Avrupacý Müslüman aydýnlarýn mesuliyeti

Avrupa dünya görüþünden yana olan birçok Türk aydýný var. Bir kýsmý Avrupa'da yaþýyor. Dünya ölçeðinde bir algý ve kabule sahipler. Nilüfer Göle, Elif þafak, Ali Akay, Orhan Pamuk, Hamit Bozarslan... Avrupa düþüncesini, Avrupa evrensel yaklaþýmlarýný savunuyorlar. Önemli metinler de ortaya koyuyorlar. Türkiye'de entelektüel bir kabul var bu kiþilerle ilgili. Ali Akay hariç, hepsi de Ýslam üzerine yazýyor ve Türkiye'yi Avrupa demokrasi deðerleriyle etkilemeye çalýþýyor. Özellikle Türkiye'nin Avrupa Birliðine girme sürecinde daha aktif tutumlar içindeydiler. Ýki taraflý rolleriyle etkili oluyorlardý. Bir tarafta Türkiye'ye hitaben Müslümanlýðýn fanatizmden, ýrkçýlýktan ve sekter iliþkilerden uzak durmasýný öneriyorlar, öte taraftan da Avrupa'ya Ýslam toplumu ve hareketleri ile ilgili bilgi aktarýyorlar. Bunu da çoðunlukla edebiyat, sosyoloji, siyaset bilimi ve tarihçilik gibi uzmanlýk alanlarýyla yapýyorlar.

Avrupa, bugün Müslümanlarý ve Türkleri de ilgilendiren önemli geliþmeleri yaþýyor. Ýslam'a karþý fanatizm yükseliyor. Farklý ülkelerde en kutsal kitabýmýz yakýlýyor. Barbarlýðýn en önemli niþanesi olan yakma eylemi, Avrupa'nýn en geliþmiþ, en medeni, en müreffeh, en demokratik ülkelerinde oluyor. Kitap yakmak tarihte barbarlarýn, faþistlerin ve keskin fanatiklerin yaptýðý bir eylem. Þimdi yeniden yükseliyor bu tutum. Hem de dünyanýn en geliþmiþ medeniyetine ve demokrasisine sahip toplumlarýnda.

Kur'an'ý yakma eylemleri evrensellik açýsýndan çok önemli. Çünkü büyük toplumsal kesimler tarafýndan en kutsal sayýlan, asýrlarca insanlýða bilim ve düþünce konusunda hizmet etmiþ bir medeniyetin en temel deðerlerini kapsayan metin yakýlýyor. Dolayýsýyla bu salt bir metin yakma davranýþý deðildir. On beþ asrýn bütün müktesebatýný yeryüzünde milyarlarca insanýn en kutsal ilkelerine karþý bir yakma davranýþýdýr. Aslýnda dünyaya ve insanlýða Ýbn Haldun, Ýbn Tufeyl, Ýbn Rüþt, Ýbn Sina, Mevlana, Sühreverdi, Molla Sadra gibi dehalarla katkýda bulunan þahsiyetlerin ilham metnini yakýyorlar.

Bütün bunlarýn ötesinde kitap yakmak nedir? Orhan Pamuk'un kitabýný kendini bilmez birisi yakmaya kalkýþtýðýnda, Türkiye'nin duyarlý bütün insanlarý tepki gösterdi. Göstermek de gerekirdi. Kitabý eleþtirirsiniz, reddiye yazarsýnýz, okumazsýnýz... Ama yakmak bambaþka bir zihniyet ve tutum. Patolojik bir ruhun tezahürü. Bilgi ve okumaya, metne ve yazýya düþmanlýk. Evrensel düþünceye ve erdemin edebine uymayan bir barbarlýk. Mesela Endülüs, Katolik Krallýk tarafýndan iþgal edildiðinde, Granada 'da kitaplar meydana toplanarak yakýldý. Fakat bugün Ýbn Rüþt, Ýbn Hazm, Ýbn Tufeyl gibi düþünürleri okumaya devam ediyoruz. Yakan aslýnda içindeki cehennemi kusuyor. Düþünceye, saygýnlýða, insanlýða, bilgiye tahammülsüzlükten fýþkýran bir cehennemlik...

Avrupa'nýn, kitaba yönelen bu cehennem tezahürlerine bir sözü olmalý. Goethe, Hegel, Bergson, Locke, Weber gibi kitap dehalarýný yetiþtirmiþ bir medeniyet kýtasýnda, kitaplar üstünde cehennem dumanlarýnýn yükselmesine izin verilmemeli. Bu düþünce çizgisinde yer alan, kitaplar yazan, Ýslam üzerine bilgi üreten ve konuþan bahsettiðim aydýnlar, sosyologlar, edebiyatçýlar da bir kelam etmeli. Sözleri olmalý. Seküler olmalarý veya Ýslamcýlýk ve milliyetçilik karþýsýnda yer almalarý bu gerçeði deðiþtirmez. Türkler, Müslümanlar ve Ýslam üzerinde metin üretiyor bu aydýnlar ve bilim insanlarý. Bu özellikleriyle nedeniyle kitaba ve bilgiye yönelen barbarlýða karþý da bir sözlerinin olmasý gerekir.