Avrupa’da çok önemli bir tartýþma

Dünya ekonomisinde ve özellikle de Avrupa’da çok derin bir ekonomik kriz yaþanýyor.

Bu krizi atlatmak için de ortada çok önemli zýt görüþler var.

François Hollande’ýn Fransa Cumhurbaþkaný seçilmesinden sonra tartýþma daha da alevlendi.

Tartýþmanýn bir ucunda François Hollande, öbür ucunda da Almanya Þansölyesi Angela Merkel var.

Tartýþmanýn daha derinlerine inersek François Hollande’ýn arkasýnda keynesci görüþler, özellikle de Nobel ödüllü ABD’li iktisatçý, Star gazetesindeki yazýlarýndan tanýyacaðýnýz Paul Krugman var.

Angela Merkel’in arkasýnda ise parasal geniþlemeye, gevþek maliye politikalarýna karþý olan klasik muhafazakar iktisatçýlar, Avrupa Merkez Bankasý ve kýsmen de AB yönetimi var.

2009 kriziyle birlikte, malum, Avrupa Birliði’nin Maastriciht antlaþmasý fiilen anlamsýz hale geldi, bütçe açýklarý ve kamu borç stoklarý (Ýtalya’da yüzde 125, Yunanistan’da yüzde 155, Fransa’da yüzde 90) standartlarýn çok üzerine çýktý, iþsizlik çok büyük boyutlara ulaþtý (Ýspanya’da yüzde 26) ama AB Merkez Bankasý muhafazakar tavrýný korudu, büyük ölçüde parasal geniþlemeye gitmedi, buna yol açacak aletler devreye çok sokulmadý.

Merkel’in baþýný çektiði muhafazakar iktisat görüþü halen AB Merkez Bankasý’nýn zor durumdaki ülkelerin tahvillerini almasýna karþý pozisyonunu koruyor, ilk yapýlmasý gereken iþin istikara geri dönülmesi olduðunu, yani bütçe açýklarýnýn yüzde üçe indirilmesini, borç stoklarýnýn da yüzde altmýþa yaklaþtýrýlmasýný savunuyor.

Mali istikrarýn büyümeye geçmenin ön koþulu olduðu çok önemli görüþ Almanya’da ve AB Merkez Bankasý’nda hakim görüþ.

Bu açýdan da geçtiðimiz aylarda 27 üye ülkeden 25’inin imzaladýðý istikrar paktýnýn aynen uygulanmasýný ýsrarla savunuyorlar.

Bu paktýn altýnda Fransa eski Cumhurbaþkaný Sarkozy’nin imzasý var.

Ancak, yeni Cumhurbaþkaný Hollande, bu imzanýn gereklerine uymak istemediðini açýk açýk belirtiyor.

Paul Krugman’ýn akademik aðýrlýðýyla savunduðu, Hollande’ý da etkilemiþ olan görüþ Merkel’in, AB Merkez Bankasý’nýn yaklaþýmýnýn yaklaþýk tam tersi.

Merkel, önce istikrarý yakalayalým, büyüme arkadan verimlilik artýþýyla gelecektir, bütçe açýklarýnýn artýþý büyümeyi öldürür derken, Paul Krugman ve Hollande istikrar arayýþý büyümeyi öldürür, önce büyüme, arkasýndan istikrar diyorlar.

Krugman’ýn görüþü özetle þöyle: Dünyada hiçbir zaman yüksek kamu borç stoklarýnýn milli gelire oranlarýnýn borç geri ödemeleriyle düþmediðini, önemli olanýn bu kesirde (kamu borçlarý bölü milli gelir) paydayý yani milli geliri arttýrarak oraný düþürmek olduðunu ifade ediyor Krugman.

Krugman’ýn Star gazetesinde yayýnlanan yazýlarýný izlemekte büyük yarar var.

Almanya ise bu görüþe hiç ama hiç sýcak bakmýyor; bu pozisyonun arkasýnda bu ülkenin tarihsel nedenlerden enflasyona bakýþý ve verimlilik artýþý konusunda zaten diðer AB ülkelerinin önünde oluþu yatýyor.

Hollande’ýn seçildiðinin belli olduðu akþam Merkel’in “AB Merkez Bankasý’ný parasal geniþleme için kullandýrmayýz” demesi önümüzdeki günlerde ciddi bir Hollande-Merkel tartýþmasý yaþanacaðýnýn göstergesi.

Paul Krugman’ýn görüþünü destekleyen ve sorgulayan iki konuyla yazýyý bitirelim.

Türkiye’de AK Parti iktidara geldiðinde de kamu borç stoðunun milli gelire oraný yüzde seksendi, þimdi yüzde kýrk ve bu baþarýnýn altýnda 2003-2007 yüzde 7.2’lik ortalama büyümenin kesrin paydasýný çok hýzlý büyüterek oraný düþürmesi, kesrin payýnýn artýþýnýn payda artýþýnýn gerisinde kalmasý yatýyor.

Krugman’ýn AB konusunda sorunlu olduðunu düþündüðüm görüþü ise AB’nin tek para sistemi içinde olmasý; farklý oranlarda artabilecek bütçe açýklarý ile tek para ne kadar tutarlý olabilir, belli deðil.

Avrupa’da iktisat teorisinin iki önemli görüþü karþý karþýya; izlemekte, büyük fayda var.

twitter.com/KarakasEser