Avrupa’nın çıkarı Türkiye’nin çıkarı

Birkaç yazıda, “Bu referandum Türkiye’deki siyasi taraflar arasında değil, ‘yabancı devletler’ ile Türkiye arasındadır” diye yazdım.

Gelişmeler bunu kanıtladı.

Türkiye’de anayasa değişikliğini öneren iktidar partisinin temsilcilerine, ‘ne yaptık, neden yaptık, neyi amaçladık’ bilgilendirmesi yapma izni verilmezken;

Hayır kampanyası için Türkiye’den gidenlere Avrupalı siyasetçiler eşlik etti, bütün imkanlar sunuldu.

Bizzat Avrupalı siyasi parti liderleri, hatta bazı devlet yöneticileri ‘hayır’ kampanyası yürüttü.

AB’nin ‘terör örgütü’ listesindeki PKK’nın ‘hayır’ kampanyası desteklendi.

Türkiye Cumhurbaşkanı’nı başına silah dayanmış gösteren ve ‘öldürün’ çağrısı yapılan gösterilerine göz yumuldu.

Bunları ‘yerel inisiyatif’le izah etmeye kalkanlar, Avrupa’daki idari ve siyasi yapılanma konusunda kimsenin bir şey bilmediğini düşünüyor iseler, bir daha düşünmeliler.

***

Türkiye’deki referandumda açıkça ‘taraf’ olan ülkelerin enteresan ortak yönleri var.

1-Türkiye’nin mücadele ettiği PKK, DHKPC, FETÖ ve benzeri terör örgütlerinin üyelerini korumaya alıyorlar.

Bu ülkelere ‘sığınan’ PKK’lılar, DHKPC’liler, suç dosyaları delilleriyle gönderildiği halde serbestçe Türkiye aleyhine çalışabiliyorlar!

Devlet koruması altında bu ülkelerden Suriye’ye gönderilmek üzere militan toplayabiliyorlar!

Türkiye’nin en büyük holdinglerinden birinin patronu olan Özdemir Sabancı cinayetinden aranan Fehriye Erdal’ı serbest bırakıp, 21 yıl sonra ‘gıyabında’ suçlu bulan Belçika ‘adalet’ten söz edebiliyor!

15 Temmuz alçakça darbe girişiminden sonra NATO’da görevli ‘Türk askerleri’ ile Türkiye elçiliklerinden ve Türkiye’den kaçanlar ‘güvenli ülke’ olarak buraları görüyor!

Bu ‘müttefik’ ülkeler de güvenlerini boşa çıkarmıyor, ‘sığınma’ hakkı veriyor!

Ayrıca, Türkiye aleyhine faaliyet gösterebilmelerini, gazeteler, internet siteleri, düşünce kuruluşu, dernek adı altında örgütsel çalışma yapmalarını sağlıyorlar!

2-Bu ülkeler, PKK ve FETÖ ile aynı dili kullanıyor. Terör örgütleri için ‘silahlı mücadele’ ifadesi kullanıyorlar; 15 Temmuz darbe girişimine FETÖ ağzıyla ‘tiyatro’ diyebiliyorlar!

3-Bu ülkeler, tıpkı PKK ve FETÖ gibi Türkiye’nin Milli İstihbarat Teşkilatı’nı hedef alıyor.

MİT, Türkiye’den kaçan terörist yapılanmalara mensup isimler ve bunların kurdukları örgütlerin listelerini kaçtıkları ülkelere vererek uyarıyor; ancak bu ülkeler Almanya’da örneğini gördüğümüz gibi bütün bilgileri şüphelilere ulaştırıyor, medyaya sızdırıyorlar!

Üstelik Türkiye ile ‘teröre karşı işbirliği’ anlaşmaları var.

Her ülke, kendisinden diğer ülkeye giden şüphelileri bildirir, o ülkenin istihbarat servisi de kendi hukukuna göre takibini yapar, sonuçlandırır.

Ama şüphelilere ‘Türkiye sizi takip ediyor, bize bildirdi’ demez!

Bu, MİT’in Almanya’da casusluk yaptığı anlamına gelmez.

Zira ‘dış istihbarat’ uluslararası kuralları olan ‘meşru’ bir istihbarat sistemidir.

Bir ülkenin vatandaşı olan suçluların, şüphelilerin başka ülkelerde de takibi için işbirliği gereklidir.

İşbirliğini ‘basına sızdıran’ ve ‘suçluları, şüphelileri uyaran’ bir istihbarat servisi dünyadaki diğer muhatap servisler nezdinde itibarsızlaşır, işbirliği yapamaz.

***

Peki bunlara rağmen bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye karşı terör örgütlerini korumasının; terör örgütleriyle Türkiye’deki bir referandum için ‘hayır’da işbirliği yapmasının nedeni ne?

Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesi, 20 Mart’taki yorumda, Alman yetkililere ‘görevlerini’ hatırlattı: “Almanya kendi stratejik çıkarlarının ne olduğunu kendine sormalı. Türkiye'nin AB ile bağları bu çıkarlar arasındaysa ve planlanan anayasa değişikliği bunu imkansız hale getiriyorsa Alman politikacılar referandum kampanyalarına müdahil olmak ve muhalefeti desteklemek zorundadır.”

Onlar ‘kendi stratejik çıkarlarını’ düşünüyorlar ve bunun gereğini yaparken ‘müttefiklik’ ve ‘demokrasi’ gibi kavramları, uluslararası kuralları, hatta kendi anayasalarını çiğneyebiliyorlar.

Türkiye 16 Nisan’da bir karar verecek.

Avrupa ülkelerinin, PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerinin neden ‘hayır’ dediğini;

Bu ülkeler ve örgütlerin Türkiye ile ilgili ‘hangi çıkarlarının örtüştüğünü’ dikkate alacak.