne zaman yaþansa, bu ülkelerde ‘elitler-yoksullar’ çatýþmasý baþlýyor, halk diðerini ‘öteki’ sayýyor ve iç ve dýþ düþman bulunuyor... Bu gerilim týrmanýnca da, savaþ çýkýyor. Halen hem ABD hem de Avrupa’da bu durum var: Nüfus yavaþ, ekonomi yavaþ... Durumu tersine çevirmek için dýþarýdan nüfus lazým. Ancak mülteci olarak gelenler ve gelecek olanlar, beðenilmiyor. Bir yerden nüfus bulmalarý lazým. Nüfus gelmiyorsa, Avrupa ve ABD’nin önlenemez küçülmesi gelecektir. ‘Büyük devletler, imparatorluklar çökmez, intihar ederler’ diye bir laf gördük... Doðru.