Avrupa’da ve Türkiye’de yeni bir dönem...

Ýtalyan seçimlerinin ilginç sonuçlarýndan baþlayalým; ilginç diyorum çünkü bu sonuçlar, siyasi olarak bir kaosu iþaret ederken fiyatlarda hýzlý bir normalleþme durumu oluþturdu. Bu açýdan ilginç. Bunun nedeni de þu; Ýtalyan seçimlerinin ortaya çýkardýðý iki temel sonuç, AB’nin bu haliyle yola devam edemeyeceðini gösteriyor. Birincisi Avrupa’nýn güneyi-tabii çoðunluðu- Almanya merkezli, kemer sýkma ve var olan durumu koruma olarak özetleyebileceðimiz çýkýþ stratejisini reddediyor. Ýkincisi ise, Yunanistan’da Papadimos’la Ýtalya’da ise Monti ile öne çýkan, demokrasi dýþý, teknokrat çözümü seçmenin gündemden tamamen silmesi. Monti’nin devri dýþý kalmasý bize bunu kesin olarak gösteriyor. Böyle olunca þu andaki AB’nin yüzü olduðu gibi açýða çýkýyor ve Euro olmasý gereken yere inmeye baþlýyor. Euro/Dolar paritesinin bu hareketi dolarla deðerlenen petrol gibi emtia fiyatlarýnda da normalleþmeye yol açýyor.

Aslýnda, Almanya merkezli bir AB projesi, güneyde zaten demokrasi falan istemiyor. Yunanistan’da, Ýtalya ve Portekiz’de hatta Ýspanya’da eski faþist rejimlerin biraz ‘modern’ hali olan teknokrat hükümetler, Berlin’den belirlenen ekonomi-politikalarýný yürütecekler ve AB’nin doðusu ve güneyi Almanya’ya endeksli olarak yoluna devam edecek. Tabii burada Merkel’in geçen gün Türkiye ziyareti sýrasýnda söylediði gibi, Türkiye’nin tam üyeliði ise sonsuza deðin tartýþmalý bir mesele olarak sürünecek. Ama bu AB, ilkönce Fransa’da Sarkozy’nin yenilgisiyle sendeledi. Burada Almanya’nýn düþ kýrýklýðý büyüktür. Bu hafta baþý, Almanya Merkez Bankasý (Bundesbank) Baþkaný Weidmann, Fransa’yý, bütçe hedeflerinden sapmayýn diye uyardý. Þimdi düþünebiliyor musunuz, bir merkez bankasý baþkanýnýn kendi hükümetini bile böyle uyarmasý skandaldýr ama Weidmann Reich kibiriyle bunu Fransa hükümetine yapýyor. Ancak bu skandal uyarý, Almanya’nýn, daha doðrusu Alman devletinin AB’ye nasýl baktýðýný göstermesi açýsýndan çok güzel bir örnek.

Sonuç olarak þunu söyleyebiliriz; AB giderek eski merkezlerini kaybediyor, güneyin ve doðunun sürece hakim olacaðý, daha ademi-merkeziyetçi yeni bir demokrasi anlayýþýnýn da, bu süreçte, doðuya doðru geniþlemeyle belirginleþeceði yeni bir döneme giriyoruz.

Kent Ekonomileri Forumu

Ademi merkeziyet ve yeni demokrasi demiþken... AK-Parti ekonomiden sorumlu genel baþkan yardýmcýsý Numan Kurtulmuþ, bu hafta baþý bir yerel inisiyatif hamlesi olarak, Kent Ekonomileri Forumu adý altýnda yerelden merkeze, demokratik katýlýmla ekonomi-politikalarýný belirleyecek yeni bir proje geliþtirdiklerini açýkladý.  Ýlk bakýþta yerel seçimler yaklaþýrken, yerelleri hareketlendirecek bir seçim hamlesi gibi duran projenin ayrýntýlarýna girdikçe hiç de böyle olmadýðýný bunun, tam aksine, yeni bir demokrasi ve yönetim biçiminin ilk adýmlarýndan biri olduðunu görüyorsunuz. Kent Ekonomileri Forumu, yalnýz kentlerin ekonomileri ile ilgilenmiyor, kentlerin, yerelin somut, güncel ekonomik sorunlarýndan yola çýkarak Ankara’da bakanlýklarda, Merkez Bankasý’nda belirlenen ekonomi-politikalarýný gönüllü katýlýmla ortaya çýkan sivil istiþare meclislerinde tartýþtýrýyor, politikalarýn belirlenmesinde yerel inisiyatifleri öne çýkartýyor. Numan Kurtulmuþ, bu meclislerde resmi görevlilerin olmayacaðýný da söyledi. Her partiden il milletvekileri, Belediye Baþkanlarý, Ýl Genel Meclisi, sanayi, ticaret odalarý ve bütün sivil toplum kurumlarý, üniversiteler, Kalkýnma Ajanslarý, Organize Sanayi Bölge yönetimleri bu forumlarýn katýlýmcýsý ve çözüm ortaklarý olacak.  Þimdi bu proje, yerel yönetimleri güçlendirecek, karar alma mekanizmalarýný yerele taþýyacak demokratik bir yerel yönetimler reformuyla birleþirse, bu yerel demokrasi hamlesi, ekonomi politikalarýný halkýn yerellerde, demokratik katýlýmla belirleyeceði bir geleneðe dönüþür ki, bu þüphesiz yeni bir demokrasi deneyimidir. Hatta, bu yeni Anayasa’da da yer almalý ve Türkiye’nin izleyeceði ekonomi politikalarý, artýk küresel finans kuruluþlarýnýn, IMF’nin, bunlarla ortak olan holdinglerin karanlýk koridorlarýnda deðil, yerel demokratik inisiyatiflerle halkýn meclislerinde belirlenmelidir.

Hakikaten tam burada þu milliyetçilik tartýþmalarýnda da Baþbakan yerden göðe kadar haklý. Siz Türkiye’de milliyetçi ve nasyonel-sosyalist sað ve solun, ekonomi-politikalarýný halkýn belirleyeceði, Ankara’nýn, Londra’nýn, Washington’un devre dýþý kalacaðý bir model önerdiðini gördünüz mü? Ankara deyince þaþýrmayýn, bir kararýn içinde halk ve ülke çýkarý yoksa, bazý gruplarýn çýkarý varsa o kararýn menþei Ankara olsa ne olur, Washington olsa ne olur?

Milliyetçi aymazlýðýn ayaklar altýna alýndýðý, halklarýn daha fazla söz sahibi olacaðý yeni bir döneme giriyoruz. Bu, Avrupa’da da böyle, Türkiye’de de, Ortadoðu’da da...